Jinyoung hızlıca Hyunjin'in kolunu tutup onu geriye çekti ve kucağına aldı. "Kapa gözünü." Mırıldandı ve hızlıca asansöre yürümeye başladı. Arkalarındaki onlara seslenen sesleri ikisi de duymuyordu. Jinyoung hızlıca asansöre bindi ve en alt kata bastı. Kendi elleri de deli gibi titriyordu. İçinde üzüntü, hayal kırıklığı ve öfke vardı. Hyunjin'in sessizce ağladığını duyabiliyordu. "Bebeğim tamam." Fısıldadı. "Sorun değil...tamam." Çocuğu bir yere götürmeyecekti tabi ki. Hyunjin onun çocuğu değildi. Giriş katına geldiklerinde köşedeki masalardan birine oturdu ve Hyunjin'in saçlarını okşadı. "Hyunjin, bakayım sana." Hyunjin başını sağa sola sallayıp hıçkırdı. "Tamam sakinleş bakalım." Jinyoung fısıldadı. Saat dokuza geliyordu ve herkes ayrılmıştı. Sadece Jackson'ın sekreteri, Jackson ve Jaebum vardı. Jinyoung, asansörün sesini duyduğunda sekreter kızın çıktığını gördü. İkinci asansör sesinde kim olduğuna bakmadı. "Hyunjin..." Jackson'ın sesini duyunca gözlerini onun yüzüne çıkardı. "Hyunjin baban geldi bebeğim. Had-" Hyunjin başını hızlıca sağa sola sallayıp kollarını sıkılaştırdı. "G-gitmem. Siz gelmeden gitmem." Jinyoung derin bir nefes aldı. Son istediği şey Hyunjin'in daha çok ağlamasıydı. Jackson'a bakmadı. Şu an elinde olsa ana bir tokat atardı. Gerçi buna hakkı var mıydı bilmiyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve ona bakmadan asansöre ilerledi. Jackson peşinden içeri girip düğmeye bastı.
Jinyoung camdan şehrin manzarasını izlerken odanın içinden gelen çığlıkla gözlerini kapıya kilitledi. "BEN ONU İSTEMİYORUM! JAEBUM'U İSTEMİYORUM!" Jinyoung derin bir nefes alıp elleriyle yüzünü kapadı. Ceketini ve arabanın anahtarını aldı. Bu onun ailesi değildi. Hyunjin onun çocuğu değildi. Arabasını park ettiği yerden aldı ve gaza bastı. Eve doğru sürerken gözlerinin dolduğunu fark etmemişti bile. Arabadan inip evine girince aynada kendine baktı. "Şu haline bak Jinyoung. Aptala benziyorsun. Kendine gel." Mırıldandı. Yüzünü birkaç kez yıkayıp üstünü değiştirdi ve bir film açtı. Sıkıntısını unutması gerekiyordu.
Ertesi gün okula giderken önceki gece uyumasına rağmen yorgun hissediyordu. Okulun bahçesine girip yavaşça anahtarları çıkardı. İçeri girip esnedi. Hyunjin'i kapıda beklerken görünce gülümsedi. "Merhaba Hyunjin." Hyunjin ona bakıp gülümsedi. Ama yine de sessizdi. "Babanla barıştınız mı?" Hyunjin başını yavaşça salladı. "Sanırım...bana her şeyi telafi edeceğini söyledi." Jinyoung gülümseyip başını salladı. En azından onların arası bozulmamıştı. "Hadi içeri gidelim. Sana meyve suyu koyayım. Denemiş olursun." Kapıyı kapadı.
Diğer çocuklar geldiğinde Jinyoung meşgul olduğu için yorgunluğunu unutmuştu. Seungmin'in yanına oturdu ve Seungmin ona baktı. "İki sayısında biraz zorluk çekiyorsun gibi." Seungmin yanaklarını şişirdi. "Ç-çünkü zor." Jinyoung güldü. "Sorun değil sana yardım edeyim." Çizmeye başladı. Seungmin birkaç kez kendi denedi. Jinyoung ona birkaç kez daha gösterdi. Sonra Hyunjin yavaşça yanlarına yaklaştı. "Y-yardıma...ihtiyacı varsa." Fısıldadı. Jinyoung başını sallayıp yavaşça geri çekildi. Hyunjin sayıları zaten yüze kadar ezbere biliyordu. Ona öğretme konusunda sorun yaşamazdı. Üstüne birlikte zaman da geçimriş olurlardı.
Jinyoung çocuklara ceketlerini giydirirken gülümsedi. Çocuklar ona sıkıca sarılıp yanağını öpmeden gitmiyorlardı. Sıra Hyunjin'e geldiğinde Jinyoung ona baktı. "Çay mı meyve suyu m-" "Babam gelmiş." Hyunjin kendine pek güvenmeyerek mırıldandı. "Ahh hayır Hyu-" Jinyoung onlara doğru yürüyen Jackson'ı görünce Hyunjin'in ceketini alıp eğildi. "Giy bakalım Jinnie." Fısıldadı. Hyunjin ceketini ve beresini giydi. "Teşekkür ederim Bay Park." "Ahh önemli değil." Jackson'ın içeri girdiğini duysa da ona dönmedi. "Ödevlerini güzelce yap. Anlamadığın soru olursa yarın konuşabiliriz." Hyunjin başını sallayıp kollarını yavaşça kaldırdı. Jinyoung ona sarılıp gülümsedi. "Yarın görüşürüz." Hyunjin arabaya ilerlerken Jackson yavaşça arkasından yürüdü. Hyunjin'in kapısını kapatırken ona baktı. Jinyoung derin bir nefes alıp arkasını döndü ve kendi ceketini almak için arkasını döndü. Artık aklında kurduğu o aptal ilişkinin tamamıyla bittiğini anlamıştı. Jackson sadece eğlenmek için birini arıyordu. Onu bulmuştu ve...şimdi de bitmişti işte.
~
jackson luffen bpyle olmadivini soyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.