Delik teşik, yaralı, acıyla sızlayan ruhuma umut üfledi, tüm yaralarım onunla çiçek açtı.
8.BÖLÜM "TEDAVİ"
Elimde buharı tüten kahve fincanı, önümde yığınla çözülmeyi bekleyen coğrafya notları, bir yanda yanlış sorularımı doğrularını görmek için onları kesip yapıştırdığım defter ile öylece bir gecenin daha sabahına gelmiş bulunmaktaydım. Amcam ve kuzenimin hapse girdiği günden beri aralıksız her bulduğum anı geçmişimi geride bırakmanın tek yolu olarak önümdeki yaklaşan sınava hazırlanarak geçiriyordum. Bir yandan da artık yüzüne bakmamın çok zorlaştığı Kuvars Bey yüzünden yeni bir iş arayışına girişmiştim, bu muhitten daha uzakta bir yer bulabilirsem benim için büyük bir nimet olacaktı. Diğer yandan bu zamanlar takvimler aralığı gösteriyor ve yeni günle beraber son altı aydır yeni umudum olan hastane randevumu işaret ediyordu.
Derin bir nefes alıp kayaçlar konusu ,ile ilgili yapamadığım soruyu yuvarlak içerisine alıp sanki o benim hayattaki en büyük düşmanımmış gibi tekrar tekrar okuyup cevabını bulmaya çalışarak geçen bir süreden sonra kısa bir mola verdim. Bu sırada son bir haftadır neredeyse her sabah eve daha yeni uğrayan Kuvars Demirhan'ın her zamanki gibi anahtarının şıngırtısı duyuldu, amcam ve kuzenim olayından sonra eve iki tane koruma getirmiş, onları kapının dışında durmak ve beni her türlü tehlikeden korumak ile görevlendirmişti. Ondan sonra... Sonra çok bir şey olmamıştı, her zamanki gibi gecesini gündüzüne katarak şirketlerde sabahlamaya devam etmişti. Birkaç kere yaptığı telefon konuşmalarına misafir olduğum üzere, danışmanları ona Türk piyasasından çekilip işleri tamamen Amerika'ya taşımasını öneriyordu ancak Kuvars Demirhan nedendir bilinmez, bunları ısrarla reddediyordu. Bana iki yıl önce söylediği artık yeni bir nedeninin olması hâlâ geçerli miydi bilmiyorum ama bu her neyse, onun için oldukça önemli bir nedendi, bunu görebiliyordum.
Benim ise sınavım yaklaşıyor, etimi kemiğimi bürüyen endişe artık çok sevdiğim sabah yürüyüşlerinden bile alıkoyuyordu beni.
Elimdeki kalemi masaya bırakıp sesleri dinlerken her zamanki gibi arabasının anahtarını kenara koyup sessiz adımlarla merdivenleri kullanıp yukarı çıkışını dinledim. Birazdan duş alıp iki saat kadar uyuyacaktı, sonra benden sert bir kahve rica edip o ara üzerini değiştirecekti. Sonra kahvesini içip şirketine doğru yeniden diğer günün sabahına kadar çalışmak için gidecekti. Bu aralar evde yemek yemediği için işlerim çok azalmıştı ama aynı oranda ardında bıraktığı kokusu da silinip gitmişti sanki...
Başımı test kitabının üzerine koyarken en sonunda sorunun cevabını buldum ve uyumak için onun eve gelmesini bekleyen gözlerim kapanıverdi.
Yeniden uyandığımda nerede olduğumu anlamam uzunca bir zaman aldı. Kendi yatağımda, üzerime yorgan örtülü bir şekilde sıçrayarak gözlerim açıldığında uzunca bir süre saati ve mekânı kavrayamadı zihnim.
Yataktan gözümü ovuştura ovuştura kalkarken bulunduğum yerden çalan kapının zilini duyabiliyordum. Yatağa nasıl gelmiştim, en son hatırladığım test kitaplarımın başında başımı masaya koyuşumdu. Bir anda irkilirken Kuvars Bey aklıma geliverdi, saat kaç olmuştu?
Elim komodinin üzerindeki telefonuma giderken saatin sabahın on biri olduğunu görmemle gözlerim kocaman oldu. Bu kadar saat nasıl uyuyabilmiştim, telefonumun yanındaki süte gözüm koyarken bunun ne ara buraya geldiğini hatırlayamadım.
Beynim iyice bulamaca dönmüştü. Hızla çalan kapıya bakmak üzere giderken evdeki sessizlikten Kuvars Bey'in çoktan işe gittiğini fark ettim. Bu vakitler hafta içi bir temizlik şirketinden ekip gönderiliyordu, büyük ihtimalle onlar gelmiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...