Jackson, Jinyoung'a kolunu uzatıp gülümsedi. Jinyoung'un utangaç gülümsemesi onu mutlu ediyordu. Yugyeom, Jackson ve Jinyoung'u görünce gülümsedi. Bambam'i dürttüğünde o da konuştuğu kişiden müsade istedi. Davet Çin'de gittiklerinden çok daha büyüktü. Jackson buradaki neredeyse herkesi tanıyordu. Hyunjin, Yugyeom'un yanından koşup Jinyoung'un bacaklarına sarıldı. Jinyoung gülümseyip onu kucağına kaldırdı. "Hey!" Yugyeom yanlarına ilerledi. "Geç kaldınız." Jackson başını salladı. "Trafik çoktu, evden de geç çıktık biraz." Jinyoung başını salladı. "Anaokulu için telefondaydım saate bakamadım. Jackson...beni uyarsaydı kapatırdım ama..." Jackson otururken gülümsedi. "Önemli değil, gelmesek de çok bir şey olmazdı." Jackson Jinyoung'un boş eline bakıp gülümsedi. "Herkes eline bakıyor yine." Jinyoung güldü. "Eh iyi baksınlar çünkü boş." Jackson elini okşayıp mırıldandı. "Bir yüzük güzel olurdu." "Seun." Jackson göz devirip güldü. "Tamam en azından bileklik!" "Hediye almadan durabilirsin." Jackson başını sağa sola sallarken sırıttı. "Duramam~. "
Yugyeom, Jackson'a baktı. Jackson davetleri asla kaçırmazdı. Neden önemli değil gelmesek de bir şey olmaz demişti? Tuhaf bir şekilde o bu sıkıcı davetleri severdi, belki de tüm ilgi onda olduğu içindi. Belki de Mark'ı gözünde çok büyütmüştü. Yugyeom bu ihtimali sona bıraksa da yine de düşünmeden edemedi. Jackson'ın önünde salladığı el ile Yugyeom düşüncelerini bir kenara bıraktı. "Uyumadın mı sen?" Jackson gülümseyip kafasını yana yatırdı. "Of uyudum! Dün gece saat sekizde uyumuşum...çok çalışıyorum." Jackson bir süre ona baktı. "Sen dün çalışmadın Yugyeom..." Yugyeom boş boş ona baktı. "Çalışmadım mı? Nasıl çalışmadım? Mailime gönderdiğin şeyleri yaptım ya hy- Kunpimook..." Jackson gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bambam onlara döndü. "Ha?" Yugyeom'un yüzü kızarırken Hyunjin gülmeye başladı. "Mailleri sen mi gönderdin Kunpimook?" Jackson sessizce gülerken ellerinden biriyle yüzünü gizledi. Jinyoung endişeyle Yugyeom'u izliyordu. "BIKTIM SENDEN!" Masadaki herkes kahkahayla gülerken Jinyoung'un gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Etraflarındaki insanlar onlara bakıyordu ama ne Jackson, ne Hyunjin, ne Kunpimook ne de Yugyeom'un umrundaydı. Hepsi sadece eğleniyordu. Diğer masalardaki insanlardan birkaç tanesi de güldü. "Klasik Yugyeom." Birinin mırıldandığını duydu Jinyoung. Kendi de sessizce gülmeye başladı. Kucağındaki Hyunjin'in minik kahkahaları o kadar tatlıydı ki... "Of ya...ne kadar çalıştım bir bilsen Jackson Hyu- KUNPIMOOK GÜLME BOŞAYACAĞIM SENİ!" Kunpimook'un gülmedi şiddetlenirken zorlukla konuştu. "B-biz evli m-miyiz gerizekalı..?" Jackson başını sağa sola sallayıp iki eliyle yüzünü kapadı, omuzları gülerken sallanıyordu. Hyunjin'e döndüğünde onun da aynı şeyi yaptığını gördü ve kocaman gülümsedi.
"Hey." Jackson onu omzundan tutan adamın ellerini tutup sıktı. "Bırak kalkayım!" Tepesindeki adam sırıtırken mırıldandı. "Olmaz~" Jackson güldü. Jinyoung gözlerini hafifçe kısıp Jackson'ın tepesinde duran adama baktı. "Cidden Yixing bırak kalkayım, özledim seni." Jackson yavaşça ayağa kalkıp ona sıkıca sarıldı. "Neredeydin?" Yixing denen adam gülümsedi. "Neden soruyorsun bir dahakine benimle mi geleceksin?" Jackson göz devirdi. "Söyle işte." "Çin'deydim." Jinyoung'a bakmadan kucağındaki Hyunjin'e Çince bir şey sordu. Hyunjin gülümseyerek cevap verirken bir şey daha söyledi ve onu güldürdü. Jinyoung derin bir nefes aldı. Bu nereden çıkmıştı şimdi? Yugyeom'la göz göze gelince kaşlarının çatıp olduğunu fark etti. "İyi misin?" Yugyeom dudaklarını oynattı. Jinyoung başını salladı. "Yorgunum." Yugyeom başını sallayıp anladığını belli eden bir gülümseme sundu. "Ben de yorgunum, gerizekalı Kunpimook yüzünden." Yeni sakinleşen Kunpimook yine gülmeye başladı, bu sefer daha sessizdi. Jinyoung kafasını tekrar Jackson'a çevirince Yixing'in ona eğilip bir şeyler fısıldadığını duydu. Fazla...yakındı. Jackson güldü ve başını salladı. "Hmm hallederim." Neyi halledecekti? Neye gülüyordu? "Baba." Hyunjin fısıldayınca ona döndü. "Kolum..." Jinyoung çocuğun kolunu sıktığını fark edince gözleri büyüdü ve kolunu bıraktı. "Çok özür dilerim..." Mırıldandı. "Acıyor mu?" Hyunjin başını sağa sola sallayıp gülümsedi. "Yoruldun mu?" Yanağına işaret parmağıyla bastırdı. "Yumuşacık..." Jinyoung güldü. "Hmm, evde dinlenirim. Sen de gelecek misin?" Hyunjin omuz silkti. "Belki gelirim! Onlarla olmak çok eğlenceli." Jinyoung güldü. "Hep tartışıyorlar." Hyunjin kıkırdadı. Kafasını kaldırdığında adamın Jackson'ın yanağından makas alıp uzaklaştığını gördü. Jinyoung kaşlarını kaldırdı. Adamın yüzüne bir tane vurabilirdi ama bunu yapmaması için birkaç nedeni vardı. Jackson gülümseyerek göz devirdi. "Gerizekalı adam..." mırıldandı ve geri oturdu. Jinyoung'a baktığında kendisine bakıyor olduğunu gördü. Kaşları çatıktı Jackson ne olduğunu anlamadığı için ona yaklaştı. Jinyoung başını sağa sola salladı. "Hyunjin'i alır mısın lavaboya gitmem lazım." Jackson başını sallayıp Hyunjin'i aldı. "Bir şey mi...oldu?" Jinyoung başını sağa sola sallayıp minikçe gülümsedi. Ayağa kalkıp lavaboya ilerlerken Hyunjin fısıldadı. "Kıskandı." Jackson ona baktı. "Ne?" Hyunjin güldü. "Kıskandı!" Jackson bir süre Jinyoung'un gittiği yere baktı ve derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.