18.BÖLÜM "ELİZA DEMİRHAN"
Diğer gün yeni odamda hava yeni ışımaya başlamışken uyandım, hastanede kaldığım süre boyunca o kadar çok yatmıştım ki artık vaktimi uyuyarak geçirmek istemiyordum. O yüzden ilk işim yatağımı toparlayıp kısa bir duş almak oldu. Duştan çıkıp uzun zamandır bakımsızlıktan mahvolmuş tırnaklarımı törpüleyip yaralarıma merhem sürdükten hemen sonra Merve'nin odama koyduğu eşyalarımı dolabıma yerleştirdim. Onların arasından pembe bir iç çamaşırı takımı ve kalçamın hemen altında biten beyaz bir kazakla, tayt seçip giydikten sonra saçlarımı tarayıp kuruttum. Kuruyunca hemen kabarmalarına karşılık öflerken saç kremimle zar zor onları yatıştırıp balıksırtı olacak şekilde ördüm. Aynanın karşısına geçip dün Gratis'e uğrayıp aldığım ürünlerle de yüzümü renklendirmeye çalıştım. BB kremi yüzüme elimle yayıp doğuştan düz kirpiklerimi de rimelle yukarı kaldırıp kıvrımlı bir görünüm kazanmak isterken gözlerim patlamış dudaklarıma kaydı.
Dün akşam...
Görüntüler aklıma sızarken utançla allık paketini poşete geri koydum, utanç dolu bir sürü şey yapıp zaten 7/24 domates gibi gezdiğim için allığa hiç hacet yoktu.
Parmaklarım şişmiş dudaklarımda gezinirken kalp atışlarım o anı yeniden yaşıyormuşçasına hızlandı, bir kavganın tam orta yerinde çekip öpmüştü beni, kıskandığını ima etmiş, boynuma izini bırakmıştı. Kavga konusu hala öfkeyle dolup taşmama sebep oluyordu gerçi, Yiğit evet benim henüz çok yeni tanıdığım, kim olduğunu bilmediğim bir insan olabilirdi ama en zor zamanımda bana yardım edene kişiydi de, ona küfretmesi, onu bana yasaklaması sadece gülünecek şeylerdi. Her kim ne olursa olsun, beni sınırlandıramazdı ama dün onun hakkında hissettiğim ihtimallerin gerçeğe döndüğü ilk andı.
İçim mutlulukla dolarken o odadan nasıl çıktığımı hatırlayıp yeniden kahkahamı zorlukla tuttum.
Kuvars boynuma dudaklarını bastırıp oradan göğüslerime kayan yolda kokumu içine çekerken "Çok güzelsin," diye fısıldadı. "Sana bakarken güzelliğin canımı yakıyor."
Elleri hala benim ellerimi başımın üstünde mengene gibi sıkarken aşkla onu izliyordum, dokunuşları içimde olduğunu yeni fark ettiğim bir yanımı ortaya çıkarıyordu, bu yan çok ilkel, çok vahşiydi ama beni mutlu etmek için vardı sanki.
Ve tam o anda, benim gözlerim hissettiklerimin etkisiyle kayarken kapı pat diye çalındı.
"Abi, burada mısın?" Eliza Demirhan'ın sesi odanın içine kadar gelirken olduğum yerde kalakaldım, Kuvars'ın hiç duracağı yoktu ve benim şu an isteyeceğim son şey bu durumdayken basılmaktı.
"Abi, abi, bak giriyorum içeri."
Hızla Kuvars'ın beni sımsıkı tuttuğu ellerine asılıp onun kapı sesini duymasını dilerken o zerre umursamadan sertliğini bana daha çok bastırmaya devam etti.
"Abi!"
Kapı kolu Eliza'nın gireceğini haber verir gibi aşağı doğru eğilirken hızla Kuvars'ı üzerimden atmak için tüm gücümle ittim onu. Dikkati dağılıp ellerimi serbest bırakırken hızla kapıyı gösterdim.
"Abi!"
"Ne var Eliza?" Kuvars homurdana homurdana üzerimden doğrulurken utançla yanaklarım kızardı.
"Sen niye iki saattir cevap vermiyorsun bana, ne bu gelen bağrışmalar?"
Kuvars sabır dilenircesine gözlerini kapatıp geri açarken sis çökmüş yeşilleri öfkenin ve arzunun izlerini hala taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...
