Merhaba, yarın saat 14.00'da İstanbul Akasya AVM'de imza günümüz olacak, sizinle tanışmak sohbet etmek çok isterim <3 Hepinizi bekliyorummm<3
76.BÖLÜM "GERİ DÖNÜŞLER"
Zaman içindeyken anlamını kavrayamadığım, anın içinde geçmişe baktığımda anca kıymetini anlayabildiğim bir ölçüydü. Şimdiyse zaman bana yıllar, acılar, yeni anılar katmış, yeni hikâyeler oluşturmuştu. Şimdi o hikâyelerin ilk yazıldığı yıllara dönmek istiyordum. Yolun sonunda ışık olduğunu, mutlu olacağımı kendime haykırmak istiyordum. İlk cümlemi daha umutla yazmak, anın kıymetini anlamak, yaşamak ve daha güzel yaşamak... Eskisi gibi umutsuzluk etmemek, dimdik kendime yaslanmak...
"Bir oğlum oluyor Sarı," dedim kedimin sarı tüylerini okşarken. "Bugün kalp atışlarını dinledim, hâlâ rüya gibi geliyor. Masal bitti sanki, düşünsene her bakımdan yeterli bir annesi olacak. Ona ninniler söyleyecek, konuşmayı öğretecek, derslerine çalıştıracak..."
Islak gözlerimi kuruladım. "Nasıl başardığımı bilmiyorum ama hâlâ rüya gibi geliyor. Bende herkes gibiyim. Oğlumun herkes gibi, eksik değil tam bir annesi olacak. Onun için her şeyi yapacağım, her şeyi..."
Mutluluk gözyaşları içerisinde Sarı'yı sevmeye devam ettim. "Başıma üç erkek çıkmazsınız değil mi?"
Sarı kucağımda kıpırdandı ve ayağa kalktı, kuyruğunu dikip bana bakarken koltuğun kenarına tırmanmaya çalıştı, onu tekrar kucağıma almaya çabalarken patilerini başıma koydu. Gülerek kahkaha attım, Kuvars bu kediye boşuna ibne demiyordu.
"Hadi gel," dedim özel bir diyet yapan Sarı'ya. "Sana ödül maması vereceğim."
Sarı, mama pakedini görmesiyle ayağa kalkıp hızla beni takip etti. "Merih'le de böyle oynayacak mısın?"
İçimdeki heyecana engel olamazken, elimi karnıma yasladım. Kime benzeyeceğini o kadar merakla düşlüyordum ki... Yıllar önce, yeşil gözlü bir çocuğun bana anne dediği, benim konuşarak onun ardından ilerlediğim rüyam geliyordu hep aklıma. İçimden bir ses o rüyanın gerçekleşeceğini söylerken, babasının kopyası olan o yeşil gözleri hayal etmeden duramıyordum.
Sabahki hastane randevumdan sonra, Kuvars beni eve bıraktıktan sonra işe geçmişti. Ben evde Reha ve Öykü'yü ağırlamıştım. Öykü'nün yeniden staja gitmesi gerektiği için yanımızdan erken ayrılmıştı. Reha ise hastaneden çağrılınca, yanımdan ayrılmıştı. Bense evde her zamanki gibi tektim. Biraz final sınavlarım için ders çalışmaya çalışmıştım ama heyecandan kitaplara odaklanamayınca yeniden salona inmiştim. Kendime ballı süt ısıtmış, dün yaptığım kurabiyelerden koyup salonda biraz kendime vakit ayırmaya karar vermiştim.
Sarı'yı da ödüllendirip koltuğa uzanırken, elimi karnıma yasladım ve oğlumu hayal ederek rüyalarıma daldım. Üzerime serilen battaniye ile gözlerimi açtığımda, hava karanlıktı ve Kuvars gelmişti.
"Kuvars..." Mırıldanarak doğrulmaya çalıştığımda, Kuvars iki elini yüzüme yasladı ve "Uyu sen," dedi.
"Sen ne zaman geldin?"
"Yeni geldim," dedi.
"Saat kaç?" diye sordum onun ısrarına rağmen doğrulurken.
"Bire geliyor."
"Gece bir mi?" Kaşlarım çatıldı ve yerimde doğruldum. "Bu saate kadar işte miydin?"
"Evet," dedi Kuvars. "İşlerim yoğundu bugün. Hadi uyu sen. Ben seni yatağa taşırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...