"Eskiden böyle değildi. Şimdi gözümü kapıyorum sen, uyanıyorum sen, gece sen, gündüz sen, ay sen, güneş sen, her yerde sen, tüm varlığıma sızmışsın."
6.BÖLÜM "AŞK"
Şaşkınlık.
İliklerime kadar yayılan bu duygunun hissettirdikleri kelimelere dökemeyecek kadar dilimi damağımı kurutmuştu. Tek ihtiyacım olan başımdan aşağı dökülecek olan soğuk su dolu bir kovaydı sanırım. İrkilerek beni sımsıkı tutan adamın kollarında hala olduğumun bilincine vardım, onun başı benim göğsümün üstündeydi ve üzerimdeki tişört bacaklarımı ortaya serecek kadar açılmıştı.
Aşk.
Şaşkınlığın yerini utanç alırken yanaklarım pembeleşti ve kalbim göğüs kafesimi dövdü. Hayır, onunla bu şekilde yatamazdım, yatarsam sabaha kaskatı kesilerek ölebilirdim.
"Bu gece benimlesin, kokun sinsin istiyorum her yere."
Az önce bu cümleyi söylemişti değil mi? Ben yanlış duymamıştım. Yutkunurken ılık ılık damarlarıma akan hisse engel olamadım. "Nefes al," diye seslendi Kuvars bana, ben kendi düşüncelerim arasındaki labirentte kaybolurken... Sanki o hatırlatmış gibi nefes aldım, derince. Heyecandan elim ayağım tutmaz hale gelmişti ve bu sadece beni rezil ediyordu. "Sakin ol, uyuyacağız sadece."
Sessizlik bir süre boyunca aramızda asılı kaldı, o sarhoştu ve sabah bizi bu halde görünce önce beni kovacak sonra... Sonra dönüp hayatına devam edecekti benimde lanet olasıca amcamın evine dönmekten başka çarem kalmamış olacaktı. Acıyla irkilirken göğüslerime gömülü olan başı kıpırdadı Kuvars'ın.
"Saçlarımı okşar mısın, güzelim?"
Hemen yanımda duran sol elim kendiliğinden harekete geçerken Kuvars daha rahat bir pozisyon aldı. Ne yaptığımın bilincinde bile değildim, yapmamalıydım ama yapmayı çok istiyordum ve belki de sabaha onun bunları hatırlamayacak olması bana güç veriyordu.
Saçları yumuşacıktı, tertemiz kokuyordu, zaman zaman nevresimlerinden aldığım o şampuan kokusu gibi... Elim saçlarımda gezinirken iyice sarındı bana, artık ondan kaçacak hiçbir yerim yokken çıplak bacağı benim bacağıma değiyordu.
Ben hissettiklerimin altında gevşerken o da bana doğru büküldü, elleri kolları iyice sardı beni, ondan kaçmamı engellerken saçlarını sevmeye devam ettim. Huzur parmak uçlarıma yayılıyordu. O uyuyakalırken ben de aramızda hiçbir engelin ve sınıf farkının olmadığı bir dünyanın umuduyla kapadım gözlerimi.
Beni mengene gibi sarmış olan kolların arasında uyandığımda birkaç saniyeliğine nerede olduğumu anlayamadım, sıcaktı ve sırtım yumuşacık bir yatakla bütünleşmişti ama göğsümün tam altındaki ağırlık belimi ağrıtıyordu. Ve çok güzel bir koku burun deliklerime doluyordu...
Sonra onu fark ettim, Kuvars Demirhan'ı. Bana kollarını dolayıp, üzerime sinen kokusuyla yanımda uyuyan adama... Telaşla fark ettiğim gerçek başımdan aşağıya dökülen bir kova soğuk suya bedel olurken korkuyla üzerime baktım. Tişörtüm sıyrılmıştı. Kuvars'ın başı da karnımdaydı. Uyanıp beni bu halde görürse büyük ihtimalle bunu açıklamak yerine kendi hayatımı sonlandırmayı tercih ederdim. O yüzden hızla yataktan kalkmaya çalıştım ama beni saran eller öyle gergindi ki ben buna teşebbüs ederken bile homurdanarak beni iyice yatağa bastırmıştı.
Korkuyla dudağımı ısırıp bu sefer yavaş yavaş elini üstümden çekmeye çalıştım, bu sefer homurdana homurdana kendime bir alan yaratıp oradan koşar adım kaçmayı denedim. Ama bu çalışmam da bir engele takıldı. Ayağım dün gece kendi ellerimle çıkardığım Kuvars'ın kemerine takılırken yüz üstü düştüm, son anda çığlığımı tutarken 'küt' diye bir ses çıktı. Kendi aptallığıma küfrederken ne yapacağımı bilemediğim için yine elim ayağım birbirine dolaştı ve az önce sanki canım az acımış gibi bu seferde burnumu yere pat diye çarptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...