21

3.2K 289 66
                                    

Yıl: 1991

Bugün en nefret ettiği günlerden biriydi. Dudley'in doğum günüydü. Bir ay sonra onunda doğum günü vardı. Ancak onun doğum günü sıradan günlerden farksız bir şekilde geçerdi. Fakat Dudley'nin doğum günlerinde, diğer sabahlar kahvaltıyı Harry hazırlarken, Petunia Teyze erkenden kalkarak kahvaltıya Dudley'in en sevdiği kahvaltılıkları hazırlardı. Evin bir köşesi kocaman ve çeşit çeşit hediye paketleriyle dolardı. Dahası her yıl Dudley'nin istediği farklı bir yere giderlerdi. Geçen yıl Lunapark'a gitmişlerdi, bu yıl ise hayvanat bahçesine. Onlar gezerken Harry'i komşuları Bayan Figg'in yanına bırakırlardı.

Ancak bu yıl önceki yıllardan farklıydı. Komşuları Bayan Figg bacağını kırmıştı ve onunla ilgilenemezdi. Yani Harry'e bakabilecek kimse yoktu. Harry'i evde bırakabilirlerdi, Harry'nin tuhaf gücüyle evi havaya uçurmasından korkmasalardı. Geçen yıl Marge Halayla olan olay yaşandığından beri ona karşı daha temkinliydiler. Bu nedenle geçen yıllara göre bugün daha mutluydu çünkü ilk kez bir hayvanat bahçesine gidecekti, heyecanlıydı.

Dudley uyanıp kahvaltıya indiğinde Petunia Teyze, neşeyle Dudley'e sarıldı. "İşte, doğum günü çocuğu geldi."

Hafif bir gülümsemeyle Vernon Enişte söyledi. "Doğum günün kutlu olsun evlat."

Bunlar daha önce Harry'nin kendi için hiç duymadığı cümlelerdi. Petunia Teyze, Dudley'nin gözlerini kapattı ve onu hediye paketi yığınına doğru götürdü. Vernon enişte, ona bağırdı. "Kahvemi yap çocuk."

Harry bir kafa onaylamasıyla kahveyi yapmaya koyulurken Petunia Teyze, Dudley'nin gözlerini açmıştı. Dudley hayal kırıklığıyla sordu. "Kaç tane onlar?"

Vernon enişte, sevecenlikle söyledi. "36."

"Geçen sene 37'di." diye bağırdı Dudley.

"Fakat, bu yılkilerden bazıları geçen yıla oranla daha büyükler." diye gölünü almaya çalıştı Vernon Enişte.

"Paketlerin boyutları umurumda değil." diye tekrar bağırdı Dudley. Sanki sinir krizi geçiriyor gibiydi. Harry olumsuz anlamda kafasını salladı. Fazla şımarıktı.

Petunia Teyze "Tamam, tamam, dışarı çıkınca sana iki hediye daha alacağız." diyerek onu sakinleştirdi.

Dudley'nin sakinleşmesinin ardından kahvaltılarını yapabildiler. Dışarı çıktıklarında Vernon enişte onu uyardı. "Seni uyarıyorum çocuk, tuhaf bir davranış sergilersen bir hafta yemek yiyemezsin. Anlaşıldı mı?" Cevabını beklemeden ekledi. "Arabaya bin."

Hayvanat bahçesi gezileri oldukça normal bir şekilde başlamıştı. Harry, Dursley'lerin arkasından yürüyerek onlarla birlikte hayvanları izliyordu. Daha önce hiç görmediği sadece adını duyduğu hayvanlarla birlikte, adını bile duymadığı hayvanlar görmüştü. Aslında hiç bir sorun yoktu. Ta ki, sürüngenler bölümüne gelene kadar.

Sürüngenler bölümü, serindi, karanlıktı, duvarlar boyunca aydınlatılmış cam kafesler sıralanmıştı. Camların arkasında her çeşit kertenkele, her çeşit yılan, tahta parçalarının, taşların üstünde sürünüyor, kayıyordu. Dudley oradaki en büyük yılanı ilk gördüğünde büyülenmiş gibi baktı. Haksız sayılmazdı. Harry de aynı şekilde büyülenmişti. Yılan oldukça iriydi. Kahverengi pulları ışığın altında parıl parıl parlıyordu. Tıpkı uyuyan güzel masalındaki prenses gibi mışıl mışıl uyuyordu. Harry, onun etkileyici bir güzellikte olduğunu düşündü.

Dudley burnunu cama dayamıştı. "Kımıldat şunu." diye bağırdı babasına. Vernon Enişte cama vurdu, ama yılan kılını bile kıpırdatmadı. "Bir daha." dedi Dudley heyecanla. Vernon Enişte parmaklarıyla bir daha tıklattı camı, ama yılan uyumayı sürdürdü. Bunun üzerine Dudley ilgisini kaybetti. "Çok sıkıcı." dedi bıkkınlıkla ve oradan uzaklaştı. Dursleyler başka bir camın önüne geçerken Harry orada kaldı.

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin