87

2.6K 311 261
                                    

Albus Dumbledore'un Hayatı ve Yalanları... Hemen hemen her öğrencinin elindeydi. Kitabı okuyan ve okumayan herkes ilgiyle Harry'e bakıp fısıldaşıyordu. Kitap bir kez daha onu dedikoduların odağı yapmıştı. Bunun sebebi kitapta geçen bir bölümdü.

Ben sihir dünyasının kurtarıcısıyım. Voldemort'u tuzağa çekmem için bir tetikleyiciye ihtiyacım vardı ve kehanet harika bir tetikleyici oldu. Oh... Kesinlikle kehanetin sahte olabileceğinden şüphelenmedi.

Çoğunluğun iyiliği için bazen fedakarlık yapmak gerekir. Lily ve James bunlardan biri. Ancak işler planladığım gibi gitmedi. Voldemort'u hafife almışım. Tahminlerimi aşan bir gücü var.

Fakat sorun yok. Büyü dünyasının gerçek efendisi benim kimsenin bunu elimden almasına izin vermeyeceğim.

Hogwarts'ta öğrenciler, bana hayran bir şekilde yetişiyor. Öyle ki, aptal yarım kan Hagrid benim için cinayet bile işleyebilir. Keza Remus Lupin de öyle...

Sihir bakanı desen, Fudge ben söylemeden ayakkabılarını bile bağlayamayan bir aptal. Ben ne dersem onu yapıyor.

Büyü Dünyasının efendisi benim. Böyle olunca aptal mugglelar üzerinde üstünlük kurmaya ne gerek var. Ben zaten üstünlerin de üstündeyim. Ben büyü dünyasının gerçek Lorduyum, Aydınlığın Lordu....

Elbette kitapta yazan bölümü Harry de okumuştu. Aslında... Harry bu sözleri bizzat yazan kişiydi. Rita Skeeter ise sadece bir aracı...

Böylece Dumbledore'un gerçek yüzünü büyü dünyası görmüştü. Dumbledore'un ne kadar güce düşkün olduğunu... ne kadar hırslı olduğunu... ne kadar kibirli olduğunu... amaçlarına ulaşmak için nasıl entrikalar kurduğunu... nasıl insanların hayatlarını öylece hiç bir şeymiş gibi feda ettiğini.... çoğunluğun iyiliği adı altında kendi çıkarları için her şeyi yapabileceğini...

Harry sonunda istediğini elde etmişti. İnsanlar Dumbledore'dan tiksiniyordu. Sahip olduğu tüm gücü, saygınlığını kaybetmişti. İnsanlar onu bir yalancı, bir düzenbaz olarak görüyordu ki, haksız değillerdi. Adı her ağza alındığında yanında küfürler, hakaretler ve lanetler eksik olmuyordu. Sahip olduğu tüm unvanları kaybetmişti, çikolatalı kurbağa kartlarından bile kaldırılmıştı.

Harry James Potter, hayır, Alexander Marvolo Riddle, Albus Percival Wulfric Brian Dumbledore'u mahvetmişti.

Tüm bunların yanında, Azkaban'a atılmaktan kaçan, seherbazlar tarafından kaçan bir suçlu haline getirmişti. Eh, bu da Sirius'a yaptıklarının intikamı olsundu.

Elde ettiği, tek şey bu değildi. Kehanetin sahte olduğunu da açığa çıkarmıştı. Böylece insanlar onu babasıyla yeminli düşmanlar olarak görmeyecekti. Artık karanlık lordu durduracak olan değildi.

İnsanlar artık onun için üzülüyordu. Kirli planlar için ailesinin hayatı feda edilmiş zavallı bir çocuktu o.

**

Harry sonunda dördüncü sınıfı da bitiriyordu. Bu yılı oldukça verimli geçirmişti. Dumbledore'a kurduğu tüm tuzaklarının arasında okulu sınıf birincisi olarak bitirmişti. Dumbledore'un Ordusu'nun saygısını kazanmıştı. İleride, babasının hükümdarlığında işe yarayacaklardı. Evet, harika bir yıldı ama daha da iyi olabilirdi.

Umbridge, yasak ormanda gözlerini açtığında "Günaydın..." dedi gülümseyerek. "Hoş, hava daha aydınlanmadı."

"Potter! Burada neler oluyor?" diye bağırdı Umbridge. "Hemen bir açıklama istiyorum."

Umbridge elleri ve bacakları bağlı havada süzülüyordu, görünüşte onu tutan bir şey yoktu ama kıpırdayamıyordu.

"Elbette, elbette açıklama yapacağım. Sen hiç bir filmde açıklama yapmayan kötü adam gördün mü? Ah, sen muggle şeylerini bilmiyorsundur tabii."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin