10

4.5K 365 59
                                    

Karanlık Lord, İngiltere'ye dönmesiyle birlikte işlerinin başına da geri dönmüştü. Lucius'un onun için özenle seçtiği genç nesilden yeni Ölüm Yiyen adaylarını tek tek huzuruna çağırıyordu. Gerçekten ona sadık olup olmadıklarını test etmeliydi. Dumbledore'un her hangi bir casusunun içeri sızmasına izin veremezdi. Tabi, bu casus farkında olmadan ona hizmet etmeyecekse...

Geri dönüşüyle birlikte aydınlık tarafında ilerleme kaydettiğini öğrenmişti. Lucius, Dumbledore'un ona karşı bir topluluk kurduğunu söylemişti. Bu grubun adı; Zümrüdü Anka Yoldaşlığı'ydı. Yoldaşlıkdaki büyücülerin çoğu okuldan birkaç yıl önce mezun olmuş yeni nesildi. Hogwarts müdürü olarak, elbette, Dumbledore genç nesil üzerinde diğerlerinin üzerinde etkili olduğundan daha fazla etkiliydi. Üstelik genç neslin kanı kaynıyordu, hareketli ve cesurdular. Kahraman olma arzusuyla yanıp tutuşuyorlardı. Ancak herkes kahraman olacak cesarete sahip değildi. Bazıları gücün karşısında boyun eğmeyi tercih ederdi. Sıradaki kişi bunun kanıtıydı.

"Sıradaki kişi, Peter Pettigrew, bugünkü isimlerin içinde en özel olanın o olduğunu düşünüyorum." dedi Lucius.

Karanlık Lord, ilgiyle tek kaşını havaya kaldırdı. Zihnini okumak yerine açıklamasına izin verdi. "Neden böyle düşünüyorsun?"

"Orion Black'ın oğlu Sirius Black, Peter Pettigrew'in en yakın arkadaşlarından biri, dahası Pettigrew, Black ve diğer arkadaşlarıyla birlikte yoldaşlığa katılmış. Yoldaşlığın casusu olabileceğini söylüyor."

Karanlık Lord gülümsedi. "Nasıl ki, ben bir casusa izin vermiyorsam, Dumbledore da izin vermeyecektir. Ancak bana katıldıktan sonra bile Pettigrew'in yoldaşlıkta kalmasına izin verirse, oyuna ilginç bir piyon katılmış olur. Onu içeri çağır."

Peter Pettigrew, ürkek adımlarla Lordun önüne kadar yürüdü. Önünde saygıyla eğildi. "Başını kaldır." diye emretti Karanlık Lord.

Peter Pettigrew, Lord'la göz göze gelmesiyle birlikte korkuyla bir adım geri attı. Onun korkunç görünümüne gazetelerden alışkındı. Ancak yüz yüze olmak ayrıydı. Yüzü neredeyse bir iskelet kadar beyazdı. Burnu yerine yarıklardan oluşan iki delik vardı. Başında hiç saç yoktu. Tüm bunlara rağmen en korkunç olan gözleriydi. Kanı çağrıştıran yakut kırmızısı gözler...

Karanlık Lord, önündeki gencin tüm düşüncelerini takip etti. Ancak buna gerek yoktu. Ne kadar korktuğu yüzünden anlaşılıyordu. Birinin onun tılsım görünüşünü gördüğünde korkması kadar doğal bir şey yoktu. Zira bu amaçla tılsım görünüşünü kullanıyordu. Korkuyu arttırmak için. Ancak korkusunu bu kadar kolay bir şekilde belli eden biri casus olamazdı. Yine de, gencin isteğini kabul edecekti. Gerçek niyetini öğrendikten sonra elbette...

Hiç bir uyarıda bulunmadan doğrudan anılarına saldırdı. Tüm anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti. Anıların sahibi daha önce gördüğü hiç bir Gryffindor'a benzemiyordu. Zayıf, korkak ve güçsüzdü. Tüm okul yıllarını tesadüfen edindiği arkadaşlarının koruması altında geçirmişti. Hayır, o kadar da korkak ve güçsüz değildi. Sonuçta Karanlık Lord'a katılacak cesareti gösterebilmişti, öyle değil mi?

Karanlık Lord, asıl öğrenmek istediği bilgiyi aradı. Neden ona katılıyordu? Sorusunun cevabını aldığında gülümsedi. Şaşırmamıştı. Elbette, güç için onun ayağına gelmişti. Tıpkı diğer pek çok Ölüm Yiyeni gibi... .

Peter Pettigrew, arkadaşlarının arasında her zaman ezilmişti. Sirius Black, asiydi. Ailesine karşı gelmişti. Özgüveni yüksek ve yetenekli bir gençti. James Potter, okulun havalı Quidditch oyuncusuydu. Bununla birlikte, yetenek açısından Sirius Black'den aşağı kalmıyordu. İkisi birlikte okulun haylaz ama başarılı öğrencileriydi. Remus Lupin ise, bir kurt adam olduğunu gizlemesine rağmen hepsinden daha olgun ve başarılıydı. Peter Pettigrew'e gelince... O diğerlerinin arkadaşıydı. Onu tek başına tanımlayan hiç bir kelime yoktu. Okuldaki herkes onunla diğerleri hakkında soru sormak için konuşuyordu. Zamanla bu içinde derin bir kıskançlık uyandırmıştı. Kıskançlık ise güç arzusu...

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin