76

2.7K 309 172
                                    

Onları çevreleyen kalabalığın sesi labirente girdikleri anda kesildi. Elli metre kadar sonra yol çatallandı. Birbirlerine baktılar.

"Görüşürüz." dedi Diggory ve sola saptı, Harry de sağa.

Harry rahat adımlarla patikada ilerliyordu. Henüz önüne hiç bir şey çıkmamıştı, hiç bir şey...

Sola döndü... Önündeki patika da boştu, Harry bir sağ sapağa rastlayıp oraya girince, yolunun üstünde yine hiçbir şey olmadığını gördü. Önünde engel olmayışı
sinirlerini bozuyordu. Şimdiye kadar bir şeylerle karşılaşmış olması gerekmiyor muydu? Sanki labirent onu kandırıp bir tür sahte güven duygusu veriyor gibiydi.

Sonra hemen arkasında bir kıpırtı duydu. Saldırmaya hazır halde asasını uzattı, ama ses sağdaki bir patikadan koşarak çıkan Diggory'den gelmişti. Diggory fena halde sarsılmış görünüyordu. Cüppesinin kol ağzından dumanlar çıkıyordu.

"Hagrid'in, Patlar-Uçlu Kelekerler'i!" diye tısladı. "Muazzam boydalar, ucu ucuna sıyırdım!"

Harry ona başını salladı ve Diggory başka bir patikaya saparak gözden kayboldu. Harry yoluna devam etti. Sonunda bir yaratıkla karşılaştı.

Havada süzülen küçük, mini minnacık bir Böcürtle göz göze geldi. Böcürt şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak ona baktı, bir süre. Hemen ardından arkasını dönüp uçmaya
başladığı anda Harry bağırdı.

"Dur orada!" Onu gerçekten anlamasını beklemiyordu ama Böcürt durmuştu. "Bana bak." dedi Harry ve Böcürt ona döndü.

"Burada yalnızım ve canım sıkılıyor. Bana eşlik et. Merak etme, sana zarar vermeyeceğim."

Böcürt herhangi bir ses çıkartmadı ama yanına geri uçtu ve onunla birlikte ilerledi. "İlginç yaratıklarsınız..." dedi. "Beni gerçekten anlamanı beklemiyordum."

Bir on dakika daha önlerine hiç bir şey çıkmadan Böcürtle monolog yaparak ilerledi. Önüne kocaman boyutlarda bir örümcek çıktığında Böcürt anında devasa boyutta bir yılana dönüştü ve tek hamlede örümceği ısırdı ve bir bütün halinde yuttu.

Harry elinde olmadan yüzünü buruşturdu. Böcürt işini bitirip tekrar ona döndüğünde küçük bir peri kızına benziyordu tekrar.

Böcürt ona gözleri parlayarak baktı. Sanki... bir övgü bekliyordu. Harry olumlu anlamda baş parmağını kaldırdı. "Harikaydın, aferin." dedi. Böcürt'ün dudakları bir gülümsemeyle kıvrıldı.

Harry ve Böcürt yola devam ederken bir çığlık labirentte yankılandı. "Delacour?" diye mırıldandı Harry ve gökyüzünde kırmızı bir fişek parlayıp söndü.

Fleur Delacour turnuvadan çekilmişti. Harry omuzlarını silkti ve yola devam etti. İki kere sola ve bir kere sağa döndü. Aradan bir on dakika daha geçti. Seyirciler için içeride ne olduğunu bilmeden dışarıda beklemek çok sıkıcı olmalıydı.

Derken giderek yükselen ve yaklaşan sesler duydu. Kullanılan sözler büyü kelimeleriydi ve sesler Krum ve Diggory'e aitti.

Diggory'nin sesi, "Ne yapıyorsun?" diye bağırdı. "Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?"

Ve sonra Harry, Krum'un sesini duydu.
"Crucio!"

Hava birden Diggory'nin feryatlarıyla doldu. Harry iç çekti ve önündeki sapağı döndü. Krum onu görür görmez asasını ona doğrulttu. Anında asası elleri arasından fırlayıp uçtu.

Harry asayı havada yakaladı. Asayı elinde çevirirken yavaş adımlarla ona ilerledi. "Haddini bil." dedi. "Dengim değilsin."

Krum öne düştü ve çimlere yüzükoyun, haraketsiz uzandı. Diggory'nin derin bir soluk verdiğini duydu, Diggory ayağa kalkarken söyledi.

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin