Taehyung sırasına yasladığı başıyla yan tarafında konuşan arkadaşlarını izlerken ofladı. Sıkıcı İngilizce dersinde, dersin hocası sınıfı susturmayı bile beceremediği halde bir şeyler anlatırken, herkes başka bir şeyle uğraşıyordu. Onun arkadaşları sohbet ediyor, sınıflarının bir diğer arkadaş grubu onlardan daha çok ses çıkartan bir şekilde teneffüste yaptıkları maçtan bahsediyor, kızlar birbirlerine hoşlandıkları çocukları anlatıyordu.
Sınıflarında bu grupların hiçbirine dahil olmayanlar ise ya test çözüyor, ya da tüm sabırlarıyla hocayı dinlemeye uğraşıyorlardı. Taehyung ise oldukça sıkılmış bir şekilde etrafında dönen sohbeti dinliyor ve sıraya karalamalar çiziyordu.
Kurşun kalemi tahta sıranın üstündeki kazınmış çiziklerden boş bulabildiği bir alanda hafif hafif hareket ederken, siyah saçları alnına dökülmüş ve yanağı yasladığı kolundan ötürü tombul bir haldeydi. Üzerindeki ütüsüz okul gömleğinin üzerine giydiği önü lekeli kazak ve ona artık küçük gelen pantolonuyla oldukça rahatsızdı. Ama bu rahatsızlığa alışık olduğu için sesini çıkartmıyordu.
Çizdiği figüre ufak ve pofuduk bir kuyruk eklediğinde yüzünde küçük ve kapalı bir gülüş oluştu. Ancak tam o anda yanındaki Jimin büyük bir kahkaha patlatmış ve onu korkutmuştu. Taehyungun bakışları kaşları çatık sınıfa bakan hocaya gittiğinde elindeki kalemle arkadaşını dürttü ve sus işareti yaptı.
Jimin de Taehyungun anladığını anladığında diğerlerini susturmuş ve onlar sustuktan hemen sonra ingilizce hocaları yan taraflarından bir grup öğrenciyi çok konuştukları için müdür yardımcısının yanı yollamıştı.
Herkes ani patlamasından sonra tekrar sakinleşen hocayla derin bir nefes alırken Jimin Taehyungun saçlarını karıştırarak teşekkür etti. Sonra ise daha sessiz bir şekilde sohbet etmeye devam etmişlerdi.
Arkadaşları tekrar sohbete daldıklarında Tahyung bu sefer neden bahsettiklerini dinlemeye karar verdi. Bir süre susup öylece dinlediğinde, hafta sonu buluşup gidecekleri mahalle futbol maçından bahsettiklerini anlamıştı.
Onu da bu maça davet etmişlerdi ama Taehyung vakit bulabileceğini sanmıyordu. Ayrıca bulsa bile, kardeşini öyle bir ortama daha şimdiden sokma fikri pek mantıklı gelmemişti ona. O daha ana okulundaydı, neredeyse herkesin küfrettiği bir ortamda bulunması doğru olmazdı.
Ancak bir gerçek vardı ki, Taehyung bu maça gitmeyi gerçekten çok fazla istiyordu. Çünkü bu maç iki farklı mahalle arasında aylar sonra yapılacak ilk maçtı ve iki takımda çok iyi oynuyordu. Büyük bir kapışma olacağı kesindi.
Üzülerek kaşlarını çattı ve başını kaldırıp saate baktı. Zilin çalmasına üç dakika kadar kaldığını gördüğünde ağır ağır çantasını toplamaya başladı. Çantaya koymak için eline aldığı defterinden sıraya bir kağıt parçası düştüğünde aklına gelmişti.
Bugün karşı komşuları Sohee Teyze ona yemek yapmayı öğretecekti. Gereken malzemeleri de bir kağıda yazıp liste oluşturmuştu. Taehyungtan da markete gidip malzemeleri almasını istemişti. Taehyung hatırladıklarıyla listeyi eline alıp biraz inceledi.
Birkaç sebze, baharat, peynir ve 100 gram et. Listede çok fazla şey yoktu ve Taehyung bunlara parasının yeteceğine emindi. Zaten Sohee Teyzesi de biraz para vermişti. Hatta belki elindeki para artabilirdi. O zamanda fazla parayla kardeşine çikolata alır, ona sürpriz yapardı.
Bu düşünceyle kocaman gülümsedi. Tam o esnada çalan zille ise arkadaşlarına bugünlük onlarla gelemeyeceğini söylemiş ve hala varlığını koruyan gülümsemesiyle sınıftan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little follower
FanfictionKim Taehyung sorunlu aile ilişkileri ve bakmak zorunda olduğu küçük kardeşi ile hayattan en büyük tokadı erkenden yiyen bir gençti. Jeon Jeongguk ise mükemmel ailesi ve yolunda giden hayatıyla yalnızca meraklı küçük bir çocuktu. Jeongguk'un her gü...