mr park i cant sleep

472 71 38
                                    

Jackson'ın iş yüzünden bitik olan vücudunu zorla oturduğu koltuktan kaldırdı. Hyunjin uyuyamazsa onu arayacaktı. Uyumuş olmalıydı, saat gece yarısını geçiyordu. Bir kahve alsa iyi olacaktı. Adım sesleri duyduğunda geçe kalan bir çalışan olduğunu düşünüp odasındaki kahve makinesine yöneldi. Adım sesleri odasına yönelince arkasını dönmedi. Kapısı sertçe açıldığında kaşlarını kaldırıp kapıya döndü. Jaebum'u gördüğünde derin bir nefes aldı. "Jaeb-" "Jinyoung kim?" Jaebum o kadar sinirli gözüküyordu ki Jackson ellerinden birinin titrediğini görüyordu. "Jaebum." "JİNYOUNG KİM DİYORUM SANA!" Jackson'ın kaşları çatılırken Jaebum yumruklarını sıktı. "Jaebum kendine ge-" "O çocukla birlikte başımıza gelmeyen şey kalmadı! Beni delirtmek mi istiyorsun?! Jinyoungmuş... Bambam'i gönderip beni mi kıskandıracaksın?!" Bambam gidip söylemişti demek... Jackson gözlerini kapadı. "Biraz sakinleş, öyle konuşalım." Jaebum onun bileğini kavradı. "Ne zaman tanıştı-" "Lütfen..." Jackson mırıldandı ve elini hafifçe çekti. "Sana iyi davranıyor mu?" "Sus artık, lütfen. Beni rahatsız ediyorsun."   "Yattın değil mi onun-" "Jaebum kapa çeneni! Yeter!" Jackson ona döndü. "Anlamıyor musun biz artık sevgili değiliz! Kendini kontrol et!"

Hyunjin yanaklarını şişirdi. Babası telefonunu açmıyordu. Gecenin geç olduğunu biliyordu ama bir türlü uyuyamamıştı. "Hayır Hyunjin...babayı tekrar ara." Mırıldandı. Jackson ona onu istediği zaman arayabileceğini söylemişti. Ama sadece onu. Kimi arasa kızmazdı diye bir süre düşündü. Babasını tekrar aradı. Jackson yine açmayınca telefonuna baktı. "Bunu yaparsam kızacak..."

Parmakları Jinyoung'un numarasını bulunca üstüne bastı. Telefon çalmaya başlayınca kulağına götürdü. "Alo?" Jinyoung'un uykulu sesi kulağına gelince yanağını ısırdı. "Merhaba Bay Park." Fısıldadı. "Merhaba...Hyunjin. İyi misin?" Jinyoung doğrulup saate baktı ve kaşlarını çattı. "İyiyim Bay Park..." "Çok geç olmuş...neden uyumadın bakalım? Yarın okul yok biliyorum ama...yine de uykunu alman gerekiyor." Jinyoung gözlerini ovuşturup yataktan kalktı ve ışıkları açtı. Gözlerini alışması için biraz kıstı ve banyoya girdi. Aynadan yansımasına bakarken Hyunjin tekrar konuşmaya başladı. "Uyuyamadım. Babam...evde değil ve telefonlarımı açmıyor. Evde tek olduğum için...korktum. Normalde bakıcım vardı ama beni uyurken görünce gitti herhalde...oysa ki hiç uyumamıştım." Hyunjin alt dudağını sarkıttı. "Keşke siz burada olsanız." Jinyoung bir süre sessiz kaldı. "Hyunjin saat çok geç oldu..." "B-biliyorum ama...ama siz yine de gelebilirsiniz! Babam gelince sizi görür ve bir şey demez...lütfen." "Seninle telefonda konuşabilirim?" Hyunjin'in gözleri doluyordu. Kocaman evde yine yalnız kalma düşüncesi onu boğuyordu. "Lütfen!" "Bekle birkaç dakika arayacağım seni." Jinyoung telefonu kapatıp Jackson'ın ona verdiği telefon numarasını tuşladı ve telefonu kulağına götürdü. Aynı şeyi birkaç kere daha yaptıktan sonra açmayacağını anladı. Hyunjin geri aradı. "Baban açmıyor ama...bu saatte evinize gelemem Hyunjin."  Hyunjin mızmızlandı ve yatağında tepindi. Jinyoung olanları duyuyordu. Derin bir nefes alıp konuştu. "Babana beni davet ettiğine ilgili bir mesaj at. Cevap vermese bile okur. Tamam mı? Çıkıyorum birazdan." Hyunjin'in hareketleri yavaşladı. "Ha...geliyor musunuz?!" "Hmm...yatacaksın hemen ama." "Anlaştık!" Jinyoung giyecek çıkarırken saatine tekrar baktı. "Babana mesaj atmayı unutma."

Jackson, Jaebum'un küfürleri ve hakaretleri eşliğinde arabaya bindiğinde derin bir nefes aldı. Arabayı çalıştırıp Jaebum'a baktı. Sinirden gözü dönmüş gibiydi. Arabasına hafifçe ayakkabısıyla vurunca Jackson oflayıp gaza bastı. Zaten onunla yeterince uğraşmıştı. Telefonunu cebinden çıkardı. Cevapsız aramaları ve mesajları görünce gözleri yerinden fırlayacaktı. "Ahh Hyunjin...bebeğim." mırıldandı ve arabayı hızlandırdı. Eve hayatında hiç bu kadar hızlı sürdüğünü hatırlamıyordu. Arabayı park edip indi ve anahtarı torpido gözünden alıp hızlıca kapıya ilerledi. Kapıyı uyuyor olma ihtimaline karşı yavaşça açtı. Uyumuyorsa ona kızmayacaktı tabi ki, sadece korkmuş olmasından endişeleniyordu. Kapıyı arkasından kapatıp ceketini askıya astı. Oturma odasından Scooby Doo'nun sesi geliyordu. Jackson onun televizyon izliyor olabileceğini düşündü. Ama bulmayı düşüneceği son şey salonundaki büyük koltukta yatan Park Jinyoung ve kucağında uyuyakalmış olan oğluydu.

~

hyUNJIN TAM BIR MATCHMAKER BU ARADA COEPLCĞ2LZĞALC

-light

my dad is always busyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin