96

2.5K 256 85
                                    

Bu evrenin bir adı yok çünkü henüz yazılmadı ve yazılmayacak. Yazmayı düşündüğüm ama ana fikri bir türlü ilerletemediğim için yazmaktan vazgeçtiğim bir konuydu. Bu hikaye sayesinde one shot tarzında bir bakış atabileceğiz. İyi okumalar....

Harry, ayakları yere bastığında bir kez daha Hogwarts'taydı. Yani öyle olduğunu düşünüyordu. Büyük salonun dışarıdaki gökyüzünü kopyalayan tavanı açık mavi ve bulutlu bir gökyüzüydü. Ancak dört binayı temsil eden uzun masalar yoktu. Bir ögretmenler masası yoktu. Onun yerine....

Dört tane taht yan yana sıralıydı.  Tahtların her birinin ardında başka bir binanın bayrağı ve sembolü vardı. Onlarında üstünde Hogwarts simgesi... Duvarlar dört binanın bayrağıyla süslüydü.

Harry şaşkınlıkla salonu izlerken büyük salonun ağır kapıları açıldı. İçeri Draco girmişti.

Draco otuzlarında görünüyordu  Harry bir kez daha yanlış evrende olduğunu kavradı.

Draco onu görünce dona kaldı. Hemen ardından gelen Pansy Parkinson da öyle... Harry dudağının ucuna gelen küfürü bastırdı. Yine mi Lord Voldemort ile karıştırılacaktı?

"Ma-majesteleri..." diye fısıldadı Draco. "Siz nasıl? Ölümden mi döndünüz? Nasıl bu kadar genç görünebilirsiniz?"

Harry elini havaya kaldırdı ve dur işareti yaptı. "Orada dur. Her kim olduğumu düşünüyorsan o değilim."

"Slytherin'in Kralı Tom Riddle'ın oğlu musunuz?" diye sordu Pansy Parkinson.

Harry tereddütle başını salladı. "Evet... Evet oyum..."

Draco kaşlarını çattı. "Eğer tahta hak talep etmeye geldiyseniz, hiç sırası değil." dedi Draco.

Harry iç çekti. "Bana bir dakika verin." dedi. Gözlerini ikisi arasında gezdirdi ve Parkinson'un zihnini talan etti.

Hogwarts bir okul değildi, bir saraydı!

Salazar Slytherin, Helga Hufflepuff, Godric Gryffindor ve Rowena Ravenclaw ilk kral ve kraliçelerdi.

Dörtlü tahta eşit haklarla oturuyor ve eşit bir şekilde yönetiyordu. Soylarının son varisleri ise; Draco Malfoy, Cedric Diggory, Harry Potter ve Luna Lovegood idi.

Slytherin'in kan yoluyla son mirasçısı Tom Riddle'dı. Ancak bir çocuğu olmadığı için Slytherin'in ileri gelenleri ölümünün ardından Draco'yu seçmişti.

Kötü olansa... Muggle dünyası ve büyü dünyası  savaştaydı.

Büyü dünyasının varlığı açığa çıkmıştı. Mugglelar, önce gizlice birkaç büyücüyü kaçırmış üstlerinde deneyler yapmış, genetik kodlamalarını bulmak istemişti. Tom Riddle, muggleların gizli laboratuvarlarını ve deneylerini açığa çıkarmıştı. Bu büyük savaşın tetikleyicisi olmuştu.

Büyü dünyası sihrini kullanırken muggle dünyası teknolojisini kullanıyordu.

Şimdi ise, ön cephede savaşan Gryffindor Kralından saatlerdir haber alınamıyordu. Harry Potter kayıptı.

Harry, Parkinson'un zihninden çıkınca iç çekti. Paralel evrenlerde daha neler görecekti!

"Ben..." dedi. "Alexander Marvolo Riddle'ım. Tom Riddle'ın oğlu olduğum doğru. Ancak taht için burada değilim. Bu dünyadan bile değilim. Ben bir gezginim. Paralel evrenler arasında dolaşan bir yolcuyum."

Draco yüzünü buruşturdu. "Üzgünüm ama bir kaçıkla uğraşamayacak kadar meşgulüm."

"Herneyse..." dedi Harry. "Gitsem iyi olacak."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin