15. Akın Akın Geliyoruz!

1.3K 143 61
                                    

    Eve varana kadar kararımdan emindim, pavyondan bahsedecektim ve Narin'i bulmaları için elimden ne geliyorsa yapmış olacaktım. Aksini hiç düşünmemiştim. Fakat kapıdan içeri girdiğim an bütün ailemin bahçede oluşu ve yüzlerindeki ürkütücü ifadeleri sıkı sıkıya tutunduğum kararımı bir anda elimden almıştı. Bu kalabalığı en son babamın cenazesinde görmüştüm. Günlerce bahçeden sokaklara taşmışlardı ve mutsuz yüzleri ile yas tutmuşlardı. Fakat şimdi baktığım yüzlerde mutsuzluktan çok öfke vardı. Alparslan amcam sürekli telefonla konuşuyor, konuştuğu kişiyi azarlıyordu. Dedem diğer amcamla beraber kafa kafaya vermiş benzer bir öfke ile bir şeyler söylüyordu. Narin'in sevimsiz annesi bile ağlamak yerine dizlerini dövüyor, hırsını dizlerinden çıkartıyordu.

Patlamaya bu kadar hazır bir kalabalığa pavyon kelimesini mırıldanmak ise Narin'e silah doğrultmamla eş değer bir davranış olurdu. Köşede kalmış Selin ve Derin'in yanına ilerleyip derin bir nefes aldım. Her birimize bir şey bilip bilmediğimizi sorduklarında anında başımı sallayarak bir şey bilmediğimi söylemiştim ve diğer kuzenlerim gibi oldukça sessiz bir şekilde oturmaya devam ettim.

Bir tek Sencer ağabeyim sakin görünüyordu. Sanırım sakin diye tanımlamak eksik olacaktı. Sanki umursamıyor gibiydi ve bu kalabalıktan bir an evvel kurtulmak istiyormuşçasına sokağa bakıp duruyordu. Yanılmamıştım evet. Umursamıyordu. Dedeme yaklaşıp, "Mahallenin gençlerini gönderelim aklımıza gelen yerlere, burda böyle durmanın bir anlamı yok" dedi.

Azıcık mesafe ötelerinde telefonla konuşan Alparslan amcam, ağabeyimin sesine gözlerini devirdiğinde ben de dişlerimi sıkarak bakmıştım amcama doğru ve yanıma gelen ağabeyimi fark ederek ayağa kalktım.

"Bir şey bilmiyorsunuz madem okula gidin hadi" dedi Sencer ağabeyim. Alparslan amcam yeniden öfkeyle bakmıştı ağabeyime ama dedemden onay aldığı için Sencer ağabeyimin umrunda değildi amcamın ne düşündüğü ve kızları teker teker arabalara bindirip okula gönderdi. Sıra bana geldiğinde ise kolunu omzuma atmıştı ve Melikşah'a seslendi.

"He abi?"

"Bizimkini al bir yere götür. Kıza çatmasınlar şimdi, çatacak yer arıyorlar. Ben Alaca'yı okula götürüp işe geçeceğim yanıma gelirsin"

"Tamam ama ablayı nereye götüreyim?"

"Bulur o bir yer. Sor işte Melikşah. Allah Allah. Hadi oyalanma. Annemi de al eğer isterse."

"Tamam"

Nasıl da derin bir hasetin içinden bakıyordu Alparslan amcam. Sencer ağabeyimin baskın karakterinden rahatsız olduğu o kadar belli oluyordu ki, bakışlarından dahi ağabeyimi sakınmak istemiştim.

Arabaya bindiğimizde fikrim yeniden değişmiş bir şekilde zihnime hücum etti. Ağabeyime bakıyordum sürekli olarak ve sakinliğinden cesaret almış bir şekilde nefes alıp mahalleden çıkmayı bekledim. İlk sapakta ise ağabeyimin elini tutmuştum ve "Pavyonda çalışıyor" diye mırıldandım. Yavaşça arabayı sağa çekti. Durduğunda tuttuğum elini çekmeden yüzüme döndü ve iki elimi birden avuçladı.

"Nerede?"

"Uzak sayılmaz... Gösterebilirim."

"Ne zamandır çalışıyor? Ne yapıyor orada?"

"Şarkı söylüyor... Yani ben şarkı söylerken görmüştüm"

"Sen nasıl gördün? Neyse. Oraları sonra soracağım. Yolu tarif et şimdi"

Narin gibi katı ve merhametten mahrum kalmış bir ruh için ağabeyimi tehlikeye atmak istemiyordum. Bu yüzden yeniden uzanmıştım ellerine arabayı çalıştırmadan önce ve "Tek başına bir şey yapma lütfen. Nasıl bir yer bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum abi" dedim. Alnıma uzun mu uzun, en içten öpücüğünü bıraktı. Endişeli sesime sarılmıştı sanki yanağımı okşadığında ve "Merak etme. Narin için ölmeyeceğim" diye karşılık verdi.

ALACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin