23

3.4K 261 159
                                    

İlk durakları; Gringotts, Büyücüler Bankası'ydı. Anne ve babasından kalan mirası almaya gideceklerdi. Gringotts cin cüceler tarafından yönetiliyordu. Harry, daha önce hiç onlar gibi yaratıklar görmemişti. Bu göreceği tuhaf yaratıkların sadece başlangıcıydı. Hagrid cin cüceleri şu şekilde açıklamıştı:

"Birinin Gringotts'u soymak için delirmiş olması gerek. Cin cücelere bulaşılmaz Harry, bir şeyi emanet etmek istiyorsan, Gringotts dünyanın en güvenli yeri- Hogwarts'ı saymazsak. Zaten Gringotts'a gidecektim. Dumbledore dediydi. Hogwarts'ın bir işi için." Ardından kabardı Hagrid. "Önemli işleri bana yükler hep. Seni götürmek, Gringotts'tan birtakım şeyler almak, anlıyorsun ya, bana güvenir."

Harry kaşlarını çattı. Ama ben ona güvenemiyorum diye düşündü. Onu Dursleylere bırakmıştı, bilerek. Hagrid'den öğrendiği şeyler arasında emin olduğu tek şey buydu.

Hagrid'in uçan motorsikletine binip yola koyuldular. Bir motosikletin uçması bir camın birden kaybolmasından daha garip değildi. Harry buna takılmadı ve asıl merak ettiği şeyi sordu. "Gringotts'u soymak çok mu zor gerçekten?"

"Büyüler, tılsımlar... Kasaları ejderhalar koruyormuş. Üstelik bir de yolu bulacaksın- Gringotts Londra'nın yüzlerce kilometre altında. Metronun taa altında. Orayı soyup malı götürsen bile çıkıncaya kadar açlıktan ölürsün."

Hagrid, konuşurken gazetesini açtı. "Sihir Bakanlığı her zamanki gibi işleri karman çorman ediyor."

Harry kaşlarını çattı. "Sihir bakanlığı mı?"

"Evet, Dumbledore'un bakan olmasını istedilerdi, ama Hogwarts'ı bırakmak istemediği için, Bakanlık ihtiyar Cornelius Fudge'a kaldı. Gelmiş geçmiş en büyük beceriksiz. Her sabah baykuşlar salıyor Dumbledore'a, öğüt istiyor."

Dumbledore, Dumbledore, yine Dumbledore! Artık şaşırmıyordu bile. İç çekti. "Sihir Bakanlığı'nın görevi ne?"

"Görevi, ülkede cadıların, büyücülerin olduğunu Muggle'lardan gizlemek."

Harry kaşlarını çattı. "Neden?"

"Neden mi? Neden olacak, Harry, herkes sorunlarını çözmek için büyü peşinde koşar da ondan. Yok yok, biz bize kalalım, daha iyi."

Harry güldü. "İletişim kurmak için telefon yerine baykuş kullanıyorsunuz. Bence hangi tarafın sorunlarını daha iyi çözdüğü tartışılır. Ancak, sihrin karşı konulamaz bir cazibesi olduğu da bir gerçek. İstediğin her şeye, hiç bir şeye ihtiyaç duymadan, anında ulaşabilme gücü, müthiş."

Hagrid ona baktı. "İstediğin her şeyi, hiç bir şeye ihtiyaç duymadan, anında elde edemezsin. Uyman gereken bazı kurallar var. Söylemen gereken büyülü sözcükler, kaynatman gereken iksirler ve en önemlisi bir asaya ihtiyacın var."

"Bir asaya mı? Sihirli sözler mi?"

Hagrid onayladı. "Bu ikisi olmadan bir büyü yapamazsın. Bugün sana da bir asa alacağız. Asa çok önemlidir Harry, ömrünün geri kalanında seninle birlikte olacak, senin bir parçan."

Harry kaşlarını çatarak düşündü. Ama o, asasız büyü yapabiliyordu ve sihirli sözcükler kullanmıyordu. Büyücüler içinde bile özel biri olabilir miydi? Belki de Hagrid haklıydı, Voldemort'u o durdurmuştu. Hayır, hayır, nereden bakarsan bak bir yaşında birinin, öylesine korkulan birini durdurabilmesi mantıklı değildi. Peki neden o asasız büyü yapabiliyordu? Şimdi asasız büyü yapabildiğini kendine saklasa iyi ederdi.

Yolun bir kısmını uçan motosikletten inip, Hagrid'in muggle yöntemi dediği yolla, metroyla gittiler. Ardından Diagon Yolu'na geçmek için Çatlak Kazan'a girdiler. Dışarıdan bakıldığında sanki özellikle fark edilmiyordu. Hagrid göstermese Çatlak Kazan'ı fark edemeyecek gibiydi. Harry, bunun da sihrin bir çeşidi olduğunu anladı.

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin