Merhaba güzellerim:) Oy ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Satır içi yorumlarınıza özellikle bayılıyorum, bol bol satır içi yorum bırakırsanız çok sevinirim <3 Keyifli okumalar <3
Instagram: hikayelerindeyasar Twitter: lalmaglup
61. BÖLÜM "YİRMİ DÖRT"
Hayat, bazen her şey bitti dediğin anda yeniden başlamaktır. Savaşa ara vermeden savaşmak, ölmek pahasına teslim olmamak, kaybetmek uğruna aşık olmak.
Yirmi yaşındaki Cemre'ye dönüp bir şey söyleyecek olsaydım, o girdiğin ev başına yıkılacak, çok aşık olacaksın, çok kaybedeceksin ama yine de yaşa derdim. Yaşadım, yaşanması gereken her şeyi. Bir adamı kendimden çok sevdim, bir adamdan gidemedim, bir adama ağladım, bir adamla beraber oldum... Hayallerimi kaybettim, umudumu kaybettim, yine de yeni hayaller kurdum.
Bitmesinden korkma hiçbir şeyin derdim, yirmi üç yaşımın başlarındaki kendime dönsem. Ne kadar çok korkuyordu, hayatında iki üç günlük kazandığı mutluluğu kaybetmekten. Hiçbir şeyin bitmesinden, gitmesinden korkma. Sen bu hayatta tek başınasın, sadece kendine güven, kendine yaslanan dik yürür. Giden gitsin, her şey bitebilir ama hayat, bazen her şey bitti dediğin anda yeniden başlamaktır, derdim.
Ben bir seçim yaptım ve yeniden başladım, artık kaybetmekten korkmuyorum, artık kartlarım açık, artık daha cesurum, hayata karşı yüzleşebilirim.
"Merhaba güzelim."
On dört harf, iki kelime ama içine sığdırılan bir yığın birikim.
Bunu ondan ilk duyduğumda kalp krizi geçirmişti, kalbine stent takılmıştı benim yüzümden, odasının kapısının önünden geçiyor içeri giremiyordum. Kendimi küçük bir temizlik odasına kitlemiştim.
"Sonunda gelebildin..." demişti Kuvars ben o uyumuştur artık diye hastane odasına girdiğimde.
Utançla yanaklarım kızarırken özlemle ciğerim yanmıştı. "Hiç gelmeyeceksin sandım." Aynen böyle demişti.
Özlem öyle baskın gelmişti ki gözyaşlarım yeniden akmıştılar. Gözlerim artık bu kadar çok ağlamama isyan edercesine sızlarken kendimi tutamamış ve ona doğru ilerlemiştim. Bütün gücümle, sımsıkı onu bir daha bırakmamak üzere sarılırken Kuvars'ın dudakları saçlarıma değmişti. Ve beni tekrar kabul ettiğini fısıldar gibi kulağıma fısıldamıştı.
"Merhaba güzelim..."
O günden bu güne zaman hiç acımadan akmıştı. O zaman bu iki kelimenin bana hissettirdiği güveni hatırladım. Şimdi aradan çok sular akmıştı.
Şimdi o anlardan birinde değildik, rahatlamak yerine tüm tüylerim diken diken oldu, irkildim. Güzelim... Yedi harflik bu kelime beni ürküttü, buradaki iyelik eki yeniden alabora olmama neden oldu. Gözlerimin önüne "Güzel değilim," diye ağlayarak saçlarımı kestiğim anı getirdi.
Bütün acılarım üzerimde toplandı, son altı ay kıyamet gibi çöktü, uyku haplarıyla acılarımı bastırmaya çalışıp hıçkıra hıçkıra uyuduğum o uykular geldi. Ardından onun ben yalnızlıktan tekrar ölümün kıyısına gelmişken, başka biriyle oluşu...
Artık 'merhaba güzelim' benim için bir hiçti. Dişlerimi sıktım, çenemi dikleştirdim, buz gibi donuk yüzüm, sert bakan gözlerim onun gözlerinin üstündeydi.
Ona ne hissettiğimi göstermedim, içimde onu görünce meydana gelen öfkeyi, nefreti, kırgınlığı. Sadece dudaklarım yana kıvrıldı.Tüm acılarımı gülümsememe bastırdım, hiçbir şey yaşanmamış gibi; artık yepyeni bir hayatın öznesiymişiz gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...