Multimedyadaki parçayı çok sevgili Funda'ya ithaf ediyorum. Yakarsın ulen, Roma'yı da yakarsın sen 😂😂
Bu bölümü de benim için çok çok değerli ablam sltn1sl e ithaf ediyorum. Birkaç bölüm önce ithaf etmiştim ama yetmez :) o zamanlar sadece kitabımı eleştirip okumaya devam eden biriydi şimdi çok çok sevdiğim ablam :) İyi ki varsın ❤️
Bundan sonra her bölüme ithaf eklemek istiyorum. Her bölümü en az 20 kişi tıklıyor ama dört kişi ya oy veriyor ya da vermiyor. Sessiz okurlarım 'bugüne kadar vermedim' kafasıyla sessiz kalmaya devam etmeyin lütfen :) Sizin desteğiniz arttıkça daha sık bölüm paylaşacağım :)
Şöyle koccamann rica ediyorum, yorum yapın lütfen 😂❤️❤️
Keyifli okumalar!
"Boran'a bir iş bulduk dün. Aslında onu söyleyecektik size ama gelen haber yüzünden söyleyemedik."
Sinan dikkatle arabayı kullanırken, anlattıklarına odaklanmak benim için imkansız gibiydi. Okul çıkışı, tüm uykusuzluğum üzerime çullanmış, kocaman bir ağırlıkla kafamı doğrultmama engel oluyordu. Sinan'ın da benden farksız bir durumda olmadığını biliyordum lakin onun benden fazla uyuduğu birkaç saat vardı. Bu yüzden dikkatle yola odaklanmıştı ve eve doğru sürüyordu.
Sabah eve uğrayıp kıyafetlerimi değiştirmek istemiştim çünkü Sinan'a giderken bir sinir krizi içerisindeydim. Aklıma değil kıyafet almak, telefonumu almak bile gelmemişti. Ama Dilan ve Boran'ın benim odamda uyuduğu gerçeğini hatırlayınca, bu yüzleşmeyi sonraya bırakmaya karar vermiş ve siyah taytım, kırmızı kazağımla okula gitmiştim. Yeni kıyafet almak aklıma gelse bile sabah saatlerinde açık bir mağazanın peşine düşmeyi reddetmiştim. Telefonum yanımda olmadığı için de Sinan'a çıkış saatimi söylemiş, beni almasını rica etmiştim. Aslında onu daha fazla yormak istemiyordum ama yalnız başıma eve gitmek gelmiyordu içimden.
"Nerede buldunuz? Yani nasıl cesaret etti bu sefer?"
Yüzünü, ayık tutmaya çalıştığım, gözlerimle dikkatle inceliyordum. Boran hakkında konuşurken gözlerini bürüyen bir ifadesizlik vardı. Onunla ilgili duygularını gizlemeye çalışıyor, belki de benden çekiniyordu. Ama ben onun Boran'dan hoşlanmadığını biliyordum.
"Bizim firma İstanbul'daki yeni şirketten sonra oldukça iyi geri dönüşler aldı. Bu yüzden buradaki fabrikayı yenilemek istiyorlar, ben de inşaat firması olan bir arkadaşımdan yardım istemiştim ama mühendisleri sayı olarak yeterli değilmiş." Tek eliyle sakallarını ovuşturdu ve gergin yüz hatlarıyla gözlerini kısa bir anlığına bana çevirip yola döndü. "Onlara abini önerdim. Abin de zaten mesleğini tamamlamış, potansiyeli olan birisiydi bu yüzden anlaşabildiler. Beraber bizim fabrikayı yenileyecekler ve anlaşırlarsa da abin kalıcı olarak arkadaşımın firmasında çalışabilecek."
Sinan, Bursa'da yer alan bir su firmasında müdürlük yapıyordu. Lakin işi müdürlükten daha fazlaydı çünkü çevresi geniş, sosyal bir insandı. Elif onun yanında muhasebede çalıştığı için hakkında birçok bilgi edinmiştim. Üstelik o zamanlar, duygularımı açığa çıkarmamış, yalnızca Elif'in onu bana övmelerini dinliyordum. Şimdi ise o sosyal çevresi sayesinde abimin hayatı kurtuluyordu.
"Umarım altından kalkabilir,"dedim umutsuzca. Boran'a olan tüm güvenimi kaybetmiştim. Çözüm bulmaktan ziyade işleri sürekli sorun yapmaya iten bir yanı vardı ve bu beni korkutuyordu. En çok da hamile karısı ve doğacak çocuğu için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUNDA
Fiksi Umum"Kaç yaşına gelirseniz gelin kendi özgürlüğünüz için savaşmıyorsanız asla büyümüş sayılmazsınız!" *** Küçük bir kız çocuğuydu; abisinin yaptığı hatanın bedelini ödemek için. Küçük bir kız çocuğuydu; beyazlar içinde karanlığa gömülmek ve adına töre d...