jaebum

429 56 73
                                    

"Hey." Jaebum kafasını kaldırmadı. Yanında duran çocuk gitsin diye bekliyordu. "Yanın boş mu?" Jaebum başını sağa sola salladı. "Çantam var." Çocuk derin bir nefes alıp çantayı aldı ve yavaşça yere koydu. "İşte, artık yok. Oturuyorum." Jaebum omuz silkip yazmaya devam etti. Çocuk göz ucuyla ne yazdığına baktı. Jaebum onu yakalayınca defteri önüne çekti. "Ahh tanrım hadi ama...arkadaş olmaya çalışıyorum!" Jaebum kafasını kaldırıp çocuğa baktı. "Ben arkadaş istemi-" Gözleri buluştuğu an ikisi de donup kalmıştı. Karşısındaki çocuk o kadar güzeldi ki Jaebum defteri biraz daha sıkı kavradı. "Jackson." çocuk elini uzatınca Jaebum yavaşça elini tuttu. "Jaebum." Fısıldadı ve önüne döndü. Yazmaya devam etti. Jackson çocuğun elinin kendi eline göre ne kadar küçük olduğunu fark etmişti. Gülümsedi ve önüne döndü.

"Jackson beni her yere takip edemezsin. Polisi mi arayayım?" Jackson gülümsedi. "I-ı, gerek yok. Nerede yaşadığına bakacağım." Jaebum durup ona baktı. "Sapık mısın sen?" Jackson omuz silkip güldü. "Hayır sadece meraklıyım." Jaebum, Jackson'a göz devirdi ve yürümeye devam etti. Evin önüne geldiklerinde içeri girdi. Bu ev babası gibi bir iş adamı olan Bay Im'in eviydi. Demek Jaebum'un soyadı Im'di. Neden hiç söylememişti? "Ahh yarın görüşürüz Jaebum!" Jaebum göz devirirken seslendi. "Kaybol."

Jackson sabah Jaebum'un sırasına çilekli süt ve bir kurabiye bıraktı. Jaebum okula geldiğinde bir sırasına bir ona baktı. "Bu ne?" Jackson omuz silkti. "Sana bırakmışlar." Jaebum çilekli sütü alıp pipeti taktı. "Sağol." Jackson güldü. "Ben değildim ki." Jaebum göz devirdi. "Benim senden başka arkadaşım yok Jackson." Jackson ellerine bakarken gülümsedi. Jaebum ona arkadaşım demişti.

Jaebum piyanoyu çalarken Jackson elinde basketbol topuyla müzik odasına girdi. "Buldum seni." Jaebum notalara bakarken mırıldandı. "Saklanmıyordum ki." Jackson gülümseyip arkasından çaldığı notalara baktı. "Güzel görünüyor. Sen mi..?" "Hmm, ben yazdım ve besteledim. Dinlemek ister misin?" Jackson başını sallayıp bir sandalye çekti. Topu yere koyup gözlerini kapadı. "Çal hadi...yorgunluktan ölüyorum. Beni uyutursun." Jaebum başını salladı ve şarkıyı söylemeye başladı.

"Jaebum!" Jackson seslenip esnedi. "Açım ben! Yemek yiyelim." Jaebum başını sallayıp çantasını aldı ve yanına ilerledi. "Ben de acıktım." Jackson bir kafeye oturumlarında ikisi için sipariş verdi. Jaebum bir kalem çıkarıp etrafa baktı. "Hep bir sergi açmak istedim." Mırıldandı. "Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, şarkı yazmayı da." Jackson bir süre ona baktı. "Neden olmayacak gibi konuşuyorsun?" Jaebum mırıldandı. "Nasıl olsun babam şirketin başınageçeyim istiyor. Senin baban gibi. Tek farkımız sen de bunu istiyorsun, ama ben istemiyorum." Derin bir nefes aldı. "Her neyse..."

Jackson sınavdan çıkınca Jaebum'un yanına gitti. "Nasıldı?" Jaebum ona bakıp omuz silkti. "Berbat." Mırıldandı. Jackson onu teselli etmek için elinden geleni yapsa da Jaebum o gün biraz kötüydü. Jackson o günün akşamı Jaebum'u aradı. "Alo?" Jackson derin bir nefes aldı. "Jaebum benim Jackson." Jaebum kaşlarını çattı. "Telefonumu nereden..." "Sen uyurken kaydettim." Jaebum ofladı. "Ee?" "akşam buluşalım." Jaebum güldü. "Ahh..." Jackson gülümsedi. "Nered-" "Aklını kaçırdın herhalde. Olmaz." Jackson kaşlarını çattı. "Niye?" Jaebum derin bir nefes aldı "Babam yemekte beni de istiyor."  Jackson etrafına baktı. "Pekala yemekten sonra?" Jaebum onun pes etmeyeceğini biliyordu. "İyi...on dakika." "Yarım saat." "On beş." "Yirmi yedi dakikadan aşağı inmem." Jaebum ofladı. "Bıktım..." Jackson güldü. "Geleceğine söz ver!" "Söz."

Jackson parkta Jaebum'u beklerken biraz sıkılmıştı. Uzaktan gelen kapşonlu, geniş omuzlu adamı görünce el sallayıp gülümsedi. Jaebum onu görünce ona ilerledi. "Hey Jaebum-ah! Tanrım...bu ne böyle resmen sadece gözlerin gözüküyor. Çıkar şu kapşonluyu! Maskeni de çıkar yüzünü göreyim." Jaebum göz devirdi. "Sen geldiğine dua etsene." Mırıldandı. Jackson gülüp bir banka oturdu. "Bekliyorum hala." "Çıkarmayacağım." Jaebum oturup karşıya bakmaya başladı. "Neden ki? Ahh yoksa makyajını mı yapmadın? Çok yaparsın ya?" Jackson güldü. Jaebum gülümsedi. Jackson'ın görmediğini biliyordu, yine de gülümsedi. "Hadi aç." Elini kapşonuna attı. "Jackson y-" Jackson kapşonunu indirdi. "Şimdi de maskeni~" Jackson uzandığında elini tuttu. "Çekil." Jaebum onu itti. Gözü zaten mordu. Anlamıyor muydu? Işıktan mı görünmüyordu? Jackson kaşlarını çatıp maskesini indirdi. Dudağının kenarındaki kurumuş kanı görünce elini yanağına koydu. "Jaebu-" "Gitsem iyi olacak." Jackson hızlıca ayağa kalkıp önüne geçti. "Aklından bile geçirme. Bana bak." Jaebum kafasını çevirdi. "Jackson bırak." "Bunu sana kim yaptı? Baban mı?" Jaebum yanağını ısırdı. "Konuşmak istem-" "Baban yaptı..." Jackson mırıldandı. "Sınav yüzünden." Mırıldandı. Jackson kollarını onun boynuna sarıp sıkıca sarıldı. "Sorun değil." Jaebum'un gözleri doluyordu. "Söz verdim diye geldim yemin ederim, şikayet etmek için değil. Bana acımanı istemiyorum." Jackson geri çekildi. "Sana acımıyorum. Bunu haketmiyorsun." Mırıldandı. Jaebum başını sağa sola sallayıp birkaç adım geri çekildi. "Jackson gitmem gerek tamam mı?" Jackson yavaşça başını salladı. "O-okulda görüşürüz?" Jaebum yavaşça başını salladı. "Görüşürüz." Fısıldadı.

Jaebum bir hafta Jackson'dan kaçtı. Jackson onu her gördüğünde sadece bir saniyeliğine gözleri buluşuyor sonra da kaçıyordu. Jackson nereye gittiğini bilmiyordu bu yüzden takip etse de bir yerden sonra kaybediyordu. Müzik odasının kapısını sessizce açtığında Jaebum'un piyanonun başında sessizce oturduğunu gördü. Elindeki kalemle bir şeyler not alıyordu. "Jaebum." Jaebum, Jackson'ın sesini duyunca ayağa kalktı. Jackson göz devirip çantasını yere attı ve müzik odasının kapısını kapadı. Kapıyı kilitleyip yaslandı ve Jaebum'a baktı. "Bitti mi? Yoksa pencereden atlamayı da deneyecek misin?" Jaebum yavaşça başını sağa sola salladı. "Ne var?" Jackson göz devirdi. "Koreye gidiyorum. İki ay sonra." Jaebum bir süre ona baktı. Jackson onun gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştü. "Senin de gelmeni istiyorum." Jaebum güldü. "Kafayı yedin iyice..." Jackson omuz silkti. "Gelmeni istiyorum."  "Gelip ne yapayım? Babam ve annem ne olacak? Şirket? Okul?" Jackson ona baktı. "Hepsi geride kalacak. Sadece sen ve ben olacağız." Gülümsedi. Jaebum'un kalbi hızlanıyordu. "Ne diyorsun..?" Mırıldandı ve defteri alıp çantasına koydu. "Çekil Jackson." Jackson başını sağa sola sallayıp ona baktı. "Seni seviyorum." Jaebum donup kalmıştı. "Lütfen benimle gel? Çalışmak zorunda bile değilsin. Sadece...şarkı yazıp, fotoğraf çekersin. Sergini açarsın." Jaebum'un gözleri doluyordu. "Yapamam." Fısıldadı. Jackson cebinden iki bilet çıkardı ve birini Jaebum'a uzattı. "Al." Mırıldandı. "Gelmek zorunda değilsin, sadece sende dursun. Fikrin değişirse falan.." Yavaşça kilidi açıp kenara çekildi. Jaebum bileti alıp başını salladı.

Jackson'ın gitmesine bir hafta kala yine buluştular. Jaebum çilekli sütünü içerken Jackson'a baktı. "Çok yorucu olmaya başladı...Her şey." Jaebum başını sallayıp kafasını onun omzuna yasladı ve gözlerini kapadı. "Üstesinden geleceğine eminim Jackson." Jackson derin bir nefes aldı. "Sen olursan üstesinden gelebilirim." "Beni zorlamayacağını söylemiştin." Jaebum mırıldandı. "Yalan söyledim." Jackson gülümsedi ve kafasını onunkinin üstüne koydu. "Kötüsün." Jackson güldü. "Seni seviyorum, bu yüzden." Jaebum gülümseyip derin bir nefes aldı. "Neyse...gitsen iyi olacak. Hazırlanmak gerekiyor." Jackson başını sallayıp ona sıkıca sarıldı. "Görüşürüz Jaebum." Jaebum ona el salladı.

Jackson havaalanında beklerken derin bir nefes aldı. Anne ve babası işteydi. Onlara Jaebum'u anlatmıştı, annesi geleceğinden pek umutlu değildi. Jackson ofladı. "Hadi Jaebum...lütfen." Mırıldandı ve saatine baktı. Birkaç dakika sonra gitmesi gerekiyordu. Etrafta kimseyi göremeyince arkasını dönüp yavaşça kapıya yürümeye başladı. "Jackson!" Sesini duyunca donup kaldı. Arkasını döndüğü an Jaebum ona sıkıca sarıldı. Jackson derin bir nefes aldı. "Teşekkür ederim..." Fısıldadı. "Teşekkür ederim." Jaebum ona bakıp mırıldandı. "Seni seviyorum."

~

Bu bolum jacksonin jaebumu nasil gordugunu anlatti yani normalde jaebum jacksona karsi tam bir bebis ve yasadigi seyler yuzunden herkese ters davranıyor cunku herkes onu babasi gibi asagiliyor diye dusunuyor bu yuzden korumaci ve bu yuzden jacksona karsi cok kiskanc bu zamana kadar sadece jackson ona iyi davrandi sadece jackson onu umursadi iste boyle yazarlar bazen serefsiz gibi masum karakterleri kotu gosterebilir agzina siciyim o yazarlarin
1 stephen king
2 james dashner
3 bne

my dad is always busyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin