Neden bitmiyor? Yeterli değil mi? Gözlerim çok acıyor ama yeterli değildi herhalde, bir türlü kalkamıyordum oturduğum yerden. Her daim sevgi ile oturduğum sandalyemden ilk defa nefret ediyordum. Saatlerdir kaleme bırakmıştım bütün kalbimi, ne çizmeye çalışıyordum emin değildim ama neredeyse sabah olacaktı ve ben karalamaya devam ediyordum. Pazar sabahına uyanacağım diye midir üzerimdeki bu umursamazlık, neden yatağıma gitmiyordum bilmiyorum. İlk defa çizmek değil uyumak istiyordum ama kalem elimi bırakmıyordu. Bir ses kulaklarımı bulduğunda nihayet bıraktım kalemi ve müthiş bir yorgunlukla gözlerimi kapatarak ezan sesine odaklandım.
Ezan bitene kadar gözlerimi açmadım. Üzerime yağan kasvetin altında nasıl oluyordu da uyanık kalabiliyordum bilmiyorum ama ezan bittiği an gözlerimi açtığımda saatlerdir karaladığım kağıttaki üzgün surata baktım.
Herhalde fotoğrafımı çekmiş olsalardı tıpkı baktığım bu yüzdeki gibi görünüyor olurdum. Eksiği yoktu... Sahipsiz ve çaresiz, en çok da hayal kırıklıkları ile dolu olan bakışlar, saatler önceki halimi yansıtıyordu. Hiçbir şey söyleyememiştim. Sadece koşmak istemiştim ve uzun bir koşunun ardından nefes nefese kalmış bir şekilde kaldırıma çöküp göğsümü sıkıştıran duygudan kurtulmayı dilemiştim.
Kurtulamıyordum ama...
Saatler önce nasıl yanıyorsa içim hâla aynı şekilde yanmaya devam ediyordu. Katı bir ifade ile kağıdın üzerini kapatıp ayağa kalktım. Yanağıma düşen yaşlar bana ait değillerdi sanki, yüzümde ağladığımı belli edecek en ufak bir ifade yoktu ama yaşlarım durmadan akmaya devam ediyordu.
Aynı soğuk ifademle yanaklarımı sıkarak banyoya ilerledim. Uyumama gerek yoktu. Bir iki saat sonra kahvaltı için çağırılacaktım nasılsa, bu yüzden duyduğum çağrıya kulak vermek istemiştim ve abdest alıp annemin namaz kıyafetlerini üzerime geçirdim. Çok geçmeden annem de uyanmıştı. Üzerimde namaz kıyafetlerini görünce şaşırmıştı ama bir şey söylemedi. Sadece tebessüm etmişti ve şükrettiğini belli eden bakışları ile abdest almak için banyoya ilerledi.
İki iki buçuk saat gibi bir süre sonra önce annem çıkmıştı evden. Babaanneme yardım edecekti, bu yüzden acele ediyordu. Çok geçmeden ablam da uyanmıştı ve "Kahvaltıyı hazırlamaya gidiyorum" diye açıklayıp kapıyı açtı. Hiç tepki vermediğimden mi yoksa şişmiş yüzümü fark ettiğinden midir bilinmez kapıyı kapatmıştı ve yanıma geldiği gibi oturup "Alaca?" diye mırıldandı.
"Efendim abla?"
"Yüzün... Yani böyle şey gibi, hani, yani sen ağlamışsın sanki?"
Omuz silkerek kalktım koltuktan, "Ben de geleyim, babaannemi şaşırtalım biraz" diye alay ettim ve dış kapıya doğru ilerledim. Merakından çatlıyordu biliyorum ama açıklamayacaktım. Açıklayacağım bir şey yoktu ortada. Kendi kendime bir hayal kurmuş sonra da kendi kendime küle dönmüştüm işte, bunun açıklanacak ya da anlatılacak bir yanı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACA
General FictionÇok fazla sır biriktirmiştim içimde. Bazı zamanlar güvendiğim renklere fısıldamak istemiştim onları fakat haykırmak varken neden fısıldayayım ki? Ortak edeceğim, herkes kıyısından köşesinden geçecek hikayelerimin, sustuklarıma herkesi şahit edeceğim...