44.BÖLÜM "CEMRE ERDEM"
En uzun, en çaresiz geceni düşün... Sabah olmadı mı? - R.N. Güntekin
Hiç dinmeyen bir yangının orta yerindeyim sanki, ateş tenimi kavuruyor, iliklerime kadar sızıyor ve beni kül ediyor ama yangın büyüyerek devam ediyor. Öyle ki uzanıp sevdiklerime dokunuyor bu alevler... Ben yanmaya zaten eyvallah demişim de sevdiklerimin gözlerimin önünde alevlerle boğuşması beni bitiriyor. Zaten bitik durumda olsam da devam ediyor. Her acının biraz daha fazlası varmış, son zamanlarda öğrendiğim tek şey bu.
Hayatımın en karanlık dönemindeyim. Daha önce şiddet görürken, okula gidemezken, gelecek umudum yokken ve yengem beni kendimden yaşça büyük bir dedeyle ona hastabakıcı olmam için evlendirmek isterken bile böyle değildi. Çünkü o zamanlar o alevi başlatan ilk kıvılcımı atan ben değildim. Şu an benim...
Şu an ne oluyorsa tek sebebi benim...
O yüzden sevgilim, eğer sana bir şey olursa yemin ederim hastanenin en tepesinden aşağıya atarım kendimi. Beni bırakma, elimi bırakma.
"Anjiyo odasına alıyoruz, hadi!" Paramedikler Kuvars'ın sedyesini doktorlara teslim ederken korkunç bir anın ortasında donakalmış gibi Kuvars'a baktım.
Terlemeye devam ediyordu, yüzü bembeyaz kesilmişti, gözleri hala kapalıydı.
Hayır Kuvars! Hayır! Ne olur, beni bırakma! Ne olur!
Ona uzanmak için harekete geçerken biri kolumu tuttu. "Hanımefendi sakin olun, kriz geçiriyorsunuz. Hanımefendiye sakinleştirici yapılması gerekiyor!"
Ondan kurtulup Kuvars'a uzanmak için gitmeye çalışırken Kuvars'ı alıp götürdüler. "HANIMEFENDİ!" Ağlamaktan nefesim kesilmiş bir halde beni tutan hemşirenin elinden kurtulmaya çalışırken başka biri daha geldi.
"Lütfen böyle yaparak işimizi zorlaştırıyorsunuz!"
Gözyaşları içerisinde yeniden ellerinden kurtulmak için çırpındım ama beni tutan hemşirelerden biri koluma iğne yaptı.
Bütün kaslarım güçsüzleşirken ağlayarak hemşireye baktım.
"O ölüyor, bırakın beni..."
"Hanımefendiyi içeri götürün."
Beni bırakmaları için yeniden çırpınmak istedim ama ağırlaşan kaslarım buna izin vermedi.
Bırakın beni! Bırakın! Bırakın... Lütfen... Bırakın beni...
***
"Cemre, Cemre hadi canım, aç gözlerini, kendine gel. İç biraz şu suyu." Merve belimi destekleyip bana uzattığı pet bardağı dudaklarıma dayarken bir damla su boğazımdan aşağı ilerledi.
Olduğum yerde hızla doğrulurken Yiğit'i, evde görev alan birkaç korumayı ve bana destek olan Merve'yi gördüm.
"Kuvars nerede? Nerede o?"
Hızla olduğum yerde doğrulurken Yiğit beni anlayan tek kişi olarak "Sakin ol," dedi. "İyi olacak."
Gözyaşları içinde olduğum yerde doğrulurken çıplak ayakkabılarıma çevrildi bakışlarım.
"Nerede o? Söyle, nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...