İflah olmaz biriyim, gerçekten... Bu kitabın bölümlerinin bin kelimeden yukarı çıkmasını istemiyordum ama yine gidip üç bin kelimelik bölüm yazdım?
Bunu düzelteceğim, gerçekten xknxkxnd Uzun bölümlerle sizi sıkmayı hiç mi hiç istemiyorum
........
Okuduğu okulun bahçesinde, mavi sırt çantasının kulplarına küçük parmaklarını sarmış beden, yerinde ileri geri sallanırken sürekli gülümsüyor, önünden elini tuttukları anne veya babalarıyla geçen arkadaşlarına veda ediyordu. Okul bahçesi neredeyse tamamen boşalmıştı. Onun gibi ailesini bekleyen birkaç çocuğun dışında, kış geldiği için iyiden iyiye soğuk olan bahçede kimse yoktu. Gerçi, Jeongguk o çocuklar gibi ailesini beklemiyordu. İri gözlerini okul kapısından ayırmadan, bir eliyle başındaki yün şapkayı düzeltti. Bu şapkayı geçen yıl büyük annesi örmüştü. Küçük çocuk bu yüzden onu çok seviyor, o olmadan okula gittiği bir gün bile olmuyordu.
Okulun girişinde, kendisinden büyük Hyung'unun uçları yeşile boyanmış saçlarını gördüğünde, heyecanla yerinde zıplamasına engel olamadı. Zıplarken, gözleriyle tüm bahçeyi tarayan Hyung'una doğru elini sallamış, "Hyung!" diye bağırmıştı heyecanla. Yalnızca bir günlüğüne, annesinin işi olduğu için onu almaya gelen Taehyung, küçüğünü gördüğünde, derin bir nefes verdi. Arkadaşları yüzünden buraya gelmesi biraz uzun sürmüştü ve her ne kadar yapmayacağını bilse bile, küçük olanın okuldan ayrılacağını düşünerek çok korkmuş, hatta bu yüzden koşmuştu. Bu soğuk havada koştuğu için, boğazı biraz acıyordu ancak son üç aydan beri çok yakın arkadaş olduğu küçüğü gördükten sonra, ağrıyı hissedemez olmuştu.
Kenardaki oturakların yakınında ona el sallayan bedene doğru adımlarken, boynundaki atkıyı hafifçe gevşetti. Babasına ait olan ve kış ayları geldiğinde ondan gizlice aldığı bu atkı, onun yaşında biri için epey büyüktü, bu yüzden boynuna doladığında boğuluyor gibi hissediyordu. Son birkaç adımın ardından, ona tıpkı ilk tanıştıkları gün gibi parlak gözlerle bakan Jeongguk'un önünde diz çöktü. Annesinin görse çok kızacağını bildiği, önü açık montunun fermuarını çekerken, "Jeongguk, annen sana ne demişti, hm? Bu montun önü kapanacaktı, öyle değil mi?" dedi mırıldanarak. İstese bile kızamadığı küçüğüne karşı, hep en kısık ve anlayışlı ses tonunu kullanmaya çalışıyordu. Onun da bu kadar kısa sürede kardeşinden bir farkı olmayacak derecede kalbine girmiş olması, şaşırtıcı bir gelişimdi.
Jeongguk hızlı hızlı başını sallarken, itiraz etmek üzere dudaklarını araladı, ancak neredeyse burnuna dek yüzünü kapatan atkısının tüyleri ağzına girdiğinde, yüzünü buruşturdu hemencecik. Sonra ise şişme montu yüzünden zorlukla oynattığı elini ağzına götürüp dilinin üstüne yapışan topağı almaya çalıştı. Onun sanki dilini görebilecekmiş gibi dışarı çıkartmasını ve gözlerini şaşı yapmasını, Taehyung gülerek izledi. Tıpkı montunun fermuarını çektiği gibi özenle, küçüğü atkısıyla uğraşırken, hafif yamuk duran şapkasını da kulaklarına kadar çektikten sonra, artık gitmeye hazırlardı. Çöktüğü yerden kalkarken, uzanıp Jeongguk'un elini tuttu. Soğuktan dolayı hafifçe kızarmış ellerinde hissettiği sıcak avuçlarla, dikkati yeniden büyük olana çevrilen Jeongguk, parmaklarına sarılmış eli daha sıkı tuttu.
"Hyung biliyor musun, bugün öğretmenimiz bize film açtı! Dediğine göre işleyecek dersimiz kalmamış, bu yüzden artık derslerde film izleyecekmişiz!" birlikte okul kapısından çıkıp, yolun karşısına geçmek üzere yaya geçidinin önünde durduklarında, Taehyung başını uzatıp iki tarafa da bakarken, dinlediğine dair bir mırıltı çıkardı. "Peki, ne izlediniz? Güzel miydi?" Jeongguk Hyung'u elinden tutarken, heyecanla anlatmaya başladı. Hep yaptığı gibi ellerini kullanarak havada şekiller çiziyor, hafifçe peltekleşen diline rağmen, hızlı hızlı konuşarak anlatıyordu ve Taehyung ilerledikleri sokaklar boyunca onu dinlerken, onu her gün okuldan almanın ne kadar keyifli olacağının hayaliyle, zihnini bir kargaşaya sürüklüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...