Günaydın👋🏻👋🏻
Kafamda kurgularken bile bir yandan sevindiğim, diğer yandan kahrolduğum kilit bölümlere geliyoruz yavaş yavaş. Ne kadar bazen üzücü olacak olsa da, umarım ben yazarken, siz de okurken çok eğleneceksiniz🤗
İyi okumalar dilerim~~
..............
Jeongguk, dışarıda güneş çoktan batmış, evlerinin bulunduğu sokak sessizliğe gömülmüşken, kendi düşüncelerinin gürültüsü altında delirecek gibi hissediyor olmasına rağmen annesine hiçbir şey çaktırmamaya çalışarak film izliyordu. Evlerinin salonunda, babasının her hafta olan düzenli nöbetlerinde birinde yanlarında olamamasının da getirdiği bir baş başa olma durumu içerisinde annesiyle birlikte film gecesi yapmaya karar vermişlerdi. Filmi Jeongguk seçmişti ve her ne kadar o eve geldiği andan beri annesine bir sorun olduğuna dair hiçbir şey çaktırmamaya çalışsa da, Ya Eun onun buz devri diye tutturmamasından bile bir sorun olduğunu biliyordu.
Sadece, görmezden geliyordu. Çünkü biliyordu ki onun küçük oğlu kendisinden uzun süre bir şeyler saklayamazdı. İkisinin de fazla dikkatlerini veremeden izledikleri film ekranda oynarken, Jeongguk'un çok geçmeden ona sokulup derdini anlatacağından emindi. Sonuçta, bir insanı annesinden daha iyi tanıyacak çok az insan vardı. Bunu kanıtlayacak bir şekilde, annesiyle uzun koltuğun farklı uçlarında oturan Jeongguk birkaç dakika sonra aniden başını yanında oturan bedene çevirmiş, "Anne..." diye kırık bir sesle mırıldanmıştı.
Ya Eun, oğlunun kendi gözlerine benzeyen iri gözlerindeki hüznü görür görmez koltuktaki pozisyonunu değiştirdi ve kendisine çektiği dizini indirip eliyle üst bacağını pat patladı. Böylece Jeongguk burnunu çekerek annesinin ondan istediğini yerine getirmiş, koltukta dizleri üstünde emekleyip başını annesinin uyluğuna yerleştirirken iç çekmişti. Saçlarının arasında gezinmesine alışık olduğu zarif parmaklarının baskısını başının üzerinde hissetti ve annesi perçemlerini kulağının arkasına doğru çekerken koltukta cenin pozisyonu aldı.
"Hadi anlat annene. Seni bu kadar üzecek ne oldu, hm?" Ya Eun, saf şefkatle dolu olan sesiyle kısık bir sesle oğluna cesaret verirken, bir yandan da koltuğun yanında duran sehpaların üzerindeki kumandaya uzanıyordu. Kumandayı eline almayı reddederek yalnızca sesi kısmak için birkaç defa aynı tuşa bastı ve işte şimdi her şey dertleşme ortamı için hazırdı. Jeongguk'un kendisini tutması için hiçbir sebep yoktu. Kendi başına bile dile getirmeye çekindiği hislerini annesine anlatmak hariç.
"Taehyung hyungun bir sevgilisi varmış." Birkaç saniyelik bir sessizlikten sonra dolan gözlerine engel olamazken bir kez daha burnunu çekip zayıf bir sesle söylediğinde, Ya Eun hafifçe kaşlarını çatmadan edememişti. Yalnızca çok kısa, gerçekten kısa bir an, kendisini Taehyung'un özel hayatında gelişen bu büyük olaydan haberi olmadığı için kötü hissetti. Dediğimiz gibi, yalnızca kısacık bir anlığına geçmişti bu duygu kalbinden ancak yine de tam olarak neler düşlediğinin bariz bir kanıtıydı. Tanışalı kaç yıl olmuşsa olmuş, Taehyung ona ne kadar uzak davranıyorsa davransın, onu aslında içten içe kendi oğlundan öte görmediği bir gerçekti.
Bir anlığına hissettikleri yüzünden zihni düşüncelerini karmakarışık bir hale sokarken oğluna bunu hissettirmemeye çalıştı. "Öyle mi? Bundan haberim yoktu. Hem, bu kötü bir şey değil ki?" Küçük bebeğinin neler hissettiğini tam olarak anlayabilmek için ona ayırt edici sorular sorması gerekiyordu. Bu sorular, ne kadar Jeongguk'u daha çok üzecek sorular olsa bile, bunları sormadan oğlunu anlayamazdı.
Jeongguk, annesinin söylediklerinden sonra, gözlerinden akan bir damla yaş onun ev pantolonun üzerine doğru yanağından akarak süzülürken iç çekti. O da biliyordu bunun kötü bir şey olmadığını ama yine de kırılmasına engel olamıyordu. "Benden gizledi." Cümlesi küçük bir hıçkırıkla bölündüğü için yarım kalırken söylemişti bu iki cümleyi. Daha sonra ise kendisini elinden geldiğince toparlayıp hızlıca devam etmişti. "Arkadaşlarının hepsine söylemiş. Ben de onun arkadaşı değil miyim? Neden bana da söylemedi." İşte şimdi Jeongguk gerçekten ağlıyordu. Hem de öyle sessiz sessiz de değil, Ya Eun'un içinin paramparça olmasına sebep olacak şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...