Merhaba👋👋
Kaç gündür bu bölümü yazmak için çıldırıyorum ama kafamı kaldıracak vakit bulamadım resmen....
Açıkçası, ben bu bölümü çok çok çok fazla sevdim, umarım sizde çok sever ve çok yorum yaparsınız çünkü ilk defa bu kadar yakınlaşacaklar👉👈
İyi okumalar dilerim~~~
............
Bir duvarına sabitlenmiş büyük ekran televizyonun önüne sıra sıra dizilmiş kabarık yastıklarda yan yana oturan iki beden, ellerindeki oyun konsolları ve istediklerinde uzanabildikleri kocaman bir kase patates cipsiyle gözleri ekrana sabitlenmişken, tüm dünyadan kopmuş gibi görünüyorlardı. Taehyung patates cipsi yüzünden yağlanan parmaklarını saçına sürmek istemediği ve dikkatinin oyundan ayrılması yüzünden kaybetmekten korktuğu için gözlerine düşen siyah tutamlardan üfleyerek kurtulmaya çalışırken, bandanasını takmayı unuttuğu için kendi kendine söyleniyordu. Jeongguk ise arkadaşları ile yaptığı uzun ve alıştırma dolu gecelerden sonra, onu usta hareketlerle alt ederken bedenini iki yana sallandırıyor ve kıkırdayıp duruyordu.
Taehyung ekranda kazanan olarak kocaman harflerle Jeongguk'un isminin yazmasından sonra, elindeki oyun konsolunu kucağına bırakıp ortalarındaki kasede kalmış patates cipslerini avcuna doldurdu. Sonra ise kaşları çatılırken, zorlanmasına rağmen hepsini ağzına attı ve yanında oturup onu izleyen bedenin, vücudunu minderlerin üstüne yatırıp karnını tutarak kahkaha atmasına sebep oldu. Odanın zeminini kaplayan gri halıda gezdirdiği gözleri ve yanaklarının şişmesine sebep olan patates cipsleri eşliğinde Taehyung, "Bu haksızlık! Saatlerdir oynuyoruz ama bir el bile kazanamadım!" diye anlaşılmaz bir şekilde mırıldandığında, Jeongguk güldüğü için sızlayan karnıyla cenin pozisyonu almış ve ona doğru dönmüştü.
"Hyung ya gerçekten, sırf sen kazan diye kötü oynuyorum ama sen her defasında benden daha kötü oynamayı başarıyorsun!" ağzındaki cipsleri az da olsa öğütebilmiş büyük olan, küçüğünün omzuna şakacı bir yumruğu savurdu ve yumruğu Jeongguk'un dirseğiyle yükseldiği zemine sırt üstü yeniden düşmesiyle sonlandı. "Yalan söyleme, kötü falan oynamadın. Hatta başlarda benden bile daha hırslıydın!" Jeongguk düştüğü yerde tavanla bakışırken, Taehyung'un haklı olduğunu düşünüyordu. Onu yenmek konusunda bir takıntısı olduğundan falan değildi yaptığı şey. Yalnızca büyük olan kaybettiğinde çok sevimli gözüküyordu ki, bu Jeongguk için yalnızca oyun oynadıkları zamanlarda görebildiği bir yüz ifadesini beraberinde getiriyordu.
Taehyung'un yüzü kendi yüzünün hemen üstünde belirdiğinde, dudaklarında bilerek sevimli bir gülüş oluştururken, "Pekala, haklı olabilirsin." diye mırıldandı. Taehyung zafer kazanmış gibi yumruğunu bir kere savurdu ve, "Biliyordum!" dedi heyecanla. Jeongguk yattığı yerden aniden doğrulup, kafa kafaya tokuşmalarını önlemek için hızla geri çekilen büyüğünün üstüne doğru bedenini yaylandırırken, dizlerinin üstünde, önünde bağdaş kurmuş bir şekilde oturan bedenin yüzüne baktı. Yanaklarında birkaç sivilce izi ve dudağının hemen çaprazında da çok küçükken olduğunu söylediği bir yara izi vardı. Jeongguk ona bu kadar yakınlaşmadığı zamanlarda o yara izini neredeyse göremiyordu bile. Bu yüzden konuşmadan önce birkaç saniye karşısındaki yüzün ayrıntılarının keyfini çıkarttı.
"Hyung..." İri gözleri büyüğünün aldıkları cipsleri onun aksine dağınık bir şekilde yemesi yüzünden yanağına yapışan kırıntılarda gezinirken fısıldadı. "Kaybettiğinde çok tatlı oluyorsun." Taehyung yüzüne gittikçe daha çok yaklaşan, çocuksu hatlarından hala kurtulamamış yuvarlak yüzün üstünde yarattığı belirgin panik hissiyle sırtını daha da geriye yatırdı. Jeongguk'un gözleri yüzünün her bir santiminde geziniyorken ve arkadaşlarından bile duymadığı bir iltifatı dudaklarından kaçırıyorken, bu kadar paniklemesi kaçınılmazdı. Hatta bu panik yüzünden dengesini kaybetmesi ve biraz önce Jeongguk'un olduğu gibi sırt üstü bir pozisyona gelmesi, küçüğü de farkında olmadan üstüne çekmesi de olasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...