Merhaba👋🏻👋🏻👋🏻
Epey uzun bir bölüm. Taekook da yok o yüzden umarım sıkılmazsınız🙏🏻
İyi okumalar dilerim~~~
............
Soğuk ve karlı bir günde, Kim Taehyung üzerindeki kalın montu, botları ve kalın kot pantolonuyla şehrin çıkışına doğru kurulmuş büyük bir kampüsün önündeydi. Elleri ceplerindeyken ısınmaya çabalıyor, soğuk dolayısıyla hafiften yanan gözleri önündeki büyük tabelada geziniyordu. Burada yalnız değildi. Çevresinde başka insanlar da vardı ancak onun da onlardan bir farkı vardı. Onlar bu ortama alışıkken kendisi değildi. Onlar ne yapacaklarını bilir gibi büyük kapıya doğru adımlamaya başlamışlardı, kendisi ise öylece durmuş bekliyordu.
Cezaevi. Hayatı boyunca gelmeyi düşünmediği, babasının girdiğini öğrendiğinde bile burun kıvırıp ne olduysa olmuş dediği bir yer. Şimdi ise o burun kıvırdığı yerin hemen önünde, cebinde parmak uçlarının usul usul değdiği kimliğiyle dikiliyordu. Gerçekten buraların cahiliydi. Hiçbir şey bildiği yoktu ama internette yaptığı bir araştırmada kimliğin gerekli olduğu yazılıydı. Kimliğini kapıp gelmesinin sebebi buydu.
Gözleri, ondan farklı olarak bilgili olan insanların üzerinde gezindi. Elleri ceplerinde montunun yakasını olabildiğince yüzüne doğru kaldırmışken ne yaptıklarına baktı ve yanında çocuklarıyla bir kadının çantasını görevlilere gösterdikten sonra elini kolunu sallayarak büyük kapıdan geçtiğini gördüğünde kaşlarını kaldırdı. Bu kadar kolay mıydı? Filmlerdeki gibi aşırı zorlu bir kontrolden geçmeleri gerektiğini düşünmüştü ama hiç de öyle değildi anlaşılan.
İçinde hala hafif bir tedirginlik sürmesine rağmen yolun ortasında dikilmeyi bırakıp kapıya doğru adımlamaya başladığında, elleri ondan habersiz yumruk şeklini almıştı cebinin içinde. Kapının girişinde, araçların geçmesi için yapılmış yolun yan tarafındaki kontrol kulübesinde bulunan adamın yanına, içeriye girdi ve ne yapacağını bilemeyerek boş boş polis kıyafetleri içindeki görevliye baktı. Neyse ki, görevli bu konuda bilgiliydi de uzanıp o ceplerini ellerinden çıkartırken kısaca ceplerini yoklamış, sonrasında ise umursamaz bir ses tonuyla geçebilirsiniz demişti. Taehyung aldığı onayla sonunda bu gerginlikten kurtulacağını düşünerek rahat bir soluk verdi ve iki taraftan da girişi olan küçük kulübeden çıkıp yeniden soğuk havayla buluştu.
Buradan sonra ne yapacağını da bilmiyordu. İşin özü, buraya geliş amacından bile emin değildi. Sadece, iki aydır bileğinde taşıdığı bileklik ona batıyor gibiydi. Babası gönderdiği mektubuyla kabuslarına konuk olmaya bile başlamıştı ve uykularını ona zehir ediyordu. En sonunda o da çareyi onu görmekte bulmuştu. Filmlerde bir mahkumu görmek istediğinizde ne yapmanız gerektiğine değinmemeleri ne büyük kayıptı! Oysa şu anda bir şeyler bilse ona epey yardımı dokunurdu.
Yeniden etrafına bakındı. Birilerine soramayacak kadar çekingendi zira herkes kendi halinde bir kafileyle birlikte yürüyordu. Bu geniş cezaevi kampüsünde iki yana ayrılan asfalt yolda, sağ tarafa doğru yürüyorlardı. Taehyung kenara çekilip bir süre sola giden birileri var mı diye kontrol etti. Eğer varsa, gidecek iki yönü var demekti bu ve öyle olursa kesinlikle birilerine sorması gerekirdi. Sıcak ağzından buhar şeklinde sızacak soğuk bir nefesi ciğerlerine çektikten sonra umutsuz bir şekilde başını kapıya doğru çevirdiğinde, kapının içeriye doğru aralandığını ve arkasında da bir çeşit kamyonun olduğunu görmüş, oraya dikkat kesilmişti.
Kamyon, açılan kapıdan geçtikten sonra insanların yöneldiği sağ tarafı es geçip sol tarafa doğru döndü ve Taehyung böylece o tarafa ziyaretçi geçişinin olmadığını anlamış oldu. Cebinde kimliği, kalbinde tedirgin bir kuşun atışları ve zihnindeki boşluk ile insanları takibe takıldı. Onlarla birlikte, bir süre daha yürümüş, sonrasında ise içi insan kaynayan bir yere girmişti. Bir çeşit danışma vardı burada ve kimi insanlar danışmaya yönelirken diğerleri iki yandaki kapısı kapalı odalara yöneliyorlardı. Küçük bir iç çekti. Her şeyin kolayca bittiğini söylemekle ne kadar da yanılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...