Saatlerdir okuduğum ders notlarımın başından müthiş bir yorgunlukla kalkmıştım ve dün sabah annesi ile birlikte Sivas'a giden Narin'i düşünüyordum. Düşündüğüm gibi azarlamamışlardı onu. Üzerine gitmek yerine buradan bir süre uzak kalmasının daha doğru olacağına karar vermişlerdi ve halamın yanına göndermişlerdi. Hâla ne yaşandığı ise büyük bir sırdı. Narin'e ne yapmışlardı, neden mektup yazmış neden gitmişti bilmiyordum. Aramızdaki sevgisizlikten ötürü dert etmem diye düşünürdüm ama öyle olmuyormuş meğer. Sevdikleri için herkes üzülürdü zaten, mühim olan sevgi beslemediğine dair merhametle yaklaşabilmekti. İnsanlık tam da o noktaya doğuyor o noktada güzel bir yere sahip oluyordu.
Kim bilir, Narin'in yerinde ben olsaydım belki de Narin için sıradan bir gece olurdu bu gece ama bunun da bir önemi yoktu. Merhametin yanına menfaat yakışmazdı.
Yorgundum. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum ama uyumayı ısrarla reddetmeye devam eden bir yanım vardı. Onca karanlık ve soğuk düşüncenin arasına nasıl yerleşiyordu bilmiyorum ama turuncu bir papatyayı düşünürken buluyordum kendimi. İç çekerek telefonuma uzandım. Meşhur şarkımı açmış, düşüncelerimi iyice süslü bir hale getirmiştim ve birkaç kelimeden ibaret olan mesajlarımıza baktım. Sencer ağabeyimle tanışıyorlardı artık, bunu hatırladıkça saf saf sırıtmaya başlıyordum. Narin'in ve yengemin yola çıktığı saatte Akın ve diğerlerini sormuştu Sencer ağabeyim. Aklıma spor salonu gelmişti o an. Savunma tekniklerine ne diye ilgi duyduğumu anlamamıştı ağabeyim ama çok fazla sorgulamamıştı.
Bir anda mesaj atma isteği gelir, saçma sapan bir şey yaparım korkusu ile telefonu bıraktım. Muhtemelen çalışıyordu, bu saatler salona gittiği saatlerdi ama söyleyecek bir şeyim yoktu, anlamsız bir mesaj atarak sonrasında pişman olmak istemiyordum.
Yok ama, illa da saçmalamak isteyen bir yerlerim vardı maalesef. İlk resmimi zaten hediye etmiştim. Ne olduğu bilinmiyordu, belki de göremeden kaybetmişti o günkü karmaşa yüzünden ama bir resim daha vardı. Yatağımın altına saklamıştım ve yorgunluktan kıpırdayamadan halim bir anda değişmiş bir şekilde doğruldum. Özenle sakladığım resimi çıkarttım yatağın altından ve fotoğrafını çekip papatya kişisine gönderdim. İlk hediyemi görmüşse eğer sapık olduğumu düşünebilirdi. Hatta bu kız habire beni mi çiziyor diye düşünüp uzak durmayı bile seçebilirdi.
≈
Alaca : Tanıdık geliyor mu?
(01:17)
Akın : Kim bu yiğit maşallah.
(01:20)Alaca : Sjdjsj sapık olduğumu düşünmez umarım ama çizip duruyorum işte bu yiğidi..
(01:20)Akın : Çıplak çizmişsin. Düşünebilir.
(01:23)Alaca : Düşünmez bence. Düşünmesin yani..
(01:23)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACA
General FictionÇok fazla sır biriktirmiştim içimde. Bazı zamanlar güvendiğim renklere fısıldamak istemiştim onları fakat haykırmak varken neden fısıldayayım ki? Ortak edeceğim, herkes kıyısından köşesinden geçecek hikayelerimin, sustuklarıma herkesi şahit edeceğim...