11. Bölüm "Kıskançlık"

3.9K 167 139
                                    

GÜNÜMÜZ Bursa (00:25)

"Çok kaşınıyor!"

Kolumdaki kabarıklığı kazımamak için dişlerimi sıkarken, aynı kabarıklık neredeyse tüm vücudumu ele geçirmişti. Kaşınma boyutunu çoktan aşan kızarıklıklar, ağlama isteğimi tetikliyordu.

"Krem sürdük, geçer birazdan,"dedi Sinan saçlarımı okşayarak. Kafamı dizlerine yaslamış usulca saçlarımı okşuyordu. Hastaneden on dakika önce dönmüştük ve kızlar odalarına gidip uyumuşlardı. Sinan ise benim yanımda kalıp, ben uyuyana kadar bekleyeceğini söylemişti.

Ne mi olmuştu? Aslında gece gayet normal başlamıştı. Sinan geldikten sonra direkt yemek yemiş ardından tüm gece sohbet edip eğlenmiştik. Hatta yemekleri katletmemi Sinan'a anlattığımızda muhteşem bir kahkaha senfonisi oluşmuştu aramızda.

Daha sonra, yatma vakti geldiğinde (bir saat öncesine tekabül ediyor), Sinan'a salonda yatak kurmaya karar vermiştik. Her ne kadar onunla uyumaya dünden razı olsam da, Elif'in ahlak kurallarının dışında kalan bu durum ufak bir engel olmuş, Sinan da anlayışla bunu kabul etmişti. Fakat gecenin başından beri vücudumda oluşmaya başlayan ufak kızarıklıklar ve kaşınma artınca soluğu hastanede almıştık.

Vücudum ilk defa bir şeye böyle tepki veriyordu, alerji olmuştum. Daha önce hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmadığım için bir saat önce, hastanede, yapılan alerji testinden kekiğe alerjim olduğunu öğrenmiştim. Sanırım yediğimiz pizzanın içinde vardı. Mutfak yemekleriyle pek haşır neşir olmadığımdan ve hazır gıdalarda tercih edilen bir baharat olmadığından, bu alerjiyi yeni öğreniyordum.

"Sinan?"dedim aklıma gelenle aniden. Vücudum delicesine kaşınırken nereden aklıma gelmişti bilmiyordum ama sormazsam çatlardım.

"Efendim, güzelim?"

Sesinin tonunda gizli olan huzur verici maddeyi çözümleyebilmek için iyi bir kimyacı değildim fakat bunun üzerine sayfalarca roman yazabileceğimi biliyordum. Kafam onun sesi ve merak ettiklerimle beraber kaşınan yerlerimi yavaş yavaş unutturmaya başlarken, sabahtan beri, zaman zaman aklıma gelip, kafamı kurcalayan soruyu sordum.

"Eslem kim? Yani tesadüfen gördüm, fotoğraflarına yorum yapıyor da..."

"Arkadaşım ve eski sevgilim."

Duyduğum cevap düşüncelerime kısa bir duraksama yaşattıktan sonra, kalbimin ritminin değiştiğini ve ayak parmaklarımın soğuk soğuk terlemeye başladığını hissettim. Söylediği şey basit bir cümle gibiydi, keza Sinan da bunu oldukça basit bir şekilde dile getirmişti. Belki gerçekten de basitti fakat bedenimin verdiği garip tepkimeler ve adına kıskançlık demeye ciddi anlamda utandığım, karakterime tezat bu his hiç hoş değildi.

"Arkadaşım?"dedim sorarcasına. Sesimi olabildiğince düz tutmaya çalışıyordum çünkü kıskanmak benim için henüz çok farklıyken, Sinan'ın kıskanç bir kişiliği olmadığını bilmem bunu benim için olduğundan daha utanç verici bir hale getiriyordu.

"Eski sevgilin?"diye devam ettiğimde ise, konunun ses tonumla ilgili olmadığını ve Sinan'ın onu kıskandığımı çoktan anladığını fark etmiştim. Çünkü kısık sesle kıkırdayışı kulaklara şayan bir etki bırakmıştı çoktan.

"Kıskanıyor musun?"

"Bilmem, kıskanmam için bir sebep var mı, sence?"

FUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin