Merhaba güzellerim <3 Bölüme destek olmak için oy verip yoru yaparsanız dünyada benden mutlusu olmaz, hepinize keyifli okumalar dilerim <3
Instagram: hikayelerindeyasar
Twitter: lalmaglup
66.BÖLÜM "KUVARS'IN CEMRESİ"
Hayat insanı hep en savunmasız tarafından vurur. Vurduktan sonra bir adım geriler ve yediğin darbeden dolayı ne hâle geldiğini görmek ister, ne denli canının yandığını, yüzüne yansıyan telaşını, tedirginliğini, acını... Bir tiyatro sahnesi izler gibi izler. Soluğun kesilene kadar, keyif alır, bekler ve ardından elini uzatır, seni tekrar kaldırmak için. Vazgeçmeni istemez, defalarca kez savaş ve hep ona yenil ister. Hayat böyledir. En savunmasız olduğun anda bir anda karşına çıkar.
Kuvars Demirhan kitapçının kapısının hemen orada, yüzüne yerleşen azap dolu ifadeyle bana bakarken, onun acı ektiğini hissettim. Dudaklarım titrerken, ellerim nasıl çözüldü, Reha'dan nasıl uzaklaştım bilemedim. Dostça bir sarılmaydı ama Kuvars'ın yüzündeki acıyla beraber bana sanki dünyanın en yanlış şeyini yapıyormuşum gibi hissettirdi.
Ellerim titrerken içime çektiğim hava bile ağırlaştı, beynimin içinde binlerce soru, binlerce düşünce vardı ve hepsi birbirinin üzerine çıkmaya çalışıyordu. Neden buraya gelmişti? Dün beni eve bırakırken ona kitapçıda çalıştığımı söylediğim an geldi aklıma. Bu yüzden mi buradaydı? İçim her şeye rağmen sıcacık olurken, uzandım ve bir adım atarak ona doğru ilerledim. Ne diyeceğimi ne yapacağımı hiç bilmiyordum.
Etraf üçümüzü de geren bir sessizlikle örtülüydü sanki şimdi. Ben ellerimi kaldıramazken, benim yerime ilk toparlanan Reha oldu. Kuvars'ı hemen tanıdı, aylar öncesinde onunla ilk tanıştığımda gözlerine bakamıyordum, bana bir keresinde bana Kuvars'ı hatırlattığını anladığını söylemişti. Şimdi karşı karşıyaydılar işte.
"Merhaba," dedi Reha bir adım atarken. Onun adımı küçük kitapçı da yankılandı sanki, kulaklarımın içi adım sesiyle çınlarken iri iri açılmış gözlerle ona doğru, ne yaptığını anlamak ister gibi baktım.
"Kitapçı şu an kapalı, satış yapmıyoruz."
Reha Kuvars'ı hiç tanımıyormuş gibi, sanki onun kim olduğunu hiç anlamamış, o sanki sıradan bir müşteriymiş gibi konuşurken şaşkınlığı soludu ciğerlerim. Tam araya girmek için öne atlayacaktım ki, Kuvars kitapçının açık kapısından içeri girdi ve çenesindeki kas seğirirken, üstten bir tavırla Reha'ya baktı. Reha'nın sakin duruşunun aksine Kuvars oldukça gergin görünüyordu. Karşı karşıya geldiklerinde, istemsizce ikisine de baktım. İkisi de yapılı ve uzun boylu erkekler olmalarına rağmen Kuvars gerek yaşından gerek fiziksel gücünden ya da belki şu an Reha'ya karşı duyduğu öfkeden ötürü çok daha sert duruyordu.
"Ben de müşteri olarak gelmedim zaten."
Reha sakinliğini korudu, ifadesini hiç bozmadan, bana dönmeden Kuvars'ı yanıtladı. "Ne için gelmiştiniz o zaman?"
Kuvars boynunu geriye atarken, boynunu kütürdetip Reha'ya bir tane kafayla geçirecek sandım ama durdu, sakin kaldı. Araya girmem gerektiğini düşünerek ben de yanlarına gittim, bakışlarım endişeli, ellerim telaşlıydı. Kuvars benim yüzüme bakmadan Reha'dan gözlerini çekmedi, konuştuğunda sesi toktu.
"Cemre için."
Reha'nın sakin gözlerinde ilk defa kırılma görürken, tamamen dikleşti. Kuvars sanki hiçliğe bakar gibi Reha'yı ciddiye almadan bana doğru döndü. Endişeyle onun gözlerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...