Taehyung hemen yanında onun elini tutarken heyecanla bir şeyler anlatan çocuğa karşı gülümsemeyi bırakmak konusunda bir takım sıkıntılar yaşıyordu. Yaklaşık yarım saattir yürümekteydiler ve henüz küçük olanın evine varamamışlardı. Zira daha yeni okula geri dönmeyi başarmış ve çocuğun bildiği yollara girmişlerdi..
Jeongguk yol boyunca tek bir an bile susmamış, sürekli bir şeyler anlatıp durmuştu. Bu sessizliği gürültüye tercih eden Taehyung için normal şartlarda oldukça rahatsız ediciydi ancak büyük olan, çocuğun konuşması karşısında hiçbir rahatsızlık hissetmiyordu.
Garipti. Onun gibi biri için bu düşüncesi oldukça garipti. Çünkü o kendini bildi bileli sessiz bir çocuk olmuştu.
Jeongguk hyungunun elini tutmayan elini kaldırabildiği kadar yükseğe kaldırarak, "İşte böyle BOOOM diye patladı hyung!" diye bağırdığında, Taehyung irkilerek kendine geldi. Küçük olanı izlerken dalıp gitmişti. Bu yüzden dediklerinin çoğunu duyamamıştı bile.
Bunu belirtircesine, "Hm? Ne patladı?" diye sorduğunda, Jeongguk kaşlarını tatlı bir sinirle çatarak yanaklarını şişirdi. "Hyung sen beni dinlemiyor musun ya?! Ev patladı diyorum. Hani izlediğim çizgi filmdeki kahramanın evi!" Taehyung küçük olanın sevimli bir sinirle söylediği şeylerle içinin sıcacık olduğunu hissetti.
Tanrım, bu çocuk daha ne kadar tatlı olabilirdi ki?!
Büyük olan dudaklarını ona cevap vermek için araladığında Jeonggukun bakışları bir anda ilerideki bir yere odaklandı ve gözleri kocaman açıldı. Taehyungda merakla ileriye doğru baktığında, iki katlı ufak bir evin önünde durmuş olan polis arabasını fark etti. Daha sonra ise Jeonggukun endişeli sesini duydu.
"Hyung neden evimizin önünde bir polis arabası var?" küçük olan hala kocaman olan gözlerini büyük olana sabitleyip devam etti. "Bir şey olmuş olabilir mi hyung?" Taehyung tuttuğu eli daha sıkı kavrarken bir kez daha eve doğru baktı.
Sonrasında işe güven verici bir şekilde gülümsedi.
"Bir sorun olmadığına eminim Gguk, hadi gidip bakalım olur mu?" küçük olan başını salladı ve yerine gelen neşesiyle hyungunu çekiştirmeye başladı. "Hyung biraz daha hızlı gidelim mi?! Sana odamı göstermek için sabırsızlanıyorum!" Taehyung duyduğu şeyle gülmesine engel olamadı.
Onun tek derdi çocuğu bir an önce evine bırakıp ondan kurtulmak iken, küçük olan ona odasını göstereceğinden bahsediyordu.
Birkaç dakika daha süren yürüyüşün ardından en sonunda iki katlı müstakil evin kapısına geldiklerinde etrafını incelemeden edemedi Taehyung. İlk dikkatini çeken şey evin sahip olduğu ufak ve bakımlı bahçeydi. Onun yaşadığı yerin aksine sıra sıra dizilmiş ufak evlerin oluşturduğu sokakta şüphesiz en bakımlı bahçe bu evin bahçesiydi. Bahçenin ortasından gidilen bir patika, evin kapısına ulaşıyordu ve bu patikanın sol tarafı çeşit çeşit çiçeklerle bezenmişti. Sağ tarafında ise neredeyse evin uzunluğuna yetişen büyük bir ağaç vardı. Ağacın hemen altında yazları kullanıldığı belli olan bir masa, üstünde ise ufak bir ağaç ev bulunuyordu. Taehyung ilk defa gördüğü ağaç ev karşısında başını yana eğip gözlerini kıstı.
Evin yan tarafındaki dar geçit ona bir de arka bahçenin var olabileceğini düşündürürken Jeongguk onu patikaya çekiştirerek düşüncelerinden çıkarttı. Kapıya gelip birlikte zile bastıklarında Jeongguk Taehyunga odasını anlatıyor, Taehyung ise yüzündeki tebessümle onu dinliyordu.
Onlar kapıdayken evin içinden aceleyle atılan adım sesleri duyulmuş daha sonra ise çelik kapı büyük bir hızla açılmıştı. Kapının ardında beliren uzun siyah saçlı minyon kadın, "Jeongguk!" diye büyük bir mutlulukla bağırmıştı. Taehyung küçük olana sıkıca sarılan ve saçlarını okşarken öpücükler konduran kadına karşılık bir adım geri çekilip yutkundu.
Kadının hemen ardından onun aksine koyu kahverengi saçlara sahip bir adam ikisine birden sarıldığında, Taehyung daha önce görmediği manzara karşısında şaşırmasına engel olamadı. Onun için şu an gözünün önünde gerçekleşen şey çok garip ve yaşadığı hayata uzaktı.
Kadının oğlunu sıkıca sarıp göğsüne bastırmasını daha önce hiç yaşamamıştı.
Ailesi en sonunda biraz olsun sakinleşerek geri çekildiklerinde, siyah saçlı kadın parmaklarıyla göz yaşlarını siliyor, adam ise çattığı kaşlarıyla oğluna bakıyordu. Beklenen azarın gelmesi gecikmedi.
"Neredesin sen?! Bizi ne kadar endişelendirdiğinin farkında mısın!?" Jeongguk babasının sinirle söylediklerine karşı dudaklarını büzerek ufak parmağıyla arkasında kalan hyungunu gösterdi. "Yalnız değildim ki babacığım. Taehyung hyungum benimle birlikteydi. Beni eve geri getirdi!"
Oğlunun söyledikleriyle Bay Jeonun bakışları oğlunun arkasında kalan uzun boylu çocuğa gitti. Kısa bir an çocuğu baştan aşağıya süzerken eşi çoktan teşekkürlerini sıralamaya başlamıştı bile.
"Ona göz kulak olduğun için çok, çok teşekkür ederim sana Taehyung. Minnettarlığımı nasıl gösterebilirim hiç bilmiyorum." Taehyung kadının söyledikleriyle gülümseyip eğilirken önemli olmadığına dair bir şeyler mırıldandı.
Bu sırada onu süzme işini tamamlamış olan Bay Jeon ise diz çöktüğü yerden kalkmış ve karşısındaki serseri giyimli çocuğa bakmıştı son defa. Daha sonra ise omzundan tuttuğu oğlunu evin içine yönlendirip, "Seninle uzun bir konuşma yapmalıyız anlaşılan." diyerek arkasını dönmüştü.
Jeongguk her ne kadar babasına Taehyunga odasını göstermek istediğini söylese de babası onu dinlememiş, annesi de karşısındaki çocuğa son kez teşekkür edip kapıyı kapatmıştı. Kapatılan kapıya birkaç saniye dalgınlık ve hüzünle bakan Taehyung ise, aklına gelen kardeşiyle hemen saatini kontrol etmiş sonrasında ise arkasını dönüp koşmaya başlamıştı.
Koşmaya başladığı anda, kısa bir süreliğine deneyimlediği bu garip aileyi tamamen aklından çıkartmış ve kendi sorunlar ve sorumluluklarla dolu dünyasına dönmüştü bile.
O akşam Jeongguk eve o kadar geç döndüğü için annesinden, serseri tipli çocuklarla arkadaş olduğu için babasından uzun bir azar yemiş; Taehyung ise anne ve babası son ses kavga edip evi dağıtırlarken, onları duymaması için kardeşinin kulağına taktığı kulaklıklarından yükselen kısık sesli müziği dinlemeye çalışmış ve bugün tanıştığı küçük olanı düşünmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanficKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...