"Bay Park, Seungmin...b-benimle aynı grupta olsa olur mu?" Jinyoung başını salladı. "Sor ona istiyorsa neden olmasın?" Gülümsedi. Hyunjin koşarak Seungmin'in yanına gitti. Yanlarında Felix de vardı. Seungmin küçük parmağındaki yeşil renkli kurdeleyi Hyunjin'e gösterince Hyunjin donup kaldı. "Sadece bu seferlik. Söz verdiğim için yoksa hep seninleyim Jinnie!" Jinyoung onları izlemeyi bırakıp önüne döndü. Hyunjin başını sağa sola salladı ve gülümsedi. "S-sorun yok." Jinyoung yanına gelen Hyunjin'e baktı. "Benim eşim yok...sizinle eş olabilir miyim?" Jinyoung yavaşça başını salladı. Sınıf tek kişi olduğundan birckişi fazla kalacaktı zaten. "Gel bakalım."
Hunjin önündeki sayılara bakarken iç çekti. "Canım istemiyor." Jinyoung'a baktı. Jinyoung yüzünü incelerken, hasta olup olmadığını anlamaya çalıştı. Bugün sabahtan beri keyfi yoktu. Jinyoung eve geldiğinde ve yemek yediğinde düzelir diye düşünmüştü. Yavaşça saçlarını okşarken mırıldandı. "Tamam o zaman. Ne yapmak istersin?" Hyunjin hiç düşünmeden konuştu. "Babama gidelim mi?" Jinyoung başını salladı ve yavaşça ayağa kalktı. "Üstünü değiştir, ben de değiştireyim." Hyunjin odasına gittiğinde Jinyoung, Jackson'ı aradı. "Alo?" Jackson bir yandan gözlerini kağıttaki sözcüklerde gezdiriyordu. "Merhaba Seun, Hyunjin biraz...keyifsiz seni görmek istiyor getirecektim ama müsait misin diye..." Jackson onayladığını belirten bir ses çıkardı. "Müsaitim tabi." Jinyoung rahatlıkla nefes verdi. "Pekala şey...geliyorum." Jackson onun da sesinin pek iyi geldiğini söyleyemezdi. Telefonu kapadığında derin bir nefes nefes aldı.
Arabaya bindiklerinde Jinyoung onun sevdiği şarkıları açtı ve ikide bir onu dikiz aynasından kontrol etti. Göz göze geldiklerinde gülümsüyordu. Şarkıyı söylemeye başladığında elini ağzına bastırıp kıkırdadı. "Baba!" Jinyoung sesini kalınlaştırıp şarkıyı söylediğinde Hyunjin kahkaha attı. "Babaaaa!" Jinyoung kıkırdadı. "Geldik." İkisi de arabadan indi.
Jinyoung elini uzattığında Hyunjin tuttu ve yanaklarını şişirdi. Asansörde beklerken yüzü yine düşüyordu. Asansörün kapıları açıldığında Hyunjin babasının odasına doğru koştu. Kapıyı açtığında Jackson'ın neşeli sesi Jinyoung'a ulaştı ve Jinyoung gülümsedi. Hyunjin koşup babasının kollarına atladı. Jackson ona sıkıca sarıldı. Jinyoung kapıda durup ikisine baktı ve gülümsedi. "Merhaba." Jackson gülümsedi ve diğer kolunu da ona uzattı. Jinyoung ona sıkıca sarılırken gözlerini kapadı. Buna ihtiyacı vardı.
Minik bir hıçkırık duyduklarında ikisi de birbirine baktı. "Ha..." Jackson saçlarını okşarken mırıldandı. "Hyunjin?" Hyunjin kafasını babasının boynuna daha çok gömerken ses çıkarmadı ve sessizce ağlamaya devam etti. Jinyoung dudaklarını birbirine bastırdı. "Belki de...rahatlamaya ihtiyacı vardır. Ağlaması iyi." Gülümsedi ve Hyunjin'in sırtını patpatladı. "Kendi iyi hissedene kadar ağla Jinnie." Geri çekilecekken Hyunjin mırıldandı. "Sen de sarıl." Jinyoung başını salladı ve eliyle onun sırtını patpatlamaya devam etti.
Jackson ne olduğunu sorarcasına ona baktı. Jinyoung'un bir tahmini vardı. Ama bundan bile emin değildi. O yüzden yavaşça başını sallayıp sonra söyleyeceğini mırıldandı. Jackson başını salladı. Hyunjin bir süre daha ağladıktan sonra uyuyakaldı. Jackson onu ofisindeki koltuğa yatırdı. Jinyoung, Jackson'ın odasındaki büyük pencereden şehri izliyordu. Jackson kollarını ona sardığında gülümsedi.
"Seunie oğlunun kalbi kırık." Jinyoung sessizce güldü. "Bugün Seungmin, Felix'le eş oldu. Hyunjin ona gidip eş olacak mıyız diye sordu ve~ Seungmin ona kurdelesini gösterip özür diledi." Jackson kaşlarını kaldırıp başını salladı. "Yine Felix." Jinyoung başını salladı. "Evet ama üstüne fazla düşünme. Bu yaşta birbirlerine düşmanlık beslemek akıllarından geçmez. Sadece...kıskanırlar." Güldü. "Sonra gelip bana sizinle eş olabilir miyim dedi. Ağlamak istediğini biliyordum ama orada ağlamadı. Evde bile ağlamadı. Seninleyken o kadar rahat ki." Jinyoung gülümsedi ve gözlerini kapadı. "Babamla asla olamayacağım kadar." Jackson dudaklarını onun boynuna bastırdı ve mırıldandı. "Böyle konuşma..." Jinyoung derin bir nefes aldı. "Düşündüklerini söylesene." Dudaklarında alaycı bir gülümseme vardı. "Ne kadar aptal olduğunu, babamı ne kadar hayal kırıklığına uğrattığımı, aslında hala şirketi istediğimi ama kendi gururumu kıramayan bir aptal olduğumu." Jackson, Jinyoung'un ellerini kavradı. "Bunu neden yaptın?" Jinyoung ofladı. "Salağım da on-" "Gerçekten neden yaptın?" Jackson ondan bir adım uzaklaştığında Jinyoung ona döndü. Bir süre cevap vermeyip cama yaslandı. Jackson camların yeterince güvenli olduğundan emindi. Bu yüzden yerinde durdu. Jinyoung derin bir nefes aldı. "İçkin var mı?" Jackson gözlerini kıstı. "Evimize gidelim, rahatça içeriz." Mırıldandı. Jinyoung başını salladı ve Hyunjin'e yöneldi. "Ben alırım."
Jackson, Jinyoung'a arabanın anahtarını uzattı. Jinyoung anahtarı aldıktan sonra ikisini izledi. Hyunjin'in minik kollarını babasına sarışını...Jackson'ın onun saçlarını okşamasını. Onları hakediyor muydu? Jinyoung elindeki anahtara baktı ve Jacksoma döndü. Jackson ona bakıyordu. Derin bir nefes alıp dudaklarını onun yanağına bastırdı. "Düşünmeyi bırak." Fısıldadı. Jinyoung yavaşça başını salladı. "Arabayı...ben süreyim." Jackson başını salladı.
Eve geldiklerinde saat on ikiyi geçmişti. Hava hafif soğumuştu. Jinyoung evin kapısını açtı. Jackson yanından geçip Hyunjin'i yatırmak için odasına gittiğinde Jinyoung kapıyı kapadı ve yaslandı. Gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. Kırılmak üzereydi. Uçurumun ucunda duruyor gibi hissediyordu. Gözleri yanmaya başlayınca derin bir nefes aldı. "Çok erken, daha konuşmadın bile...aptal." Mırıldandı. Jackson'ın adımlarını duyunca kendini topladı ve ayakkabılarını çıkardı. Jackson mutfağa ilerlediğinde birkaç tabak ve bardak sesi duydu.
Kendini koltuğa attı ve ofladı. Jackson yanına oturduğunda bir süre bakıştılar. Jinyoung baş parmağını kaldırınca Jackson göz devirdi. "Aptalsın." Fısıldadı. Jackson şarabı doldururken başını sağa sola salladı. "Şimdi anlat, çünkü sabrım kalmadı."
~
UWU UWU SIMDI SOYLE YENI BILUM HAFTAYA CMT INANIN, ZOR BIKIYOM INANIN
![](https://img.wattpad.com/cover/187132111-288-k328743.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.