da- i mean mr park

483 67 54
                                    

Jinyoung gözlerini açtığında salona çoktan güneş ışığı dolmuştu. Eli, Hyunjin'in saçlarındaydı ve boynunun altında yumuşacık bir yastık vardı. Üstleri onları üşütmeyecek bir mrtiyle örtülmüştü. Jinyoung kafasını sola çevirip gözlerini kırpıştırdı. Karşı koltukta yatan Jackson'ı görünce derin bir nefes aldı. Kendine çoğu zaman ona bakakaldığı anların sadece gerginlikten olduğunu söylese de içten içe Jackson'ın çekiciliğini kabulleniyordu. Gözleri kapalı, kaşları hafifçe çatıktı. Bir eli alnının üstünde yumruk yapar gibiydi, diğeri ise karnının üstündeydi. Jinyoung dudaklarını yalayıp gözlerini tavana çevirdi ve derin bir nefes aldı. Uyurken nasıl görünüyordu? Bu neden önemliydi bilmiyordu ama uyurken nasıl görünüyordu bilmek istiyordu. Yakışıklı mı? Yoksa itici mi? Jacksona bir kez daha baktı. Onun uyurken yakışıklı gözüktüğü kesindi. Gözleri dudakşarını, burnunu ve yüzünü incelerken Hyunjin kıpırdandı. Jinyoung'un gözleri hafifçe kapanırken Hyunjin'i duydu. "Baba..?" Jackson'ın gözleri aniden açıldı tam doğrulacaktı ki Jinyoung onun saçlarındaki ellerini oynattı ve mırıldandı. "Uyu bebeğim. Daha uyanma vakti değil." Jackson'ın karnı duyduklarıyla kasılırken bir daha uyuyamayacağını biliyordu.

"Hyunjin , Bay Park! Kahvaltı." Jinyoung gözlerini açıp yavaşça kucağında yatan çocuğu dürttü. " Hyunjin, bebeğim. Hadi." Hyunjin kafasını kaldırdı. Saçlardı dağılmış, gözleri şişmişti. "Günaydın." Fısıldadı ve Jinyoung'a sıkıca sarıldı. Sonra kucağından inip kapı eşiğine yaslanmış babasına gitti ve ona da sıkıca sarıldı. "Günaydın." Jackson gülümsedi ve o banyoya ilerleyince Jinyoung doğruldu ve gözlerini oluşturdu. Kafasını kaldırdığında Jackson'ın ona baktığını gördü. "Günaydın." Jackson sırıtarak konuştuğunda Jinyoung güldü. "Günaydın... düşündüğümden çok görüşmeye başladık Bay Wang." Yavaşça ayağa kalktı. Jackson mutfağa yürürken konuştu. "Jackson, evimde uyudunuz Bay Park bence artık resmiyeti bırakabiliriz." Jinyoung başka birinden böyle bir teklif alsa terslerdi ama teklifi yapan kişiyi sabah beş dakika aralıksız izlediği aklına gelince yavaşça başını sallayıp omuz silkti. "Bana uyar, koltuk rahattı." "Yatak daha rahat olurdu ama oğlum biraz kendi rahatına düşkün." Jinyoung gülümsedi. "Aslında tatlıydı." Jinyoung saçlarını eliyle geriye attı. Jackson tezgaha dönüp içecek bir şeyler koymak için bardak çıkardı. "Evet ama bencil. Bir dahakine hiç çekinmeyin, ben olsaydım sizi direk yatağa yatırırdım." Jinyoung bir süre onun sırtını izledi. Yanakları düşüncesiyle hafifçe kızarırken öksürdü. "Yüzümü...yıkayayım." Jackson başını salladı. "Duş da alabilirsiniz. Hyunjin banyoyu kullanıyor. Ama benim odamın banyosu boş. Üst kat sağdan üçüncü oda." Evde başka boş banyolar da vardı ama Jackson tabi ki bunu Jinyoung'a söyleyecek değildi. Jinyoung başını salladı ve yavaşça yukarı çıktı.

Hyunjin yüzünü yıkayıp aşağı indi ve babasına bir süre baktı. Babası ona dönüp gülümseyince kollarına koştu. Jackson onu kucağına alıp bir koluyla onu sabitledi. Diğer eliyle de bardaklara kahve ve çay dolduruyordu. "Kızdın mı?" Hyunjin sırıtıyordu. Jackson göz devirdi. "Bir dahakine haber ver." Hyunjin başını salladı ve kıkırdadı. "Yani...bir daha çağırabilirim?" Jackson başını sallayıp onu kucağından indirdi ve bardakları alıp masaya ilerledi. Hyunjin masaya koşarken gülmeye başladı. "Büyükanneme anlatacağım!" "Hyunjin!" Jackson güldü. "Anlatacağın işte!" Hyunjin kahkaha attı. "Çok gülecek sana!" Jackson bardakları masaya koyup onu kucağına alıp gıdıklamaya başladı. "Babayla dalga mi geçiyorsun?! Hmm?!" Hyunjin çığlık ve kahkahayla karışık bir şey attı. Jinyoung merdivenlerden inerken bunu duyup gülümsedi.  Buraya gelmeye alışabilirdi.

"Jackson bu tabaklar...nereye?" Jackson adını her duyduğunda karnının hafifö3 kasılmasını engelleyemiyordu. "Sağ üst" mırıldandı. Jinyoung tabağı koyup gülümsedi. "İşte." Jackson başını salladı. "Toplamana gerek bile yoktu." Jinyoung elini önemsiz anlamında salladı. "Çabucak bitti işte. Ben gideyi-" "Nereye?" Hyunjin ve Jackson aynı anda sorunca Jinyoung duraksadı. "E..eve?" Jackson başını sağa sola sallarken Hyunjin elinden tuttu. "Her pazar film günü, Bab- Bay Park! Siz de bizle izleyin." Jackson başını sallarken gülümsedi ve mikrodalgaya patlamış mısır paketini attı. "Film seçin siz, geliyorum." Hyunjin onu çekerken Jackson seslendi. "Jinyoung, yaşına göre bir şey olmasına gerek yok hemen sıkılıp uyuyor zaten."

Jinyoung yine oturma odası koltuğunda kendini bulmuştu. Jackson birazdan ona ve oğluna patlamış mısır yapacaktı, Hyunjin neredeyse ona baba demişti ve sonunda Jackson ona Jinyoung demişti. Ağzından çıkana kadar adını bu kadar güzel duyabileceğini sanmıyordu. Gülümsedi ve kumandayı aldı. "Matrix'ie izledin mi Hyunjin?"

~

noooolluuuYOOOR

-light

-light

my dad is always busyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin