3.Bölüm "Yanık"

6.5K 219 308
                                    

"Ders kitabı sayfa altmış sekiz. Okunup özet çıkartılacaktı."

Yoklamayla işim bitince not defterimden olduğum sınıfta en son neler yaptığıma baktım. Dönemi neredeyse yarılamıştık ama maalesef bu sınıfta ilerleyemiyordum. Öğrenciler şamatayı biraz seviyorlardı.
"Hocam,"diye elini kaldıran Gökhan'a gözlerimi devirmek istedim ama tabii ki de böyle yaparak özgüvenini zedelemek gibi bir hakkım yoktu. Bu yüzden sabırla kafamı, konuşmasına izin vermek maksadıyla, salladım.

"Dün gece Instagram açmışsınız. Hayırlı olsun."

Gökhan'ın dediği şeye ben dahil herkes gülerken bu çocuğun böyle olmak için çaba harcayıp harcamadığını gerçekten merak ediyordum. Her ders, abartısız, her ders bunu yapıyordu. Derse başlayacağım sırada konuşmak için izin alıyor, alakasız bir şey söyleyerek kaynatmaya çalışıyordu.

"Teşekkürler, Gökhan. Söyleyeceklerin bu kadarsa yeni başlık atacağım bugün,"dedim. Aslında ona kızmalıydım belki de ama asla bir öğrencime sesimi yükseltip onu rencide edecek bir şeyler söylemek istemiyordum. Hepsi benim, benim çocuklarımın geleceğiydi. Onların özgüvenli bireyler olarak topluma karışmaları gerekiyordu.

"Evet hocam, son bir şey daha söyleyeceğim. Sonra söz bir daha dersi bölmeyeceğim. Hatta bakın."Sırasında duran çoklu defterini havaya kaldırdı ve tüm sınıfa gösterdi.
"Bugün defterimi bile getirdim. Not tutacağım!"

Söylediği şey zaten yapması gereken bir şey değilmiş de, çok büyük bir lütuf ediyormuş gibi gururlu bir ifade vardı suratında. Sınıfta ufak bir uğultu, onun bu yaptığıyla beraber, olmuştu. Yandan bir tebessüm ettim ve tek kaşımı kaldırarak ona bakmaya devam ettim.

"Siz neden edebiyat öğretmeni oldunuz?"

Sorduğu soru beklediğim bir soru değildi ama ciddi bir cevap aradığını düşünmüyordum. Muhakkak kaynatacak bir şeyler bulduğu için sormuştu bunu.
"Neden sordun Gökhan? Sen de mi öğretmen olmaya karar verdin?"

"Yok hocam Allah korusun! Sen on iki yıl okul oku, en az dört yıl üniversite. Sonra bir daha otur KPSS'ye çalış. Üstüne bir de atanama. Ha tüm bunlar yetmiyormuş gibi atanınca da öğrenci gibi her sabahın köründe kalk gel okula,"durdu ve yutkundu. "Ben almayayım hocam, sağ olun."

Haklı tespitine diyebileceğim pek bir şey yoktu. Atanmayı beklediğim yıllarda ve okul yıllarımda çektiğim zorluklar aklıma gelince nefesim kesiliyormuş gibi hissediyordum. İlk tercihim öğretmenlik olmamıştı aslında. Ama başka şansım yoktu. Yine de seviyordum mesleğimi.

"Sağ ol Gökhan ya,"dedim yapmacık bir kırgınlıkla. "Resmen gömdün az önce beni."

"Yok hocam olur mu hiç öyle şey? Ben sadece manken olabilecekken nasıl öğretmen olduğunuza şaşırıyorum."

Kaşlarım Gökhan'ın dediğiyle havalanırken sınıf arkadaşları onun yaptığı yağı kızıştırmak için 'ooo' diye nidalar çıkarmaya başlamışlardı. Gülümsedim ve kalemimin kapağını açarak tahtaya döndüm.

"Evet, Gökhan. Haklısın, manken olabilirdim. Ama olmadım ve şu an sınıfıma ders anlatmak için çırpınıyorum. Oturabilirsin. Bu arada not tutacaksın, unutmadın değil mi?"

Gökhan memnun bir şekilde yerine otururken ben çoktan yeni konuyu başlık atmıştım. Yoklama, Gökhan derken ilk on beş dakika kaynayıp gitmişti zaten.

FUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin