Amaryllis sessiz geçen noel sayesinde kısa bir an her şeyin yolunda olduğunu zannetmişti.
Tanrım...Daha fazla yanılamazdı. Şimdiye kadar çoktan fırtınadan önce büyük bir sessizlik olduğunu anlamalıydı.
Hogwarts... pek çok büyücü ve cadının evim dediği zamana meydan okuyan yaşlı kız.
Ihanetin duvarları arasında yeserdigini kimseye söyleyememişti. Yada kimse onu anlayamamıştı.
Draco malfoy ölüm yiyenleri hogwartsa sokmayı başarmıştı. Gizli geçitler sayesinde değil.
Amaryllis bazı şeyleri anlamıyordu. Voldemort sırlar odasının yerini ararken gizli geçitleri bulmuş olmalıydı.
Öyleyse neden o geçitlerden okula saldırmak yerine küçük bir çocuğa bu görevi verdi.
Cevap aslında çok basitti babaların günahlarını çocukları öder.
Draco da babasının günahlarının kurbanlarındandı sadece ama o kurban olmaya gönüllü olmuştu.
Eğer onları hiç tanımadan önce sirius ile akraba olduğunu öğrenseydi buna kesinlikle inanmazdı.
Aynı görüşlere sahip ailelerde büyümüşlerdi. Ama sirius onlar gibi sığ olmamayı tercih etmişti.
Başkalarının yüz yıllarca aşıladığı düşünceleri kendi düşüncesi gibi görmemişti.
Içinde bulunduğu yaşamdan arkasına bakmadan kaçmıştı.Hala kaçıyordu.
Ama durum draco için aynı değildi. Çoğu insan onun başka bir şansı olmadığını düşünür ve söyler.
Bu doğru değildi aldığımız nefes bile bir tercih sonucu sahip olduğumuz bir şeydi.
Hayatın kendisi bir tercihken benim "seçme şansım yoktu" demek aptalliktan başka bir şey değildi.
Secim yapmamak her söylenen sözü yerine getirip yasadigin hayata boyun eğmek bile bir tercihti ve her tercih gibi bununda bedeli vardı.
Gökyüzünde gaddarca süzülen karanlık işarete bakarken amaryllis bunları düşünüyordu sanki her şey bir anda olmuştu.
Profesör Dumbledore astronomi kulesinden düştüğümde öldüren lanet ile bu hayattan kopartıldığı oldukça belliydi.
Savaş hazırlıkları yapılırken pek çok kişi bunun çok büyük bir kayıp olduğunu söylerdi.
Belki haklıydılar sonuçta onlar hiç bir şey bilmeyenlerdi. Hayata hep at gözlükleriyle bakanlar. Ama gerçekler at gözlükleri ile görülemezdi.
FLASHBACK
"Profesör iksirin sizi uzun süre hayatta tutamayacağı konusunda aynı fikirdeyim" dedi amaryllis.
"Peki ne öneriyor sunuz" dedi dumbledore.
"Hortkulugun laneti çok güçlü sana verdiğim hiç bir iksir uzun süre hayatta kalmanı sağlamayacak" dedi snape.
"Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz bayan dursley" dedi dumbledore.
"Belkide dedi amaryllis lanetten kurtulmanın tek yolu ölümden kaçmak değil ona teslim olmaktır."
Odadaki iki adam düşünceli bir ifade ile ona baktı.
"Yasam tılsımı" dedi albus dumbledore "ama tılsım açılınca lanet yeniden ortaya çıkarsa."
"Teknik olarak ölmüş olacağınız için bunun olacağını sanmıyorum. Sadece lanetin izi kalacaktır ki buda daha sonra düşünülmesi gereken bir konu" dedi amaryllis.
"Bunu gerçekten düşünmüyorsun değil mi" albus dedi snape.
"Ölümden başka seçenek olmadığını sen söyledin severus" dedi dumbledore.
"Peki bunu kim yapacak" dedi snape yenilgi dolu bir sesle.
"Senin yapmanı tercih ederim severus. Bayan dursley çok dikkat çeker kimse onun ihanet ettiğine inanmaz."
"Şey Tom'un karşısına geçip beni öldürmek ister misin diye soramanda" dedi dumbledore amaryllis'e eğlenen bir bakış atarak.
"Bunun komik olduğunu mu sanıyorsun albus hayır değil. Yapmak istemiyecegim gelmiyor mu o dahi aklına" dedi snape öfkeyle.
"Gerçekten ölmeyeceğimi biliyorsun severus başka çarenin olmadığını da" dedi dumbledore.
Severus snape başka bir şey söylemedi evet bunu yapmazsa çok geçmeden gerçekten öleceğini biliyordu.
Ama ölüm yiyen olmaktan kaçmaya çalıştıkça daha dibe batıyordu ve bu onu korkutuyordu Yine de bunu asla itiraf etmeyecekti.
"Peki" dedi "ama o lanet tılsımın üzerinde olduğundan ve ise yaşadığından emin ol" dedi ve hızla odadan çıktı.
"Elbette" diye mırıldandı dumbledore snape'in arkasından.
Bir kaç dakika sonra amaryllis 'te izin isteyip çıktı müdür odasından.
SON...
Dumbledore'un cenazesi oldukça kalabalıktı. Ama orada yatan ceset bir süre sonra sahte olanla degistirilecekti.
Dumbledore kendi cenazesinde olanları öğrenince çok eğlenecek diye düşündü amaryllis.
Sonra aklına profesör snape geldi cephenin diğer tarafında yalnız kalmıştı bir kez daha.
Umarım yaşam tılsımı vardır dedi hafif bir ses kimsenin onu duymasını istemiyor gibiydi.
Amaryllis yan tarafına baktığında onun Charlie olduğunu gördü.
Kimin diye sordu bir an için düşüncelerini duyduğunu sandı amaryllis.
Dumbledore tabiki dedi charlie.
Amaryllis rahat bir nefes aldı ve evet var ama şimdilik kimsenin bilmemesi gerekiyor dedi kuzeni ve arkadaşlarına bakarak.
Harry ve diğer çocuklara söylemeyecek misin dedi charlie.
Hayır voldemort aklına girerse dumbledore'un ölmediğini ve yaşam tılsımını öğrensin istemiyorum dedi amaryllis.
Ama daha sonra öğrendiğinde çok kızacak sana seni uzmesini istemiyorum dedi charlie.
Endişelenme dedi amaryllis o kadarcık öfkeyle basa çıkabilirim.
Gökyüzünden hüzünlü melodik bir şarkı yayıldı hogwarts arazisine dumbledore'un en sadık dostu fawkes'tı bu.
Şarkısı dinleyen herkesi büyüleyecek kadar güzel ve ağlatacak kadar hüzünlüydü.
Şarkısıyla birlikte güneşin batıtığı yere doğru süzüldü hogwartsı terk etti.
Dumbledor'un ölmediğini anladığında geri döner mi diye merak etti amaryllis. Artık tam olarak görülemeyecek kadar uzaklaşmış olan fawkes'in arkasından bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amaryllis Dursley
Fanfictionpetunianin bir kızı olduğunu düşünün dudley ve harryden iki yaş büyük.Hogwarts öğrencisi bir gryffindor. Bu onun hikâyesi... hogwartsa nasıl mi gitti hadi öğrenelim. 21.yy