Jinyoung evin kapısını çalıp Hyunjin için aldığı okuma kitabına bir göz attı. Üstünde muzlar olan bir hediye paketi seçmişti. Hyunjin'i biraz olsun mutlu edebilmek istiyordu. Kapı açıldığında Jackson'ın yorgun yüzüyle karşılaştı. Herhalde hayatında ilk defa onu böyle görmüştü. Gözleri çökmüş ve her zamanki sırıtışının yerinde ayıp olmaması için zorla yerleştirilen bir gülümseme vardı. "İçeri gelin." Mırıldanıp kenarı çekildi. "Hyunjin uyuyor, birazdan uyanır. Gidip ben uyandırmayayım. Korkar." Koltuğa oturup gözlerini kapadı. "İyi misiniz?" Jackson başını yavaşça sağa sola salladı. "Yani...iyi olamam. Onu bu hale getiren benim. Biliyorsunuz, anlıyorsunuzdur." Mırıldandı. Jinyoung yavaşça yanına oturup ona baktı. "Dışarıdan nasıl gözüküyor biliyorum. Ben hep çalışıyorum Hyunjin hep yalnız evde de birkaç dakika falan birbirimizi görüyoruz. Ama gerçek şu ki Hyunjin benimle uzun süre birlikte olmak istemiyor. O...benden korkuyor. Mesela...ben ona kızamam. Çünkü ne zaman kızsam kontrolden çıkıyor." Mırıldandım. "Jaebum onu hiç sevmiyor. Onu hayatımdan...çıkaramadığım zamanlarda. Yani ona karşı koyamadığım zamanlarda hep bana gelirdi ve...otururduk işte." Jinyoung yavaşça başını sallayıp devam etmesi için ona baktı. Oturmaktan daha fazlasını yaptıklarını biliyordu. "Ben...Hyunjin biz gelmeden uyurdu ama bir gün uyumamış. Geldiğimde sarhoştum, uyumadığını görünce çok kızdım ve tek isteğim Jaebum'la zaman geçirmekti. Bu yüzden...onu odasına kilitledim. Hyunjin karanlıktan korkar...eskiden daha az korkuyordu artık...çok korkuyor. Çünkü onu odasına kilitlediğimde...ışıkları kapadım." Ofladı. "Tüm gece ağlamış...tüm gece." Jackson gözlerini kapatıp ofladı.
Jinyoung, babası ve Hyunjin birlikte yere serdikleri örtünün üstüne oturuyorlardı. Hyunjin uzandığı yerden kalkıp esnedim ve onlara baktı. Sessizce bir şeyler konuşup gülümsüyorlardı. Jackson uzanıp ellerini kenetlediğinde Jinyoung kafasını kaldırıp ona baktı. "Seni seviyorum." Jinyoung'un gülümsemesi büyüyordu. "Seni seviyorum Seun."
Hyunjin gözlerini açtığında ofladı. Neden hep rüya olmak zorundaydı? Adım sesleri geldiğinde Jackson ayağa kalkıp gözlerini hızlıca sildi. Jinyoung onun ağladığını fark etmemişti bile. "Baaaabaaa!" Jackson güldü ve uykulu Hyunjin'i kucağına aldı. "Günaydın uykucu." Hyunjin ona sıkıca sarıldı. "Baaabaaa..." Jinyoung kıkırdadı. Hyunjin sesi duyunca kafasını kaldırıp ona baktı ve birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. "Baba." "Hm?" Hyunjin başını sağa sola salladı ve minik işaret parmağını Jinyoung'a doğrulttu. "Babama gitmek istiyorum." Jinyoung'un kıkırdaması yavaşça kesildi. Jackson'ın gözleri hafifçe büyürken Jinyoung'a baktı. "Pardon o uykuluyk-" "Y-yok! Sorun değil ne olacak..." Jinyoung gergince gülüp ellerine baktı. "Yine de özür diler-" "Gerçekten Bay Wang sorun değil." Mırıldandı. Jackson yavaşça başını sallayıp yanına oturdu. Hyunjin onun kucağına kayıp gözlerini kapadı.
"Rüya gördüm." Jinyoung onun saçlarını okşarken mırıldandı. "Ne gördün?" "Ben, içecek bir şeyler getireyim." Jinyoung başını salladı. Hyunjin babası gidince gözlerini açıp Jinyoung'a baktı. "Siz ve babam." Jinyoung bir süre durdu. "Ne yapıyorduk..?" Hyunjin gülümsedi. "El ele tutuşuyordunuz!" Jinyoung gülümsedi. "Ahh bu tatlı..." Jackson salona açılan kapı eşiğinde onları izliyordu. Büyük koltuk televizyona dönük olduğu için onu görmüyorlardı. Jackson'ın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Jinyoung'un bu duruma olumlu bakması onu gülümsetiyordu. "Bay Park...babam olmanızı isti-" Jackson öksürüp içeri girdi. "İçeceğin yanında araştırmalık da getirdim." Jinyoung gülümseyip doğruldu.
Jackson onun vereceği cevabı duymaya hazır değildi.
~
uwu.
-light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.