19//Yüksek Ses ve Müzik

2.2K 291 68
                                    

Merhaba👋👋

Nasılsınız?

Bu bölüm aslında tek parttı ve baya uzun falan olacaktı ama devamını yazmaya çalışırken çok başım ağrıdı o yüzden ikiye bölmeye karar verdim. Umarım okurken keyif alırsınız😊😊

Bir de son iki bölümün yorumları çok düşük yorum yapabilir misiniz acaba diyecektim👉👈

İyi okumalar dilerim~~~

..........

     Okulların bir ay sürecek yaz tatiline girmesiyle, Jeon ailesi de her yıl gerçekleştirdikleri günlük piknik geleneklerini gerçekleştirmek üzere hazırlanmaya başlamışlardı. Şehir dışında kalan ormanlık alanların ortasında kurulmuş, piknik için ideal olan geniş bir tesise, istisna olmaksızın her yıl giderlerdi. Jeongguk doğana kadar, Sungmin ve Ya Eun yalnızlardı. Arabalarının arkasına koydukları büyük bir piknik sepetiyle yola çıkar, güneş kendini henüz tamamen göstermemişken hemen hemen bomboş olan yollarda radyoda çalan şarkılara bağıra bağıra eşlik ederken saklı cennetlerine gelirlerdi. 

Liseyi bitirişlerini burada, açıklığın üstüne dolunayın ışığı vururken geçirmişlerdi. Sungmin Ya Eun'a ilk burada çıkma teklifi etmişti ve onu ilk defa burada öpmüştü. Evlilik teklifini de, oğullarının gelişini de burada kutlamışlardı. Jeongguk henüz altı aylıkken buradaki çimenlerin üzerinde emeklemişti ve büyürken çeşit çeşit oyunu burada oynamıştı. 

Saklı cennetleri olarak adlandırdıkları bu parkı elbette yalnızca onlar kullanmıyordu. Çeşit çeşit aile okullar kapandıktan sonra soluğu burada alıyor, park ağzına kadar dolup taşıyor, gökyüzüne kahkahalar yükseliyordu. Ya Eun'un piknik yaparken edindiği pek çok dostu, Sungmin'in ise içkilerini yudumlarken kararan havaya karşı gündelik yaşamdan konuşabileceği mangal arkadaşları vardı. 

Her zaman yalnız geldikleri ve sabahtan akşama kadar orada bulunan diğer ailelerle vakit geçirdikleri bu rutin güne, bu sefer iki kişiden oluşan bir farklılık eşlik ediyordu. Taehyung elinde zar zor taşıdığı büyük piknik sepeti yüzünden kızaran yüzüyle evin önüne park edilmiş arabanın açık bagajına doğru adımlarken, bagaja malzemeleri düzgünce yerleştirmekten sorumlu olan Jeongguk, onun zorlu mücadelesini görüp kıkırdadı. Elinde tahta kenarlarını tuttuğu hamağı bagajı epeyce geniş arabalarının içine özenle yerleştirdikten sonra, ellerini beline koyarak Hyung'una döndü. 

"Hyung, yardım ister misin?!" Henüz daha patikanın yarısını bile zorlukla aşmış olan Taehyung, piknik sepetini yere bırakıp, taktığı kırmızı bandanaya rağmen alnına düşen siyah saçlarını geriye attı. "Hayır, iyiyim. O kadar da ağır değil." Genç olan gözlerini yeniden aynı acıyı çekeceğinin bilinciyle kapatıp derin bir nefes aldı. Sonra ise eğilip yeniden sepetin hasır kulplarından birini kavradı. Jeongguk onun surat ifadesinden bile ne hissettiğini net olarak anlayabiliyordu. Yardım etmek için öne doğru bir adım atmaya kalktı, ancak geldiğini fark etmediği bir diğer beden sepetin öteki kulpunu kavradığında, yerinden kıpırdamadı.

Babası, koltuğunun altına sıkıştırdığı masa oyunu ve bir bileğine taktığı içinde yere sermek için kilimlerin bulunduğu poşete rağmen, sepeti bir ucundan kavrayıp Hyung'u ile aynı anda kaldırdığında, Jeongguk bir kez daha onun ne kadar güçlü olduğunu fark edip ıslık çalmamak için kendisini zor tuttu. Galiba polis olmanın en havalı getirisi bu güçtü, eğer bambaşka bir hayali olmasaydı kesinlikle babasının izinden gitmeyi düşünebilirdi. Birlikte taşıyarak çok daha hızlı adımladıkları yolun sonunda, son bir güçle sepeti kaldırıp, yarısı boş olan bagajın içerisine bıraktıklarında, arabaları bile bir anlığına yere doğru çöker gibi olmuştu. 

little followerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin