Jackson annesine bir süre boş boş bakınca annesi ellerini beline koydu ve derin bir nefes aldı. "Jackson kulaklarımızla duyduk! Yalan mı söyleyeceğim? Bana inanmıyorsan babana sor." Jackson saçlarını geriye atıp derin bir nefes aldı. "Hyunjin bunu hiç bana söylemedi ki...yani olsa söylerdi diye düşünüyorum." Annesi derin bir nefes aldı. "Hem buna hazır mı bilmiyorum." Babası ona baktı. "Neye hazır mı?" Annesi, Jackson'dan gözlerini ayırmadan mırıldandı. "Jackson'ın bir sevgilisi olmasına diyor. Ya da kocası." Babası başını sallayıp derin bir nefes aldı. Kapı çaldığında Jackson ayağa kalktı. "Kunpimook gelmiştir." Annesi gülümsedi. "Ahh içeri gelsin yemek yeriz." Jackson başını salladı.
Kapıyı açtığında Kunpimook'u Hyunjin'le konuşurken buldu. "Tamam da hyung ana renk diyorum! Mor ana renk değil ki!" Kunpimook mırıldandı. "Ama ben moru severim..." Jackson dudaklarını gülmemek için birbirine bastırdı. Hyunjin babasını görünce gülümsedi ve ona sıkıca sarıldı. "Bugün Jinyoung hyung bana ana renkleri öğretti." Jackson, Kunpimook'a baktı. "Yugyeom'u almaya gittik de." Jackson yavaşça başını salladı. "Jaebum'la ilgili mi?" Kunpimook başını salladı ve derin bir nefes aldı. "Ee o nerede şimdi?" Hyunjin botlarını çıkardı ve içeri girerken gülümsedi. "Aptal Yugyeom!" Jackson'ın annesi gülmeye başlayınca babası gülümseyerek yavaşça koluna vurdu. "Sophia..." "O Söyleyince çok komik oluyor cidden..." Kunpimook gülümsedi. "En gurur duyduğum öğrencim, neyse Yugyeom annesiyle konuşuyor, telefonda yani. Bitince gelecekmiş, birden bana gıcıklığı tuttu." Jackson gülmeye başladı. "O sana hep gıcık." Kunpimook gülümsedi.
Hyunjin oyuncaklarıyla oynadığını görünce Jackson mutfağa döndü. "Belki de onunla konuşmalısın Jackson, bilirsin...yani biri olursa ne hisseder, evde başka biri yaşarsa..." Jackson başını sağa sola salladı. "Olmayacak şeyler için çocuğu hazırlamaya ne gerek var anne?" Annesi göz devirdi. "Olmayacak bir şey mi? Jackson farkında mısın bilmiyorum ama bu olmayacak şey için adamın duvarlarını boyayıp işini aksattın ve ona yeni mobilyalar aldın." "Evinde de kaldı." Kunpimook mutfağa girdi. "Evinde mi kaldın?!" Kunpimook, Jackson'a öpücük atınca Jackson derin bir nefes aldı. "Kovacağım seni o olacak." Kunpimook omuz silkip güldü. "Evinde yaşarım, Yugyeom'u da getiririm. Yani bu seçimin yarardan çok zararı olur. Ne hakkında konuşuyorsunuz? Yani Jinyoung hyung olduğunu anladım." Jackson göz devirdi. "Dedektif." Annesi gülümsedi. "Sen Jinyoung ve Hyunjin arasındaki ilişki hakkında ne düşünüyorsun?" Kunpimook bir süre Jackson'a baktı. "Ne?" Kunpimook yanağını ısırdı. "Bunu söylesem mi bilemedim." Annesi kaşlarını çattı. "Neyi Kunpimook?" Kunpimook derin bir nefes aldı. "Jinyoung hyung, ben ve Jinnie mobilya bakmaya gittiğimizde Hyunjin Jinyoung'a baba dedi. Jinyoung da normal bir şekilde karşılık verdi. Yani hiç garipsemiş gibi falan durmuyordu." Jackson, Kunpimook'a bir süre baktı. "Ne?" "Demiştim." Annesi mırıldandı. "Ne yapmaya çalışıyor?" Annesi tezgaha yaslanırken mırıldandı. "O değil Hyunjin." Jackson, Hyunjin'e baktı. "Hyunjin onun babası olmasını istiyor." Jackson ofladı. "Jackson onu sevdiğini söyledin." Jackson elleriyle yüzünü kapadı. "Bilmiyorum...bilmiyorum." Ayağa kalktı. "Acıktım...yiyelim mi?" Annesi yavaşça başını salladı. "Sen geç..."
İçeri giren Yugyeom, Jackson'ın düşmüş yüzüne baktı. "Hyung? İyi misin?" Jackson yavaşça başını salladı. "Hmm...iyiyim." Yugyeom bir elini onun yanağına koydu ve kaşlarını çattı. "Seunie hyung. Söyle." Jackson ona yavaşça sarıldı. "İyiyim, cidden." Gülümsedi. "Sarılınca harika oldum." Yugyeom güldü. "Sıkılma sakın...bana sıkıldıysan. Ben iyiyim. O adamı sevmiyorum o kadar." Jackson başını salladı. "Biliyorum Yugyeom..." Mırıldandı.
Jackson gece telefon numarasını tuşlarken kararsızdı. Telefonu kulağına götürdü. "Alo?" Jaebum'un sesi kulaklarına dolduğunda dudaklarını yaladı. "Jaebum, konuşmak istiyorum. Telefondan, lütfen." Jaebum yavaşça yatağından kalktı. "Jackson iyi misin?" Jackson eliyle yüzünü kapadı. "Değilim...sikeyim berbat haldeyim." Fısıldadı. "Jackson...yardıma ihtiyacın varsa hemen gelebilirim. Sadece oturur ve konuşuruz hm? Her şeyi bir kenara bırakabiliriz, sadece oturup konuşuruz ben de çıkınca hepsini unuturum." Jackson gözlerinin dolduğunu hissediyordu. "Neden böylesin?" Jaebum sessiz kaldı. "Neden sadece bana böylesin? Neden herkese bu kadar kötüsün Jaebum? Neden her konuşmayalım diye aradığımda beni ikna edebiliyorsun ama Yugyeom'u ve Kunpimook'u sana merhaba deyince tersliyorsun?" Jackson gözlerini kapadı. "Cevap versene?" Jaebum derin bir nefes aldı. "Jackson..." "Jinyoung'un okulunu neden o hale getirdin? Bunların hiçbiri bizim ilişkimize değmez." Gözlerini sildi. Jaebum derin bir nefes aldı. "Özür dilerim." Jackson bir süre durdu. "Jaebu-" "Haklısın. Bu...benimle bir ilişkiye değmez. Her şeyi mahvediyorum değil mi..? Yine?" Jackson onun ağladığını biliyordu. "Bunu yapma." Fısıldadı. "Benden nefret ediyor olmalısın, beni o evden çıkarıp o hayattan kurtardın ama sonra gelip ayağının altında dolaşmaya devam ettim değil mi?" Jackson başını sağa sola salladı. "Seni asla ayak bağı olarak görm-" Jaebum güldü. "Ama ayak bağından başka bir şey değilim. Evimin kirasını ödüyorsun, paramı veriyorsun ve ben ne yapıyorum? Arkadaşlarını rahatsız ediyorum değil mi? Jackson, sevdiğin adamı rahatsız ediyorum. Okulunu mahvettim çünkü başka biri olmasın istedim." Kesik kesik iç çekiyordu. "Aptalın tekiyim. Minnettar olmayı bilmeyen aptalın teki." Mırıldandı. "Her şey için özür dilerim. Gerçekten Jackson. Bir daha benim yüzümden böyle şeyler yaşamayacaksın." Jackson derin bir nefes aldı. "Neredesin Jaebum?" Jaebum gözlerini silip kapadı. "Beni bir daha görmeyeceksin Seun. Merak etme." Jackson'ın kaşları çatılıyordu. "Jaebum evinde misin? Geliyorum." Jaebum gözlerini açıp tavana baktı. "Benim evim değil, bunların hiçbiri benim değil Jackson. Hepsi senin." Mırıldandı ve dolabın üstündeki valize baktı. "Teşekkür ederim." "Sakın bir şey yapma. Bekle tamam mı? Geleceğim. Bekle." Jaebum güldü. "Jackson gelmeni istemiyorum, lütfen. Canımı çok yakıyorsun." Jackson durdu. "Jaebum lüt-" "Ben seni bırakayım sen de beni. Anlaştık mı?" Jackson onu bırakmak istiyor muydu? "Hyunjin, Jinyoung, Yugyeom ya da Kunpimook beni affetmeyebilir. Ama yine de üzgünüm, onlara da bunu söyleyeceğim. Şimdi gitmem gerek Jackson." "Nereye gitmek gerek? Jaebum, gideme-" "Teşekkür ederim." Telefonu kapadığında Jackson telefona bir süre baktı. Kalbi deli gibi çarpıyordu, gözlerinden yaşlar akıyordu. Yavaşça koltuğa oturdu.
Jaebum aşık olduğu ilk kişiydi. Kimse ona hiçbir zaman anlayışlı olmamıştı. Jackson ona kollarını açan tek kişiydi ve şimdi o da ona sırtını dönmüştü. Şimdi Jackson neden Jaebum'un neden aniden kabullendiğini anlamıştı. Jaebum'a herkesin ona hayatında bir kez dediği şeyi Jackson da söylemişti. Jaebum'un buna değmeyeceğini söylemişti. Sessizce hıçkırıp gözlerini sıkıca kapadı.
~
jaebumu cok seviyom yeter artik cok kizdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.