we don't lock the doors anymore

534 72 70
                                    

Jackson oğlunu yatağa yatırdıktan sonra yere çöktü. Hyunjin zaten uyuyakalmıştı elleriyle dolan gözlerini sildi. "Saçmalama kendine gel...oldu bitti işte." Mırıldandı ve ayağa kalktı. Üstünü değiştirdi, rahat bir şeyler giymek istiyordu. Evdeki herkesi gönderdi ve Hyunjin'in yatağının başına geri oturdu. O günü hatırlıyor muydu..? Emin bile değildi. Hyunjin kesinlikle hatırlıyordu...ama o...

Jackson sevgilisiyle eve girdiğinde ikisi de sarhoştu. Sözde karısı dışarı çıkmıştı ve bu gece gelmeyecekti. Aptal çocuğu da yatırırsa...sorun kalmayacaktı. Ama Hyunjin tabi ki onları beklemişti. "Baba?" Hyunjin'in sessiz fısıltısıyla ona döndü. "Saat kaç?" Jaebum çocuğun kafasını okşayıp kendini koltuğa attı. Çocuk kafasını hızlıca geriye çekti ve ondan uzaklaştı. Yüzünde iğrenmiş bir ifade vardı. "SAAT KAÇ?! UYUYACAKSIN DEMEDİM Mİ?!" Hyunjin gözlerinin dolmasına engel olamadı. "U-uyuyamadım...k-korkuyorum karanlıkt-" "Ahh Jaebum-ah...duydun mu? Karanlıktan korkuyormuş." Jackson sinirle güldü. Jaebum koltuktan onlara baktı. "Çocuk ayak bağı demiştim sana..." Mırıldandı. "Bana gidecektik işte." Hyunjin ağzını açtı ama babasını ona nasıl baktığını görünce kapadı.

Jackson onu kucağına aldı. "Sana karanlıktan korkmamayı öğreteyim. Sen de beni dinlemediğinde ne oluyormuş gör bakalım." Hyunjin onun sıkı tutuşundan hiç hoşlanmamıştı. "B-baba..." Jackson onu hiç de nazik olmayan bir şekilde yatağa bıraktı. Avizeye uzandığında Hyunjin doğruldu. "B-baba özür d-di-" Jackson elindeki ampulü yere attı ve ayakkabısıyla üstüne bastı. Oda karanlıktı. Hyunjin titriyordu. Jackson onun yatağının yanındaki gece lambasını aldı ve sertçe duvara fırlattı. Hyunjin'in ağzından çıkan minik çığlığa güldü. "İyi geceler Jinnie." Kapıyı sertçe kapattı ve kilitledi. Hyunjin'in gözleri büyüyordu. "Baba lütfen! A-ah kapıyı lütfen!" Gözlerinden yaşlar akıyordu. Cam kırıklarına basmadan hızlıca kapıya gitti. Arkasından bir şeyler geliyormuş gibi hissediyordu. "BABA LÜTFEN! AÇ KAPIYI SÖZ UYUYACAĞIM!" Jackson şarkının sesini biraz açıp Jaebum'a döndü. "Nerede kalmıştık?"

Hyunjin minik bir ses çıkardı. Jackson hemen ona döndü. "Buradayım...Buradayım bebeğim." Hyunjin kollarını sıkıca ona sardı. Gözlerini açıp kapıya baktı. "Baba k-kapı kilitli." Fısıldadı. Jackson onun saçlarını okşarken fısıldadı. "Kapı açık Hyunjin. Kapıları kitlemiyoruz artık, hiç kitlemiyoruz tamam mı?" Hyunjin hızlıca başını salladı. "Baba...seni seviyorum." Jackson'ın gözleri doluyordu. Onu nasıl olur da severdi? Jackson gibi birini nasıl severdi?

"Jackson, kalk." Annesinin sesini duyunca Jackson gözlerini açtı. "Hmm?" Uykulu sesi, zonklayan başı ve ağrıyan vücudu ona yardımcı olmuyordu. "Hemen kalk." Jackson yavaşça doğruldu. "Ne oldu?" Annesiyle göz göze gelsi. Annesi o kadar kızgın bakıyordu ki Jackson ürperdi. "Duşa gir ve gel. Konuşacağız." Jackson başını salladı ve etrafa baktı. "Jinnie nerede?" Annesi başını sağa sola salladı. "Duşa."

Jackson eliyle ağzını kapadı. "Anne..." Hyunjin onu görünce hızlıca geri çekildi. Çocuk resmen ondan korkuyordu. Sesi çıkmıyordu ayaklarının altı ve bacakları çizikler ve kan içindeydi. Hyunjin onu görünce hıçkırdı. Annesi ona baktı ve Hyunjin'i kucağına çekti. Çocuk konuşuyordu ama sesi çıkmıyordu. "Bağırmaktan ses tellerini kanamış." Annesi mırıldandı. "Yer cam kırıklarıyla doluydu...bu çocuğa bakamıyorsun. Hyunjin benimle kalacak." Jackson başını sağa sola salladı. "Hayır o beni istiyor...değil mi Jinnie?" Jinnie dediğinde çocuk hıçkırdı ve kollarını sıkılaştırdı. Annesi derin bir nefes aldı. "Benimle kalması daha iyi olacak." Annesi Hyunjin ile çıktığında Jackson hemen telefonuna koştu. Jaebum'un numarasını bulmasına gerek yoktu, zaten ezbere biliyordu. Jaebum'un telefonu açması birkaç dakika sürdü. "Ne yaptık dün?" Jaebum esnedi. "Aynı...şeyler? Ne yaptığımızı anla-" "Çocuğa ne yaptım?" Jaebum bir süre sessiz kaldı. "Jackson sana yüz kere dedim ki o çocuğ-" "Jaebum, çocuğa kötü bir şey yaptım değil mi? Ne yaptım? neden bdni durdurmadın?" Jaebum en sonunda olanları anlatınca Jackson kendini iğrenç hissediyordu. "Bir daha buluşmayalım." Jaebum afallamıştı. "N-ne diyorsun?" Jackson derin bir nefes aldı. "Bir daha buluşmayalım. Bakmam gereken bir oğlum var." Jaebum sinirle güldü. "Öyle mi?! Dün gelen o aptal çocuk için ni beni bırakacaksın?! Sana inanamıyorum!" Jackson göz devirdi. "Kapatıyorum." "Yine bana geleceksin Jackson." Jaebum mırıldandı ve telefonu kendi kapadı.

Jackson üstünü değiştirdi ve Hyunjin'in odasına baktı. Karanlıktan korkuyor muydu? Ona bir gece lambası alması gerekiyordu. Hatta belki ikisi birlikte seçerdi...eğer Hyunjin onu affederse. Jackson onun yanına gitmeden önce üç gün zar zor bekledi. Üç günün sonunda sabah erkenden kalkıp annesine gitti. Sorun şuydu ki Hyunjin yüzünden annesi de onunla konuşmuyordu. Jackson kapıyı çaldı. Babası kapıyı açtığında kaşlarını kaldırıp onu süzdü. "Kendine çeki-düzen verdin mi Wang?" Annesi ona anlatmış olmalıydı. Jackson yavaşça başını salladı. "Bir daha...yapmayacağım. Söyledim ona da." Babası kenara çekildi. İşte minik oğlu yerdeydi. Oyuncaklarıyla oynarken kıkırdıyordu. Annesi kimin geldiğini görmek için kapıya gittiğinde Jackson'a bir süre baktı. "Onu almaya gelmedin umarım?" Mırıldandı.

Bir saat sonunda Jackson hala çocuğa nasıl yaklaşacağını bilmiyordu. Yavaşça yanına çöktü. "Hyunjin...bebeğim merhaba." Hyunjin gözlerini ona kaydırdı, sonra hemen oyuncaklarına geri döndü. "Baba...sana yaptıkları için çok üzgün. Bu yüzden bir anlaşma yapmak istiyor." Hyunjin yavaşça Jackson'ın elini kavradı oyuncağını Jackson'ın avuç içine bıraktı. "Bu babanın." Sesi hala kısıktı. Jackson'ın içi yanıyordu. "Bu da Hyunjin'in." Jackson yavaşça başını sallayıp gülümsedi. "Benim her şeyim senin." Mırıldandı. Biraz oynadıktan sonra Hyunjin fısıldadı. "Bundan sonra Jaebum yok. K-kilitlemek yok. B-bağırmak yok. Kızmak da yok." Ellerine bakıyordu. Jackson onu kucağına çekti. Hyunjin kollarını onun boynuna sarınca mırıldandı. "Seni seviyorum baba." Jackson'ın gözleri doluyordu. "Ben de seni seviyorum."

Jackson oğluna baktı. "Baba seni...O kadar çok seviyor ki. Senin için her şeyden vazgeçebilir." Jackson fısıldadı. "Sen benim oğlumsun, benim bir tanecik oğlum." Onun başını öptü. Hyunjin'in minik gözleri yine kapandı. Jackson da rahat bir nefes aldı.

~

Sizhicyorumyapmayincabenuzuluyorum

my dad is always busyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin