Günler avuçlarımın arasından kayıp giden kum taneleri misali, nasıl geçiyor anlayamadan bir diğerine geçiyorduk. Birkan'ın söyledikleri kısmen doğru çıkmış, öfkesi saman alevi gibi bir parlayıp bir sönen Turan Bey birkaç gün içinde eski haline dönmüştü. Bu durum bana her ne kadar doğru gelmese de Birkan, babasının benim sessiliğimi bir özür olarak gördüğü için sakinleştiğini ima ediyordu. Ona göre babasının tek amacı bizim gerçek bir aile olduğumuzu görmekti ve buna inandığı için geri çekilmiş, bizi kendi halimize bırakmıştı. Her ne kadar bu evde tahammül edebildiğim sayılı insan da olsa, ben de son günlerde daha huzurlu ve mutluydum. Bunun sebebi elbette artık iletişim kurarken koca dağlerın arkasına saklanmak zorunda olmadığımız Birkan'dı. Aslında onu gün içinde görmeye pek fırsatım olmuyordu zira sabahtan akşama kadar çalışıyordu. Beraber, bu evin dışında hiçbir şey paylaşamıyorduk, hatta Birkan bir yana dursun; Gizem'den döndüğüm geceden beri verdiğim sözü tutmuş, hiçbir şekilde dışarı çıkmamıştım. Fatma Hanım bile benimle daha çok konuşuyor, günaşırı gelen misafirler için yapılan hazırlıklarda bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. Onun bu anaç ve üretici tarafı beni de heveslendiriyor, tüm gün odada kalmak yerine onlara katılıyordum ve evin rutininin bir köşesinden yakalamış oluyordum.
Gizem'le sürekli telefonlaşıyorduk. O gece olanlardan ve birnevi ev hapsinde olduğumdan bihaber, diğer gelişmelerdense haberdardı. Zaten benim olmadığım süreçte de annemler sıklıkla yanına gitmiş, onu yalnız bırakmamışlardı anladığım kadarıyla. Kaynanası onu kendi evine götürmeye çalışmaktan vazgeçmiş, zira kocası geri dönmüştü. Saatlerce Gizem'le telefonlaşsam bile onun korkularını ancak geri döndüğünde karısından cinsel bir istekte bulunmayan Salih dindirebilmişti. Gizem bunu bana anlatırken öylesine şaşkındı ki ne desem bilememiştim çünkü hiçbir açıdan normal değildi. Bunun için elbette endişelenmiyordum, karısının ne ameliyatı olduğunu bilmese de bir operasyon geçirdiğini ve bıçak altına yattığını biliyordu ve biraz sağduyulu olan her adam bunu yapardı. Ancak Gizem kocasını iyi tanıyordu ve bu anlayıştan yoksun adamın garip tavrı onu öncekinden daha da korkutur hale gelmişti. Bir defasında dayanamayıp bunu Birkan'a söylediğimde bana, "Ona iş verdim, tüm gün çalışıyor. Başka biri olsa işinden ötürü özgüveni yerine geldi, derdim. Ancak Salih o kapasitede bir adam değil, gittiği yerde rahat durmamıştır."demişti. Haklılık payı yok değildi, hatta muhtemelen Gizem'i üzen de bu ihtimaldi. Ancak böyle bir varsayımı dile getirip kardeşimi daha çok üzemezdim. Her türlü zarar gördüğü bir adam tarafından bir de aldatılmış olma ihtimali beni bile çıldırtıyordu. Tek dileğim onun sağlıklı olmasıydı. Zaten yavaş yavaş kendine geliyordu, iki hafta çoktan bitmişti. Endişeleri on güne kadar tamamen yersiz kalacaktı ve günlük hayatına geri dönecekti.
Bir diğer meseleyse annem ve babamdı. Hiçbiri benimle konuşmuyordu. sebebi malumdu ancak benim de bu konuda bir ısrarım yoktu. Onlara asıl kırgın olan bendim. Sadece Levent abimle telefonlaşmıştım. Oysa Kİraz'ın rüzgarına kapılmış, gittiğinden beri sürekli ondan söz ediyordu. Kısa süre içinde babama söyleyip Bursa'ya gidecekti. İkisinden de anladığım kadarıyla düğün istemiyorlardı, sade bir nikah yapıp evleneceklerdi. Bu yüzden aileleri dahil etme niyetinde değillerdi. Bana kalırsa bu, ilk duyduğum günden beri daha da çılgın bir fikre dönüşüyordu. Levent abim ve Kiraz... Kırk yıl düşünsem kafamda bu ikiliyi yan yana koyamazdım. Hoş, kendimi bile hiç hayal edemediğim yerlerde bulurken tüm bunlar benim için şaşırtıcı olmamalıydı. Hele son defa Elif'le konuştuğumda Uygar'la flörtleştiğini söylemesi... Sanırım memleketim beni içine çekmekle kalmamış, bir de can dostlarımı esir tutmuştu. Elif ve Uygar her an buraya gelip düğün yapabilirlerdi.
Son bir haftadır yaşadıklarım, karşısında durduğum aynaya bakarken bir bir yeniden gözümde canlanıyor ve vay be dedirtiyordu. Zira bugün ilk defa dışarı çıkmak için hazırlanıyordum, içimde hoplayıp zıplayan küçük çocuğun neşesi ise dışarı çıkacağım için değildi. Okula dönüyordum! Birkan... Dün akşam okula gidip gerekli prosedürleri halledebileceğimizi söylemişti. Kimsenin haberi var mıydı, bilmiyordum ama Birkan'ın duştan çıkmasını beklerken bu pek de umrumda değildi. Sonunda kendim için de bir şeyler yapabilecektim. Yeniden para kazanacak, daha da önemlisi öğrencilerime kavuşacaktım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUNDA
Fiksi Umum"Kaç yaşına gelirseniz gelin kendi özgürlüğünüz için savaşmıyorsanız asla büyümüş sayılmazsınız!" *** Küçük bir kız çocuğuydu; abisinin yaptığı hatanın bedelini ödemek için. Küçük bir kız çocuğuydu; beyazlar içinde karanlığa gömülmek ve adına töre d...