Jinyoung kapıyı çalıp saatine baktı. Saat gece üç'e geliyordu. İçeriden gelen adım seslerini duyduğunda elini cebine soktu ve diğer eliyle gözlüğünün altından gözlerini ovuşturdu. Feci yorulmuştu. Üç saat gidiş, üç saat geliş için uçmuştu. Beyni jöle gibiydi. Kapıyı tekrar çaldığında Jackson'ın yorgun sesini duydu. "Geliyorum! Yugyeom cidden ne bu sabırsız-" Kapıyı açtığında Jinyoung'u görmesiyle bir süre durdu. Jinyoung bir süre gözlerine baktı ve biraz eğilip dudaklarını onunkilere bastırdı. Jackson'ın gözleri şaşkınlıkla daha da açılırken donup kalmıştı. Jinyoung geri çekildiğinde ona baktı. "Seni özledim Jackson." Fısıldadı. Jackson'ın gözleri koyulaşırken dudaklarını yaladı. "Jinyoung...çok özür d-" Jinyoung onu susturmak için onu tekrar öptü. "Bundan sonra asla, asla onu hayatına sokmayacaksın. Beni istiyorsan onu unutacaksın." Jinyoung mırıldandı. Jackson başını salladı. Gözleri hala şaşkınlıkla ona bakıyordu. Vücudu endişeyle kasılmıştı. "O da seni aramayacak zaten." Jackson ona baktı. Nereden biliyordu?
İçeri girdiğinde kapıyı kapadı. "Hyunjin...uyuyor. Aç mısın?" Jinyoung başını salladı. "Biraz..." Jackson mutfağa ilerlerken Jinyoung ceketini çıkardı ve astı. Aldığı sırt çantasında rahat bir şeyler vardı. Banyoya girip üzerini değiştirdi. Jackson aşağıda onun için atıştıracak bir şeyler hazırlıyordu. Jinyoung tekrar aşağı inip mutfaktaki sandalyelerden birine oturdu. Jackson'ın sırtı ona dönüktü, hala olanları kavrayamamış gibiydi. Yeni uyandığı için saçları dağınıktı. Üstünde beyaz bir kısa kollu tişört altında ise bir pijama altı vardı. Gözlerini kırpıştırıp duruyordu.
"Yanına gittim." Jackson ona dönmeden cevap verdi. "Hm? Kimin yanına?" Jinyoung dudaklarını yaladı. "Jaebum." Jackson yavaşça ona dönüp yüzüne baktı. "H-ha..." Jinyoung başını salladı. "Konuştum sadece." Jackson ona cevap vermedi. Yemeği hazırlamaya geri döndü. "Bu durumdan hoşnut değil misin?" Jackson başını sağa sola salladı. "Beklemiyordum sadece." Mırıldandı. Hala gergindi. Jinyoung derin bir nefes aldı. "Oraya gitmemi mi?" "Benim için böyle bir şey yapmanı, oraya gitmeni, beni sevmeni." Omuz silkti. "Beklemiyordum işte. Hyunjin her gün ağladı, her gün. Ona bir şey söylemedim. Sadece annen ve babanla kaldığını çünkü hasta hissettiklerini söyledim." Jackson'ın gözleri doluyordu. "Senin annen ve baban için bile ağladı Jinyoung. Kendilerine dikkat etmelerini söyleyip durdu ama asıl nedenin seni özlemesi olduğunu biliyorum." Jinyoung yavaşça yerinden kalktı. "Jackson..." Sırtını sıvazladı ve bıçağı tutan elinin hızlandığını görünce elini elinin üstüne koydu. "Sakin ol bebeğim, kendine zarar vermek istemezsin." Jackson durdu ve burnunu çekti. "Seni bir daha göremeyeceğim diye çok korktum." Fısıldadı, gözlerinden yaşlar bir bir düşüyor minik nefesler alıp hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyordu. Jinyoung onu cezalandırmak istemişti evet, ama önünde ağlamasını istememişti. Yavaşça saçlarını geriye itip gözlerini sildi. "Sana bakmama izin ver." Jackson gözlerini onunkilere dikti.
Aklından geçen o kadar çok şey vardı ki başına minik bir ağrı girmişti. Kendine bir daha bu duruma gelmeyeceğine dair söz vermişti değil mi? Kimseye bağlanmayacağına, kimseye yardım etmeyeceğine... Jackson, Jaebum'u gerçekten sevdiği zamanları hatırlıyordu, onu gerçekten sevmişti, hiçbir zaman rol yapmamıştı. Ama onunla ayrılmak zorunda kaldığında kendine ve Hyunjin'e çektirdikleri Jackson'a bir ders vermişti. İlk önce oğlu gelecekti, ne olursa olsun, kim olursa olsun. Jaebum'u hayatından tamamen çıkarması imkansızdı, Jaebum bir bakıma ona bağlı yaşıyordu. Ama onunla konuşmayı kesebilirdi, Hyunjin ile daha çok vakit geçirebilirdi. O da tam olarak böyle yaptı. Jaebum'un küçük bir çocuğun gözyaşları karşısında gram oynamayan mimiklerini düşündükçe kendine böyle birini bulduğuna inanamıyordu. Jaebum'la bu konuyu konuşmak istediğinde Jaebum kısaca ilk gelenin kendisi olduğunu söylüyordu.
Jinyoung ondan tamamen farklı olmasına rağmen o da Hyunjin'i tam olarak oğlu olarak kabul edebilmiş değildi. Jackson ondan asla böyle bir şey istemezdi zaten. Jinyoung, bu zamana kadar Hyunjin için yaptığı hiçbir şeyi yapmak zorunda değildi. Ama bu şeyleri yaptıkça Hyunjin onu öğretmeni yerine babası sanmaya başlamıştı. Hyunjin, Jinyoung'u sorup ağlamaya başladığında Jackson ilk defa kendini yetersiz hissetti. Şimdiye kadar çocuğu hep sadece onu yanında istemişti, ama Jinyoung'u kendine o kadar yakın görüyordu ki artık ikisini de yanında istiyordu. Jackson ona bir şey anlatmamıştı ama bir daha gelemeyeceği konusunda onu uyarmıştı. Jinyoung'un onu hayatından çıkarması tabi ki kötüydü ama nedeni anlaşılabilirdi, peki ya zavallı Hyunjin'i? Jackson onu nasıl avutacaktı?
Jinyoung onun yanaklarını okşadı. "Gitmedim...tamam mı? Buradayım, sizleyim." Jackson yavaşça başını salladı. "Sizi bırakmayacağım." Jackson ona cevap vermediğinde Jinyoung kalbinin sızladığını hissetmişti. "Beni...bıraksan bile..." Jackson Mırıldandı. "Hyunjin bir daha senin yüzünden gözyaşı döksün istemiyorum. Bu yüzden beni bıraksan bile onu bırakma." Mırıldandı ve geri çekildi. Jinyoung onun yanağındaki ellerini geri çekerken derin bir nefes aldı. "Jackson zamana ihtiyacım vard-" "Seni suçladığımı düşünme Jinyoung, lütfen. Sadece...şu an bana davrandığın gibi davranılmayı hakettiğimi...düşünmüyorum. Bana karşı fazla iyisin ve ben aptal-" "Seni seviyorum. Belki böyle davranılmayı haketmiyor olabilirsin çünkü beni oraya sevgilin olarak davet ettin ve sonra eski nişanlınla seni gizlice görüşürken yakaladım...Ama yine de seni seviyorum Jackson." Jinyoung gülümsedi. "Senin de beni sevdiğini başından anlamıştım zaten." Jackson gülümsedi. "Toplantı odasına girdiğinde bayılacağımı sandım." Jinyoung gülümsedi ve mırıldandı. "Hmm, ben de. Takım elbisenle çok yakışıklıydın." Dudaklarını yanağına bastırıp gülümsedi. Jackson kıkırdadı ve onu öptü.
Hyunjin gözlerini ovuşturarak aşağı indi. "Yahu bu ses n-BABA!" Jackson'la Jinyoung ayrıldı. Jinyoung ona koşan Hyunjin'i kucağına aldı ve güldü. Hyunjin ona sıkıca sarılırken Jackson Jinyoung'a ters ters baktı. "Çocuğum hala yahu diyor Jinyoung."
~
UHUHUHHUUHUHU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.