47//Huzur Dolu Bir Gece

1.5K 201 62
                                    

Tünaydın, hatta belki de iyi akşamlar👋🏻👋🏻

Biraz kısa ama güzel bir bölüm bence👌🏻

İyi okumalar dilerim~~~

...............

    Soğuk bir sonbahar akşamında, son birkaç yıldır yaşadığı ve burada yaşamaktan mutluluk duyduğu evinin mutfağında Kim Taehyung, sevgilisinin son günlerde ona büyük bir özveriyle dinletip aklına takılması için elinden geleni ardına koymadığı bir şarkıyı mırıldanıyorken özenle dizdiği kurabiyelerini fırına sürüyordu. Boyutları birbirlerinin neredeyse aynısı olan kakaolu çikolata dolgulu kurabiyeler ısıtılmış fırının içlerindeki yerlerini aldıktan sonra gururlu bir gülümsemeyle kapağı kapatmış, ellerini yıkamak için lavaboya yönelmişti. 

Bu akşam ne yapıp edecek, Jeongguk'a dolaptaki abur cuburları değil de bu kurabiyeleri yedirecekti. Çoktan üzerine onun zoruyla kilit takılmış olan abur cubur dolabını kilitlemişti. Anahtar cebindeydi. Jeongguk'un dolabın kitli olduğundan haberi yoktu ve planı tıkır tıkır işliyordu. Bu akşamı kahve ve kurabiyeler eşliğinde televizyon izlerken geçireceklerdi. Abur cubur olmadan. 

Taehyung'un abur cuburlara bu kadar çok takmasının sebebi de elbette Jeongguk'tu. Bir de Yeonjun. Çünkü küçük kardeşi de tam bir abur cubur bağımlısı olmuştu. Onunkinin birazcık da ergenliğiyle alakalı olduğunu bildiği için kardeşinin bulduğu her cipse sulanmasını tölere ediyor olabilirdi. Ama bu, yirmi yaşındaki sevgilisinin de aynı şeyi yapmasına izin vereceği anlamına gelmezdi. Hem de hiç gelmezdi! 

"Taehyung! Hala bitmedi mi işin? Çok sıkıldım!" Jeongguk salondan kendisine doğru gerçekten sıkkın bir ses tonuyla bağırdığında, Taehyung gülerek ellerini kuruladı ve arkasını döndü. Mutfaktan çıkıp ışığı kapatmadan önce son bir kez pişen kurabiyelerini kontrol etmeyi de unutmamıştı. Herhalde bir on on beş dakikaya hazır olurlardı. O zamana kadar Jeongguk'un bitmek bilmez sıkkınlığını giderebilirdi. 

Koridordan geçip salona adımını attığında, karşılaştığı görüntü kıkırdamasına sebep olmuştu. Çünkü Jeongguk kızarmış yüzüyle ters bir şekilde koltukta oturuyor, ayaklarını da tavana doğru uzatmışken duvara yaslıyordu. Geldiğini ve güldüğünü görünce elinde tuttuğu kumandayla birlikte doğrulmuş, Taehyung'un nasıl yaptığına anlam veremediği bir şekilde anında düzelmişti. "Ah, hoş geldin biriciğim! Gözüm yollarda kaldı. Hayatım seni beklemekle geçiyor." Jeongguk her zamanki oyuncu tavrıyla konuşup koltukta yana doğru kaydığı sırada, Taehyung da yanına doğru adımlayıp koltuğa kurulmuş, uzanıp küçük olanın yanağından makas almıştı. 

"Kurabiyeleri fırına koyuyordum. Daha kahve de yapacağım. Gitmem gerekecek birazdan." Jeongguk, Taehyung gitmek için sebeplerini sıralarken yüzünü buruşturdu. Ardından uzanıp sanki bu hiçbir şeymiş gibi kendisinden uzağa oturan büyük olanı belinden tutup dibine doğru çekti koltukta. Taehyung o kendisini çekerken yine o bilindik küçücük olma hissine kapılmış, bağdaş kurduğu koltukta dibine girdiği bedenin yüzüne bakmıştı gözlerini kırpıştırarak. Jeongguk ise huysuz bir tavırla konuşmuştu. 

"Ben istemiyorum kurabiye falan. Seni istiyorum. Seni yiyebilir miyim?" Yüzleri arasındaki mesafeyi azaltarak sesini de kendi çapında erotik bir tona büründürdüğünde, Taehyung elini kaldırıp onu göğsünden ittirdi ve güldü. "Hayır, yiyemezsin. Kurabiye yiyeceğiz bu akşam. Bir tanesini senin için tavşan şeklinde yaptım." Jeongguk, büyük olanın kendisi için hazırladığı ve özenle şekil verdiği kurabiyeden bahsederken parıldayan gözlerini süzmüş, "Yani ben seni yiyemiyorum ama sen bana beni yedirmeyi planlıyorsun, öyle mi?" demişti gülerek. Böylece Taehyung da gülerek başını salladı ve, "Evet. Tavşanlar yenir. Ayılar yenir mi peki? Hiç sanmıyorum." dedi. 

little followerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin