Jinyoung eve döndüğünde akşam yemeğini hazırlarken Kunpimook'un attığı bakışları yok sayma konusunda kendini zorladı. Yanında durup ona bakmaya başladığında sonunda ona döndü ve bir süre bakıştılar. "Jinyoung hyung bir kere soracağım ve doğruyu söyleyeceksin." Jinyoung kestiği soğanlardan elini çekip başını yavaşça salladı ve ellerini sabunla yıkamaya başladı. Kunpimook ona bakmaya devam ederken sordu. "Bugün kiminle buluştun?" Jinyoung ona bakarken dalga mı geçiyor diye düşünmeden edemedi. "Babamla..?" Kunpimook güldü. Yugyeom içeri girip kapıyı kapatırken Kunpimook'a baktı. "Aptal mısın sen? Delirtecek misin beni?!" Fısıltıyla bağırdı. Kunpimook sadece mavi lens olan gözlerini devirdi ve Jinyoung'a geri döndü. "Başka, kimle?" Jinyoung kollarını önünde birleştirip kaşlarını hafifçe çatınca Kunpimook'un duruşunun hafif bozulduğunu fark etti. "Bak, eğer bir şey ima ediyorsan söyle gitsin, lafı döndürmeye çalışıy-" "O kadın kimdi?" Jinyoung aniden durdu ve ona baktı. "Hangi kadın?" Jinyoung düşündü. Kimden bahsediyor olabilirdi ki? Bugün bir kadınla bile buluşmamıştı. Önce babasıyla...sonra da... "Yanındaki kadın, kısa saçlı, kırmızı ruj, gömlek ve uzun bir ete-" Jinyoung göz devirdi. "Tanrım sen ciddi mısın..?" Kunpimook ona baktı. "Kim o?!" "O benim ablam gerizekalı." Yugyeom rahatlıkla nefes verip yere çöktü. "Tanrım...çok stresliydi. Lütfen...ben böyle şeyleri kaldırabilen biri değilim..." Jinyoung, Kunpimook'a baktı. "Hem aldatacak olsam ilk günden mi yaparım?"
Yugyeom aniden kafasını kaldırdı. "İlk gün?" Kunpimook ona baktı. "Neyin ilk günü?" Jinyoung içeri giren Jackson'a baktı. "Aaaahh, şey..." Yugyeom'un gözleri büyürken Jackson elindeki tabakları yavaşça kendine siper etti. "SİZ SEVGİLİ MİSİNİZ?!" Jackson bir süre Jinyoung'a baktı. "Şey..." Yugyeom, Jinyoung'a dönünce Jinyoung yanağını ısırdı. Jackson konuşmaya başladı. "Yani tam olarak konuşmadık sadece minik bir öp-" "ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ?! KUNPİMOOK BENİ NİŞANLANANA KADAR ÖPMEDİ!" Kunpimook göz devirdi. "Seni kim niye öpsün?" Jinyoung, Jackson'a baktı. "Pekala Kunpimook streç film." Yugyeom mırıldandı ve Jackson'ın elindeki beş tabaktan üçünü aldı. Onlara yemek koyup Kunpimook'un uzattığı streç filmle sardı. Tabakları üstü üste koyup Kunpimook'a verdi. "Hyunjin! Hazırlan!" Jackson, Yugyeom'a baktı. "Ne...yapıyorsun?" Hyunjin kapıdan onlara baktı. Kafasında beresi, kar botları ve şişme montuyla o kadar tatlı duruyordu ki Jinyoung gülmeden edemedi. Yanına gidip çöktü ve saçlarını okşadı. "Ahh ne kadar güzel olmuşsun öyle!" Hyunjin kıkırdadı, yanakları kızarırken ellerine baktı.
Jinyoung ona iltifatlar yağdırıp onu severken Yugyeom, Jackson'ı sertçe dürttü. "Onu kendine aşık et hyung, bu, gece tam zamanı." Jackson yavaşça başını salladı. "Hyunjin'i alacağım, bizimle kalır. Ne kadar olduğu önemli değil, yeter ki..." Jackson başını sallayıp derin bir nefes aldı. Ne yapması gerekiyordu ki? Hyunjin babasına sıkıca sarıldı ve yanağını öptü. "Görüşürüz." Fısıldadı. "Seni seviyorum." Jackson onun saçlarını öpüp gülümsedi. "Baba da seni çok seviyor meleğim." Ona el salladığında Jinyoung yanına gelip ona yavaşça el salladı.
"Hadi gel Jackson, yemek soğumasın." Jackson başını salladı ve peşinden mutfağa gitti. Tabakları alırken, Jackson bardakları aldı. Adaya yaslanıp sırtı ona dönük olan Jinyoung'a baktı. Siyah bir kapşonlu ve kot pantolon giymişti. Birkaç saniye durduktan sonra bir adım attı. Jinyoung'un parfümü burnuna dolunca gülümsedi. Yavaşça kollarından birini onun beline sardı. Jinyoung, sessizce yemeği karıştırmaya devam etti. Jackson diğer kolunu da onun beline sardı ve çenesini onun omzuna koydu. "Evli gibiyiz hm?" Jinyoung gülümsedi. "Hep öyledik." Sessizce konuştu. Jackson, Jinyoung'un hafifçe titreyen ellerine baktı. Bir elini belinden çekip yemeği karıştırdığı elinin üstüne koydu. Ellerini geriye çekip birbirine kenetledi ve Jinyoung'un karnının üstünde birleştirdi. "Yemeğin al-" Jackson ocağı kapatıp yavaşça onun kulağının arkasını öptü.
Jinyoung'un gözleri hafifçe kısıldı ve ağzı bir şey söylemek için açıldı ama bir ses çıkmadı. Jackson ellerini çekip yavaşça geri çekilirken Jinyoung ona döndü. Jackson tekrar adaya yaslandığında Jinyoung elini onun yanağına koyup dudaklarını birleştirdi. Jackson ona yavaşça karşılık verirken Jinyoung'un sıcacık eli onun yanağını okşuyordu. Adaya yaslamış olduğu ellerini tekrar Jinyoung'un beline yerleştirip onu kendine çekti. Jinyoung sendelediğinde Jackson gülümsedi. Jinyoung kıkırdadı ve Jackson'a bir süre baktı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki bayılacağını sandı. Jackson'a sıkıca tutunup dudaklarını tekrar birleştirdi. Jackson belindeki parmakları hafifçe oynatırken Jinyoung kollarını onun boynuna sardı.
"Jackson, söyle." Jackson bir süre ona baktı. Gözleri birleştiğinde Jinyoung tekrar dudaklarını yaladı. "Söyle. Seni seviyorum de, hadi." Mırıldandı. Dudaklarını kelimelerinin arasında birleştiriyordu. "Duymak istiyorum, tokat yok, bağırmak yok, sadece duymak istiyorum." Jackson kesik bir nefes alıp Jinyoung'un rahatça duyabileceği bir sesle mırıldandı. "Seni seviyorum Jinyoung." Jinyoung'un dudakları yukarı kıvrılırken Jackson'ın bozulan saçlarını geri itti ve fısıldadı. "Ve ben de seni seviyorum Jackson."
~
AHHAHAHAHAHAHAHAH sonunda.
![](https://img.wattpad.com/cover/187132111-288-k328743.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.