31

3.4K 315 139
                                    

Yasak saati başladığında Harry ve Draco pelerinin altına girdi. Neyse ki, ikisi de pelerinin altına sığacak kadar küçüktü. "Nereye gitmeliyiz?" diye fısıldadı Draco, Slytherin Ortak Salonu'ndan çıktıklarında.

Harry omuzlarını silkti. "Bilmiyorum." dedi. "Ancak bir ipucu bıraktığını düşünüyorum. Bence bu gece pelerini kullanacağımı tahmin etmiştir. Okulu dolaşalım, sıra dışı bir şey görürsen söyle."

Okulun bildikleri bütün kısımlarını dolaştılar, ardından bilmedikleri kısımları da dolaştılar. Ayaklarına neredeyse kara sular inecekti. Yorgun bedenlerini güçlükle sürüklüyorlardı. Artık, okulun neresinde olduklarını bile kaybetmişlerdi. Kocaman bir zırhın önünde nefeslenmek için durdular.

Draco birden dirseğiyle Harry'nin koluna vurdu. "Şuraya bak." dedi. Soldaki aralık bir kapıyı işaret ediyordu.

Harry heyecanlandı. Birden bire bulduklarını hissetti. O akşam hangi kapının önünden geçtilerse sıkı sıkı kapalıydı. Bazılarının kilitlerini büyüyle açmışlardı. "Hadi bir bakalım." dedi Harry.

Kullanılmayan bir sınıfa benziyordu burası. Duvar diplerinde masaları, sıraları andıran birtakım eşyalar seçiliyordu karanlıkta, bir de baş aşağı çevrilmiş bir çöp sepeti.. Ama duvara dayalı bir şey daha vardı ki, sırıtıyordu, asıl yerinin orası olmadığını söylüyordu sanki.

Görkemli bir aynaydı bu, pençeye benzeyen iki ayak üstünde, süslü yaldızlı çerçevesiyle tavana kadar uzanıyordu. Tepesine de boydan boya bir yazı işlenmişti. "Kelid stra ehru oytube cafru oyt on ıvohsi."

"Kelid..." diye okudu yazıyı Draco. "Kelid Aynası bu." diye bağırdı heyecanla.

Harry merakla ona döndü. "Kelid Aynası ne?"

"Aynaya bak Harry..." dedi, ona ilk kez adıyla seslendiğini fark etmeden. Onun da karanlık tarafta yer alabileceğini öğrenmek içinde bir şeyleri değiştirmişti. Arkadaş olabilirlerdi artık. Arkadaş olmak istiyordu.

Harry onun, ona ismiyle seslendiğini fark etti ancak bunu doğallıkla kabul etti ve söylediği şeyi yaptı. Arkadaş olmayı isteyen tek kişi Draco değildi. Aynaya baktığında kaşlarını çattı.

"Ne görüyorsun?" diye heyecanla sordu Draco.

Harry'nin kaşlarını hala çatıktı. "Sen ne görüyorsun? Burada gördüğüm şey tuhaf. Normalde seni ve kendimi görmeliyim. Ancak seni görmüyorum, gördüğüm şey başka."

"Elbette başka. Kelid Aynası bu. Birinin en derin arzularını ve hayallerini gösterir. Ben annemle babamı görüyorum. Benimle gurur duyuyorlardı, onları mutlu ediyorum. Sen ne görüyorsun?"

"Ben... kendimi görüyorum..." Ses tonu değişmişti birden bire. "Arkadaysa iki kişi var. Biri kadın, diğeri erkek. Ancak yüzlerini göremiyorum, yüzleri yok."

Draco titredi, ürkmüştü. Korkuyla sordu. "Neden? Kim onlar? Neden yüzleri yok?"

"Sanırım... Annem ve babam... Yüzleri yok... çünkü nasıl göründüklerini bilmiyorum."

Draco dondu. "Nasıl?" diye sordu güçlükle. "Fotoğrafları yok muydu?"

Harry hala aynaya bakarken başını olumsuz anlamda salladı. "Dursleyler bir tanesine sahip değildi, Annemin bile..."

Harry gözlerini aynadan çekti. "Sanırım görünmezlik peleriniyle onca koridoru geçmemize değdi."

"Kelid Aynası'nın etkileyici olduğunu kabul ediyorum." dedi Draco garipçe, hala Harry'nin söylediklerinin etkisindeydi. Bir insanın ailesinin görünüşü bilememesi çok üzücüydü ama bu konuda ona nasıl bir teselli verebilirdi ki? Onun konuyu değiştirmesine izin verdi. "Fakat aynayı görerek elimize ne geçti?"

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin