why are we acting like it doesnt exist?

484 65 82
                                    

Filmin ortalarına doğru Hyunjin babası ve öğretmeni arasındaki küçük boşlukta uyuyakalmıştı. Jinyoung kollarından birini onun sırtına koyup onu kendine dayamış, diğerini ise bacağının iç kısmına koymuştu. Jackson kafasını ona çevirince göz göze gelmişlerdi. "Her...veliyle bu kadar uzun süre konuşur musun Jinyoung? Ya da evlerinde kalır mısın?" Jinyoung'a sıcak basmaya başlamıştı bile. "Ahh hayır siz ilksiniz." Mırıldandı. Jackson gülümsemesini bastırdı, gözleri onun kırmızı yanaklarında gezdi. "Jinyoung neden hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz?" Jinyoung hafifçe öksürdü. "Ben gideyim yavaş yav-" "Hayır otur lütfen." Jinyoung kalkınca Jackson da kalktı. Salondan çıktıklarında Jinyoung'un kolunu hafifçe kavradı. "Jinyoung, bana bak. Neden böyle yapıyoruz?" Mırıldandı. "Daha üç kere konuştuk Bay Wang." Jackson hafifçe kolunu sıktı. Jinyoung ona baktı ve ağzını hafifçe açtı. "J-jackson...Jackson." Jackson başını salladı. "Yarın sizi ben bırakırım okula. Bu gece de kalın. Hyunjin kimseyle uyumaz ama sizinle uyuyor." Jinyoung itiraz edecekti ama kapı eşiğindeki Hyunjin'i gördü. "Ben...tamam." Hyunjin ona baktı. "Gidiyor...musunuz?" Jackson gülümsedi. "Aslında onu kalmak için ikna ettim!" Hyunjin gülümsedi. "Babam bu konuda iyidir." Fısıldadı. Jinyoung yavaşça başını salladı. Jackson bu konuda fazla iyiydi.

Hava karardığında Jinyoung, Hyunjin'i yatağa yatırdı. Jackson'ın yatağında yatacaklardı. Jackson koltukta yatacağını söylemişti. Jinyoung telefonu çalınca telefonu açtı. "Alo?" Velilerden biri yarın çocuğunu okula gönderemeyeceğini söylüyordu. "Anlıyorum, lütfen ona iyi bakın. En kısa zamanda dönmesini bekliyorum. Seungmin uslu bir çocuk." Hyunjin hızlıca gözlerini açtı ve doğruldu. "N-ne olmuş?" Jinyoung telefonu kapatınca ona döndü. "Yok bir şey üşütmüş." Gülümsedi. Hyunjin başını sallayıp hafifçe gülümsedi. "D-dikkat etsin." "Ahh yine mi Seungmin?" Hyunjin kızarırken örtünün altına girdi. Jinyoung güldü. "Ne oldu çok mu anlatıyor onu?" Jackson kıkırdayıp Hyunjin'i örtünün altından çıkardı. "Her gün! O diğerleri gibi değilmiş!" Hyunjin babasına sıkıca sarıldı. Jinyoung, Hyunjin'e gülümsedi. "Baban seni çok seviyor değil mi?" Hyunjin gülümseyip başını hızlıca salladı. "Babam beni çok seviyor." Jinyoung ellerine bakıp gülümsedi. "Hadi bakalım uzan." Jackson onu yatırdı, üstünü örtüp Jinyoung'a baktı. "Kıyafet vereyim mi?" Jinyoung başını sağa sola salladı. "Yok...yatarım böyle." Jackson ona baktığında gözlerini kaçırdı. Kendi örtüsünün altona girip gözlerini kapadı. Jackson yavaşça odadan çıkarken kalbi yine deli gibi çarpıyordu. Sabah dediği şeyleri tüm gece düşündü.

"Babaya görüşürüz de." Hyunjin ona dönüp yanağını öptü. "Seni seviyorum baba!" Jinyoung gülümseyip Jackson'a başıyla selam verdi. Jackson ona gülümsediğinde yanakları kıpkırmızı olmuştu. Jinyoung kapıyı açtı ve içeri girdi. "Ahh çay yapayım ikimize hmm?" Hyunjin kocaman gülümseyip başını salladı. "Harika olur!"

Jinyoung bir hafta sonra Hyunjin okula yüzü bembeyaz geldiğinde endişeden öleceğini sandı. Hyunjin hiçbir şey anlatmıyor sessizce oturuyordu. Ona sıkıca sarılıp kucağına yerleştiğinde ağlamamıştı bile. Sadece korkmuş duruyordu. "Hyunjin bebeğim, baban gelemeyecek mi?" Hyunjin hızlıca başını sağa sola salladı. Jinyoung ona baktı. "Ben...seni ona götüreyim mi?" Hyunjin bir süre düşündü ve başını salladı. "Ne olduğunu anlatacak mısın?" "S-sonra" fısıldadı. Jinyoung başını sallayıp onu sıkıca giydirdi ve kendi de giyindi. Arabasının kilidini açıp onu oturttu, emniyet kemerini bağladı. Sabah zaten geç kalmıştı, akşama kadar tek kelime etmemişti. Durmadan boşluğa bakıyor, bir şey düşünüyordu. "Hyunjin müzik dinleyelim mi?" Hyunjin dolan gözlerini kırpıştırdı. "O-olur!" Ağlamıyor gibi yapıyordu. Jinyoung müziği açtı. "Hadi sen de söyle benimle~" Hyunjin kıkırdadı ve şarkıyı mırıldandı.

Şirketin önüne geldiklerinde Jinyoung arabadan inip onu da indirdi. "Beni almazlar sen git istiy-" "Ben varken almak zorundalar." Onun elini tuttu ve ilerledi. Jinyoung onu sessizce takip etti. Asansöre bindiklerinde Jinyoung duvara yaslanıp ona baktı. "Jaebum hyung telefonumu bul-" Kapı açıldığında sustu. İçeri güzel giyimli insanlar girdi. Hyunjin'i görünce onu sevdiler ve saçını okşadılar. Hepsi onu tanıyordu. Elini tuttuğu yakışıklı adamın kim olduğunu işe kimse bilmiyordu. Jinyoung kapı açıldığında başıyla herkese selam verdi ve Hyunjin'in çektiği eli yüzünden biraz hızlı da olsa ilerledi. "Ne diyordun Hyunjin?" "Burası tehlikeli Bay Park, ama ben size ve babama aynı anda anlatacağım." Hyunjin sekreter kıza el sallayıp kapıya ilerledi. "Hyunjin bek-" ama Hyunjşn çoktan kapıyı iki kez çaldı ve açtı. Jinyoung ve ikisi olduğu yerde kalmıştı.

Jaebum ve Jackson öpüşüyordu.

~

sereFSIZ

my dad is always busyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin