Herkese merhaba, aradan epey bir zaman geçti, bu sürede çok yoğun olduğum için buraya vakit ayıramadım ve yazmayı, Cemre'yi ve tabii ki sizleri çok özledim. Nihayet yeniden buradayım ve güzel bir bölümle geldim <3 Bölümün devamı çok çok kısa bir süre sonra hemen Kuvars'ın doğum günü, yani 14 Şubat tarihinde burada olacak. 14 Şubatta görüşmek üzere <3 Sizi çok özlediğim için bol bol yorum okumak istiyorum, lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutayın olur mu <3
62.BÖLÜM "GERÇEKLER"
Boşluğa takılı bakışlarımla öylece olduğum yerde sallanırken ne hissettiğimi bilmiyordum. Hiçlik. Biri yaşadıklarımı tarif etmemi istese hiçliği hissetmek derdim. Kurulu düzenim bir gecede başıma yıkılmıştı, aylardır onsuzluğa alıştığım adam ansızın yeniden hayatıma girmiş sonra bir gece vakti yine aynı şekilde ansızın çıkıvermişti. Bir ipte asılıydı sanki düşüncelerim, bir sağa bir sola sallanıyordum ama doğrusunu bulamıyordum. Bastırmaya çalıştığım her bir düşünce toprağın altından başını kaldırıp bana bakıyordu.
Umursamamaya ve düşünmemeye çalıştım, o an hayatıma devam edebilmenin tek yolu bu gibi görünüyordu. Sessizce ayağa kalkıp düşüncelerimi toparlayamadığım bir sürenin ardından sessizce aynanın karşısına geçtim, uzun bir zaman sonunda bana yeniden merhaba diyen mosmor göz altlarıma bakıp yüzümü buruşturdum.
Çantamın içindeki makyaj çantasından çıkardığım kapatıcıyı hızla gözaltlarıma sürerken toparlanmak istedim, onu unutup dün geceyi unutup hayatıma kaldığım yerden devam edebilmeyi istedim. Sanki gözaltlarımı kapatınca onun bana bıraktığı her şeyi silecekmişim gibi hızlı hızlı hareket edip ardından dünden beri çıkaramadığım kıyafetleri çıkardım üstümden, kırmızı elbiseyi neredeyse yırtarak üzerimden çekip atarken hızla düne ait her şeyi yatağımın üzerine attım. Kendi dolabımdan bir kot ve siyah bir kazak çıkarıp üzerime geçirdikten sonra tekrar onlara döndüm. Elim boynumdaki kolyeyi çekip çıkarmak için giderken parmaklarım titredi.
O gitti. Temelli gitti.
Çektim çıkardım kolyeyi, bir hışımla kenara fırlatırken adeta ondan kurtulmak ister gibi, çok beğenerek aldığım kırmızı elbisemi odamdaki çöpün içine attım. Nefesim adeta boğazıma takılı kaldı. Sakinleşmek için derin bir nefes verip odadan çıkmak için hareketlendim ama tam o sırada kenardaki dün gece üşümemem için bana giydirdiği kendi platosu gözüme çarptı. Boğazım düğüm düğüm olurken uzandım ve paltoyu ellerimin arasına aldım.
İstemsizce sanki kokusu o paltoya sinmiş gibi burnuma götürürken ciğerlerime sadece kumaşa sinen kendi kokum doldu. Ne yaptığımı hızla fark edip hemen paltodan ateşe değmişim gibi çekilirken hızla onu da toparlayıp çöpün içine attım.
Ona dair tüm izleri sildiğimden emin olduktan sonra tekrar ayna karşısına geçtim.
O yok artık, kendini kandırma. Yeniden kendini bu duruma düşürme.
Çenemi dikleştirip her şeyi arkamda bırakarak odadan çıktım. Biraz zaman alacaktı ama dün geceyi unutup yeniden kendi kurduğum düzenin içinde, onu düşünmeden devam edecektim.
"Çağan bu ağaç sence de biraz fazla büyük değil mi? Bak bir de bir dünya süs almışsın, şunu süslemesi bile kaç saat sürer."
Çağan yılbaşı ağacının en tepesine yıldız şeklindeki süsü yerleştirirken "Ne yapayım," dedi. "Yılbaşında evdeyiz zaten, güzel durur dedim. Hem sen sürekli söylenmiyor muydun, yılbaşı geldi daha bir ağaç bile süsleyemedik diye, al işte iki metre ağaç, istediğin kadar da süs, bol bol süsle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAL
Romance"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle his-," duraksadı. "İnsanlar nasıl seni yaralayabiliyorlar?" Konuşma engelli bir kız ve onun için işa...