Yugyeom annesine sarılırken gülümsedi. "Kunpimook'un iş gezisi yüzünden gelememesi ne kötü...Bir dahakine kesinlikle gelsin! Hatta ara şimdi dönüşte kesinlikle gelsin. Ben arayayım m-" "Yok...gerek yok. Ben ararım." Yugyeom mırıldandı ve ceketini çıkardı. "Babam..?" Annesi güldü. "Yiyecek şeyler almaya gitti. Saçlarını mı kestirdin hmm?" Yugyeom gülümsedi. "Rengi de son gördüğün halinden koyu. Beğendin mi?" Annesini başını sallayıp saçlarını okşadı. "Bayıldım Yugyeom."
Yugyeom gülümsedi ve kendini koltuğa attı. "Ee? İşler nasıl gidiyor?" Yugyeom esnedi. "İyi, çocuklar iyi, mutlular. Her gün onları görmeye gidiyorum. Kış geldiği için herkes heyecanlı! Durmadan karla oynamak istiyorlar." Annesi gülümseyip önüne oturdu. "Sen nasılsın
?" Yugyeom derin bir nefes alıp her şeyi anlatmayı istedi ama bunun yerine gülümsedi. "Eh işte, Kunpimook, Jackson hyungla çalışıyor işte." Gülümsedi. "Bazen fazla çalışıyorlar." Gülümsedi. "Onu hiç görmediğim günler oluyor ama sorun değil. Babasını atlatmasına seviniyorum, ikimiz de kötü zamanlar geçirdik. Günün sonunda hala birlikte olmak beni en çok mutlu eden şey sanırım." Annesi gülümseyip onun saçlarını okşadı."Kunpimook nereye gitti?" Yugyeom bir süre düşündü. "Şey, Amerika'da! Jackson hyung, biriyle konuşuyor. Bu yüzden Kunpimook gitmek zorunda kaldı." Kendi yalanına inanıyormuş gibi başını salladı. Annesi bir süre şüpheyle yüzüne baktı ama sonunda o da gülümedi. "Ahh pekala, senin buraya gelmen iyi oldu o halde! Jackson da yanında olamayacakmış çünkü." Yugyeom tekrar başını salladı.
Annesi mutfağa gidip onlara içmek için bir şeyler hazırladığında Yugyeom saatler sonra ilk defa telefonunu açıp bildirimlerine baktı. Kunpimook'tan tonla mesaj olduğunu görünce şaşırmamıştı. Gözleri mesajlarda gezinirken son birkaç tanesini okudu.
Kunpimook: Yola biraz önce çıktım. Geliyorum. Seni alacağım, eve gidip konuşmamız gerek.
Yugyeom'un gözleri büyürken kafasını sağa sola salladı. "Sikeyim...ne diye geliyorsun?" Yugyeom kapı çalınca olduğu yerde kaldı. Yavaşça kapıya gidip kapıyı açtı. Sinirli bir şekilde gelen kişiye bakıyordu. Ancak o kişinin babası olduğunu görünce donakaldı. "Aaa..." Babası güldü ve elindeki poşetleri salladı. "Biraz...yardım?" Yugyeom hızlıca başını sallayıp elindeki poşetlerin çoğunu aldı. Babası ayakkabıları çıkarırken torbaları mutfağa götürdü. "Ahh Yugyeom seni çok özledim!" Yugyeom gülüp babasına sıkıca sarıldı. "Ben de öyle...inan ben de öyle." Babası onun saçlarına iltifat etti.
"Uzun zaman sonra ilk defa dört kişi yemek yiyeceğiz ha?" Yugyeom babasına bir süre baktı. "Ahh hayır, Kunpimook yurtdışı-" Abisini görünce olduğu yerde kaldı. "Aman tanrım ciddi misin sen?!" Kafasını geriye atıp bir süre gözlerinin dolmasını gizlemek için tavana baktı. Sonra abisine sıkıca sarılıp güldü. "Tam bir yıl oldu aptal! Abini kaç kere aradın ha?!" Yugyeom'un kafasını sıkıştırdığında Yugyeom bağırdı. "Ah! Hyung!"
Anne ve babası onlara bakıp güldü. "Masayı hazırlamama yardım edin lütfen." Babası tabakları onlara uzattı. Yugyeom bardakları masaya bıraktı ve içecekleri masaya götürdü. Herkes yemeğe oturduğunda çalan kapıyla Yugyeom gözleri büyük bir şekilde masadakilere baktı. "K-kim geldi?" Annesi omuz silkti. "Ben bakarım!" Abisi kalkınca Yugyeom onu oturttu. Hızlıca kapıya gitti, elleri terlemişti.
Kapıyı açınca Kunpimook'u görmesiyle ofladı. "Yugyeom, kendi kafana gö-" Yugyeom susması için işaret parmağını dudaklarının üstüne yerleştirdi. "Burada olamazsın Kunpimook gitmen lazım." Kunpimook ona baktı. "Burdayım ama!" Fısıldadı. "Seninle konuşmak istemiyorum eve ger-" "Yugyeom." Annesinin sesini duyunca Yugyeom gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Gülümseyip kenara çekildi. "İçeri gel Bam." Annesinin kaşları çatılmıştı. Yugyeom'un karnına stresten ağrılar giriyordu. "Amerika'ya gideceğini sanıyordum." Kunpimook güldü ve ceketini çıkardı. "Son anda uçağı kaçırdım. Sonra da aradılar, bir sonraki ayaa ertelendi. Yani şanslıymışım!" Annesi gülümsedi ve başını salladı. "Ahh o halde harika! Bir an Yugyeom bir şeyler karıştırıyor sanmıştım." Yugyeom gergince gülüp ellerine baktı.
Kunpimook eğilip dudaklarını Yugyeom'un dudaklarına bastırdı. "Ahh hayır, o yalan söylemez değil mi bebeğim?" Yugyeom yavaşça başını salladı ama Kunpimook'a hala sinirle bakıyordu. Annesi onu içeri davet edince Yugyeom'a ona kıyafet vermesini de söyledi. Yugyeom üst kata çıkarken Kunpimook onu takip etti. Ona kıyafetleri fırlatır gibi verince Kunpimook birkaç adım geri çekilip kapıyı ayağıyla kapadı. "Kunpim-" "Yugyeom kaçıyorsun." Yugyeom'u kolundan tutunca sertçe onu itti. "Bana sakın dokunma. Seninle konuşmak istemiyorum. Jackson'ın önünde bizi rezil ettin. Beni dövecek miydin?" Kunpimook derin bir nefes aldı. "Yugyeom b-" Yugyeom onu dinlemek istemiyordu. "Giyin ve aşağı in."
~
LUFFEN GORUSŞERINIZI FALAN SOYLEYIN AGLICAM BILMIYORUM IÖGINIZI KAYNETMEDINIZ DI MI BU SERIYE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dad is always busy
FanfictionJinyoung babası hep geç gelen çocuk için fazladan birkaç saat mesaiye kalıyordu.