37

4.2K 340 202
                                    

Yeni kapak için drarrygransley adlı okuyucuma teşekkür ediyorum. Ellerine sağlık... İyi okumalar...

İksir Ustası, sinirle odasında volta atıyordu. Lanet olası sinsi ihtiyar Albus Dumbledore, Lord'un oğlunu, onu durduran bir kahraman yapmıştı. Onların karşılaşmalarından umutluydu ancak karşılaşmaları olabilecek en kötü şekilde gerçekleşmişti. Lord oğlunu tanıma fırsatı elde edememişti, daha kötüsü çocuk babasını durdurmuştu. Karanlık Lord bir kez daha kayıplara karışmıştı. Albus Dumbledore bir kez daha kazanmıştı.

"Hah!" dedi sinirle kendi kendine. Bu akşam Slytherinlere verdiği fazladan puanla, çocuğun Karanlık Lord'u bir kez daha durdurduğunu yarı resmi bir şekilde ilan etmişti. Dahası çocuğun Dumbledore'dan şüphelendiğini sanıyordu, nasıl olmuştu da olaylar bu şekilde gelişmişti?

Kendini çalışmasına masasının arkasındaki sandalyeye attı, gözlerini kapatmıştı. Birden odasının kapısının açıldığını duydu, gözlerini açtığında kapının kapandığını gördü. Bir refleksle asasına davrandı ancak asası eline alır almaz elinden fırlayıp duvara çarptı ve yere düştü Boğazında bir el hissetti. Nefes almakta zorlanıyordu.

Elin sahibi yavaşça belirdi. Bir görünmezlik tılsımın birinin üzerinden kalkma etkisiydi bu. Elin sahibi masanın üzerinde ayakları üzerine çömelmiş üzerine eğilerek boğazını sıkıyordu. Hafif uzun siyah saçlar, yakışıklı yüz hatları ve yakut kırmızısı kızıl gözler...

"Lo-Lo-Lordum..." dedi Severus güçlükle.

Karanlık Lord gülümsedi, tehlikeli bir şekilde... "Merhaba Severus..." diye fısıldadı.

"Lo-Lo..." Karanlık Lord'un elleri biraz gevşedi, sadece biraz. "Lor-Lor-dum... Neden.. ba-bağış-layın..."

"Bağışlamak? Yıllar önce seni bir kez bağışladığımı hatırlıyorum Severus. Görüyorum ki, karşılığını sadakatle almamışım. Oysa seni uyarmıştım, benim iznim olmadan tek nefes almadığını söylemiştim."

"Ben... size... asla.. iha-iha-net... etme-dim...Lo-Lor-dum..."

Karanlık Lord, kafasını hafifçe yana eğdi. "Dumbledore'un okulunda ne işin var?" Elleri biraz daha gevşemişti.

"Zihnim... zihnime... bakın Lordum."

Karanlık Lord, istediği gibi zihnine baktı. İlk önce o geceye gitti. James ve Lily Potter'ı öldürdüğü o eve... Olayların hemen arkasından eve ilk gelen Severus Snape'di. Severus, evin adresini nasıl öğrendiğini ona göstermemişti ancak bu bilgiye bu kadar hızlı ulaşmasının tek yolunun Lucius'dan geçtiğini biliyordu Lord. Görmezden geldi, şu anda bu önemli değildi.

Lanetin geri tepip kendisine çarptıktan hemen sonra neler olduğunu öğrendi. Severus ve çocuk göz göze geldiğinde, o da göz göze gelmiş gibi hissetti. Zümrüt yeşili gözleri yaşarmıştı. Alnında şimşek şeklinde taze bir yara izi vardı. Görüntü karşısında kalbinin sızladığını hissetti. Ona bu yarayı bizzat kendisi vermişti, oğluna... Alex'sine...

Ardından Severus bir tuhaflık olduğunu fark etmişti, yerdeki asasını ve yüzüğünü almıştı. Doğruca Malfoy Malikanesi'ne gidip ona tanık olduklarını anlatmış, yüzüğü ve asayı ona teslim etmişti. İkisi konuşurken her şeyin Dumbledore'un oyunu olabileceğini keşfetmişti, en yakın iki ölüm yiyeninden bekleneceği gibi...

Onun yokluğunda karanlık taraf kaosa sürüklenmişti. Elit ölüm yiyenler acil toplantı yapıyordu. Onların olayları ele alma şeklini memnuniyetle izledi. Yokluğunda iyi iş çıkarmışa benziyorlardı, özellikle Lucius... Böylece öğrendi, onun casus olarak burada bulunduğunu... Boğazını sıkan parmakları geri çekildi ancak zihin bağlantıları kesilmemişti. Severus'un ona hala göstermek istediği şeyler vardı çünkü.

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin