Tünaydın👋🏻👋🏻
Şu hikayeyi yazarken her defasında bölüm planlaması yapıyorum, sonra yine her defasında vazgeçip değiştiriyorum her şeyi, neden böyle oluyor hiçbir fikrim yok kxmekxjdk
Neyse, umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim~~~
................
Bir penceresinin üstten açık olduğu ve serin öğlen havasının içeriye dolmasını sağladığı çalışma odasında, kitaplar ve dosyalarla kaplı koca bir kitaplığın önündeki geniş tahta masada oturan Sungmin, önündeki ince dosyalardaki fotoğraflara dikkatle bakıyordu. Eşi Ya Eun ise, onun dünkü uzun nöbeti yüzünden ağrıyan sırtını ovmak ve omzunun arkasından neye baktığına bakmakla meşguldü. Bazen, Sungmin bir kağıdı kenara bırakmadan önce, elini uzatıp kağıdın üzerindeki bir fotoğrafa dokunuyor, "Bu fena değilmiş." diyerek kocasının onun da fikrini almasını sağlıyordu.
İkisinin de, o sırada bekledikleri kişi Taehyung'du. Ya Eun, onların Jeongguk ile biraz hasret gidereceklerini ve aralarındaki küçük problemi çözeceklerini söylediği için, Sungmin'in acelesi yoktu. Kafasında kuracağı cümleleri toparlıyor, ara sıra kenardaki kahvesinden bir yudum alıyor, Ya Eun'un kahveyi çok sevmediğini bilmesine rağmen her defasında başını arkaya çevirip onun da isteyip istemediğini sorguluyordu. Ya Eun ise onun sorduğu her defasında nazik bir dille istemediğini dile getirip beklenmedik bir anda eğilerek onu öpmekle ve, "Bu kadarı bana yetti." demekle yetiniyordu. Art arda gelen bu soru cevaplar bir çeşit şifreye dönmüştü aralarında. Sungmin, Ya Eun'un kendisini öpmesini istediğinde soğumaya yüz tutmuş kahvesinden bir yudum alıyordu.
"İkisi konusunda ne diyorsun?" Ya Eun, geçen birkaç dakikanın ardından, Sungmin'in omuzlarındaki bir bölgeye yumuşak hareketlerle masaj yaparken sorduğunda, Sungmin başını gömüldüğü kağıtlardan kaldırdı ve, "Kim?" diye sordu. Böylece Ya Eun konuyu biraz daha açarak, "Taehyung ve Jeongguk. Henüz sana söyleyecek cesareti bulduğunu sanmıyorum ama söylemiştim. Jeongguk ondan hoşlanıyor." diye mırıldandı. Sungmin ise yalnızca omuz silkmekle yetindi. İlk başlarda olduğu gibi Taehyung'u serseri ve geleceğin tehlikeli kişisi olarak görmediği aşikardı. O yalnızca arkasında bir desteğe ihtiyaç duyan, yetenekli ve nazik bir gençti. Üstelik, oğlunun tercihlerine karışmak onun haddi değildi. O, onu ne olursa olsun destekleyecekti zaten.
"Benim açımdan, bir sorun yok. Başından beri birbirlerine çok yakınlardı zaten. Şimdi bunun için yaygara koparmanın bir anlamı yok. Taehyung'un benim gözümde oğlumdan bir farkı yok ama anlaşılan Jeongguk için bir abiden farkı var." Hafif bir dalgayla söylediklerinden sonra yeniden önündeki kağıtlara dönen eşinden sonra, Ya Eun başını eğerek gülmüş, çalışma odasının kapısı bekledikleri beden tarafından tıklatılıp açılana kadar, eşinin omuzlarını ovmaya devam etmişti. Taehyung, çekingen adımlarla içeriye girdiğinde ise, onu rahatlatmak ister gibi gülümsemiş, masanın arkasından çıkarak ön tarafa gelmişti. Genç çocuğu kolundan nazikçe kavrayıp yanına çekti ve çalışma masasının önündeki iki koltuktan birine oturttu. Kendisi de bir an sonra hemen karşısındaki yeri almıştı.
"Beni neden çağırmıştınız?" Taehyung, biraz önce Jeongguk ile paylaştıkları an ve odadan resmen kaçarak buraya gelmesi yüzünden hala bir nebze de olsa kızarık olan yanaklarıyla, ellerini bacaklarının arasında koyup önce Sungmin'e sonra ise göz ucuyla Ya Eun'a baktığında, Sungmin önündeki dosyaya bakarak gülümseyip yerinde dikleşmişti. Ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve yüzünde günün en parlak gülümsemelerinden biri varken karşısındaki çekingen gence baktı. "Sana itiraz seçeneği sunmadan birkaç şey teklif etmek istiyoruz." Taehyung için teklif sıkıntı değildi ama itiraz seçeneği sunmadan edilen bir teklif? Bu bilinmezlikten başka bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...