Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını...
Cemal Süreya
7.BÖLÜM "ŞEFKAT"
Korku, bu an da hissettiğim tek duygu olurken bir adım geriye gitti ayaklarım. Amcam onu en son gördüğümden bu yana daha çok yaşlanmış gibiydi, saçları artık tamamen beyaza dönmüş, o eskiden bıraktığı gür bıyığını artık kesmeye karar vermişti. Üzerinde her zaman evden çıkarken giydiği takım elbiselerinden biri, elinde tesbihi, ayağında kundurası vardı. Yengem ise bitkin ve yorgun görünüyordu, onunla son anımızda mutlu ve her daim kendi mutlu etmeyi başaran bir kadındı, şimdiyse baştan ayağa siyahlara bürünmüştü, iyice kilo almıştı onu en son gördüğümden bu yana ama bu kilo ona yakışıyordu.
İkisinde de yüzünde benim korkuma karşılık, nefret ve öfke vardı.
"Şu yüzsüzün yaptığına bak bey," diye hitap etti yengem hemen sinirle.Konuşmasına böyle başlarken bu garipsediğim bir kabalık değildi. "Hem oğlumu hapse tıktırdığı yetmemiş gibi hem de güle oynaya kapıyı açıyor."
Bacaklarım benim onlara sağlamış olduğum boşluğu delip geçerken içeriye atıverdi kendini yengem.
"Tabii, girince böyle eve, gözün döndü demi? Kendinin hizmetçi olduğunu unuttun, dedin ben amcamlara bir şut, sana yedirdiğimiz onca emekler boşa gitti demi? İlk fırsatta böyle yediğin kaba tükürdün!"
Eli saçlarıma uzanırken amcam sinirle kükredi karısına.
"Bir dur, buraya kavga etmeye gelmedik hanım! Bu hadsize haddini ben daha sonra bildireceğim!"
Sonra o da içeri girerken bana döndü, bileğimi kavrarken iz bırakacak şekilde sıktı.
"Şimdi gidip patronuna işten ayrıldığını, amcanlarla döneceğini söyle, sonra gidip eşyalarını topla! Önce karakola gidicez, o şikayetinden vazgeçiceksin, sonrada... Sonra, sonrasına bakacağız." Duraksarken karşımdaki adamın sinirden gözleri titriyordu.
Konuşamamak, kendimi ifade edememek etime, kemiğime battı. Nefesim ağırlaşırken ayaklarım kaydı. Sonrasının ne olduğunu çok iyi biliyordum, bu bileğimi sıkan el bana çok iyi her şeyi anlatıyordu.
İlk önce umutlarımdan vazgeçecektim, sonra odamda her gece öperek uyuduğum test kitaplarımdan, yani en büyük hayalim tedavimi sağlayacak olan tıp bölümünü kazanmaktan, sonra yukarıda bir giz gibi içimde büyüttüğüm adamdan... Bir adama hasta bakıcılık yapmak için evlenmek zorunda kalacaktım belki...
Amcamı iterken "Hayır," diye bağırmaya çalıştım. Gözyaşlarım hızlı hızlı akarken ağzımdan sadece anlamsız söz öbekleri döküldü, yine konuşamadım... "Hayır." Yine denedim ama olmadı. Acınasının kelime anlamıydım.
Amcam halime üzülür gözlerle bakıp elini bileğimden çekerken bir iki saate mosmor olacak ama şimdi sadece kızaran kolumu okşayıp acısını dindiremeden yengem asıldı saçlarıma.
"Bana bak ben senin gibi küçük bir orospuya oğlumu yem etmem! Duyuyor musun, artık bu kılık kıyafetinle napıp patronuna yaptırdın bunları bilmiyorum ama çabuk amcanın dediklerini yap! Yoksa seni lime lime ederim, duyuyor musun bu evden cesedin çıkar!"
Gözlerim üzerimdeki düz siyah elbiseye giderken gözyaşlarım hızlanarak arttı! Eğer kelimelerim olsaydı aralarından en yakışıksızı bu ve bunun gibi düşünen insanlara giderdi! Kadını sınıflandıran, ölçen biçen, bir kıyafete sığdıran, Özgecan öldürüldüğünde bile mini etek giyiyorsa tacize uğradım diye kimse yakınmasın diyen zihniyetin ürünü olan her şeyden nefret ediyordum! Bu insanlara ailem demek bile istemiyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...