Başımdaki dönmenin sebebi geceden kalan hafif uykusuzluğumdan mı kaynaklanıyordu yoksa yol mu tutmuştu, emin değildim. Ancak heyecan dalgaları midemin etrafını sarıp sarmalamış, birazdan kusacak gibi hissediyordum. Üzerimde koyu gri tonlarındaki kloş eteğin arasına siyah boğazlı kazağımı giymiştim. Etek dizimin birkaç santim altında bitiyordu ve bir de siyah ince çorabım vardı. Saçlarımı olduğu gibi dümdüz bırakmıştım, boynumdan göğsüme uzanan, parlak gri bir aksesuarım vardı. Okulun ilk günü için gayet iyi görünüyordum. Ancak midemdeki kasılmalara engel olamıyordum. Birkan beni okula bırakıp gideli on dakika olmuş, bense ders başlamadan önce hazırlık yapmaya karar vermiştim. İlk dersim dokuzuncu sınıflardaydı. Konulara göz atmış, yeni aldığım kalemleri bir kağıt üzerinde denemiştim. O sırada öğretmenler odasına gelen iki üç öğretmenle tanışma fırsatım da olmuştu.
Stresten hem kafam, hem midem alt üst olmuştu ancak zil çaldığında mesleğimi, öğrencilerimi anımsamış, duygu yoğunluğu içinde sınıfın yolunu tutmuştum. İlk derse yetişmeye çalışan kız öğrencilerden birkaçı dönüp bana bakmış, muhtemelen daha önce görmedikleri bu yüzü incelemişlerdi. Lise ortamında öğretmenlerin giyimleri, alanları öğrencilerin dikkatlerini çok çekerdi. Her öğretmenin tarzına göre küçük bir kitlesi olurdu ve bu okulda benim nasıl bir ortamın olacaktı çok merak ediyordum.
Sonunda 9\B sınıfını bulduğumda derin bir nefes aldım. Ders vereceğim için heyecanlı değildim. Bilakis sabırsız ve istekliydim. Yalnızca bu kapının önünde durup kısa bir süre de zaferimin tadını çıkarmak istiyordum. Her şeye rağmen buradaydım. Annem, babam, abilerim, Turan Bey ve diğerleri... Herkes karşıydı! Beni, yıllarca uğruna savaştığım mesleğimden ideallerimden koparmak herkesin ortak mücadelesiyken Birkan yanımda durup bana destek olmuştu. Bense ağlayarak çıktığım eski okulumdaki umutsuzluğumu, yenilişimi geride bırakmış; bugün bu okulda yeniden başlıyordum!
Daha fazla beklemedim ve kocaman bir sırıtmayla sınıfa girdim. Havasız kalmış, boğuk sınıfta hafif bir uğultu vardı. Bir iki öğrencinin bakışları bana dönmüş, geri kalanlar konuşmaya devam ediyorlardı. Onlara biraz süre tanıdım ve bu sırada havasız kalan sınıfın bana yakın iki penceresini açtım. Şimdi gürültü kesilmiş, herkes ayağa kalkmıştı.
"Günaydın," dedim onlara hitaben, öğretmen masasının hemen yanında ayaktayken. Az önce çantamı masaya bırakmış, yeni aldığım tahta kalemlerini de çıkarmıştım. Hepsi merakla bana bakıyor, çoğu yeni edebiyatçıları olduğumu biliyordu.
"Sağ ol!"
Gürültülü cevaplarına karşın oturmalarına müsaade ederken bir yandan da yeni kalemimi açmış burnuma gelen, özlediğim kimyasal kokusuyla tahtaya adımı yazmaya başlamıştım. Kırmızı renkli kalemim beyaz tahtanın üzerinde ufak sürtünme sesleri çıkarıyor, harfler yeni mürekkep sayesinde en parlak haliyle yansıyordu.
Funda Seyran Özoğlu
Yeni soyismime alışmak biraz zaman almış, birkaç yerde yanlışlıkla kendi soyismimi yazdığım olmuştu. Ancak artık her şey gibi bu da değişmişti, ben ve Birkan resmi olarak evlenip aynı soyismini paylaşmaya başlamıştık. Artık farklı bir şehirde, farklı bir soyisimle yaşasam da bugün bu sınıfta eski Funda olacaktım. İşine, öğrencilerine gönülden bağlı olan Öğretmen Funda.
"Evet, çocuklar," dedim tekrar sınıfa döndüğümde. Hepsi dikkatle beni inceliyor, ne söyleyeceğimi merak ediyorlardı. "Ben Funda, bu sene sizin gibi ben de bu okula yeni geldim. Önümüzdeki yıl Türkçe derslerinize ben gireceğim. Umarım hepimiz için eğlenceli bir yıl olur. Sormak istediğiniz bir şey var mı?"
Bugüne kadar tanıdığım kız öğrenciler genellikle çekingen ve ilk etapta daha sessiz olan taraftaydılar. Yeni bir sınıfa girdiğimde sohbeti devam ettiren atılgan kız öğrencilerim olsa da genelde bu görevi erkekler onlara bırakmaz, daha hızlı davranırlardı. Şimdiyse sadece kız öğrencilerim olacaktı ve atmosferi çok merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUNDA
Fiksi Umum"Kaç yaşına gelirseniz gelin kendi özgürlüğünüz için savaşmıyorsanız asla büyümüş sayılmazsınız!" *** Küçük bir kız çocuğuydu; abisinin yaptığı hatanın bedelini ödemek için. Küçük bir kız çocuğuydu; beyazlar içinde karanlığa gömülmek ve adına töre d...