56

3.1K 327 150
                                    

Sonunda... Sonunda! Sonunda Harry'nin en çok girmek istediği derse gelmişti sıra. Babasının dersi. Gerçekten nasıl bir ders vereceğini herkesten daha çok merak ediyordu. Harry sınıftaki diğer öğrencilerin de onun kadar heyecanlı olduğunu fark etti. Özellikle sınıfın kızlardan oluşan kısmı kıpır kıpırdı. Harry biraz ötelerinde duran Hermione'nin de o kızlar arasında olduğunu görünce biraz şaşırmıştı. Çünkü diğer kızların Profesör Lockhart'ın yakışıklılığı yüzünden kıpır kıpır olduğunu biliyordu. Derslerle kafayı bozmuş kızın, bu konuda diğerlerine katılacağını tahmin etmemişti.

Hafifçe güldü. Lockhart'ın gerçekte kim olduğunu bilselerdi....

Onu gülerken yakalayan Draco ona ne oluyor bakışları atarken omuzlarını silkti. Draco başını olumsuz anlamda salladı ve başını çevirdi. O ara çokta uzağında olmayan Hermione dikkatini çekti. Kızın bilerek yaptığından emin değildi ancak dönemin başından beri ortak derslerinde neredeyse onlarla birlikte oturuyordu, hala Gryffindor tarafında oturmasına rağmen. 

Kızın Gryffindorlar tarafından dışlandığının farkındaydı ama bu durumu hiç fark etmemişcesine derslerde halini hatırını sormak alışkanlık haline gelmişti. İlk başta onunla konuşmak rahatsızlık vericiydi ancak zamanla alışmıştı. Tıpkı Hagrid ile olduğu gibi...

Onun kitaplarının üstünde olan ders programını kaptı. "Neden Lockhart'ın bütün derslerinin etrafına küçük kalpler çizdin?" diye sordu.

Hermione kıpkırmızı kesilerek programını kaptı.

Harry ona hafif bir dirsek attı. "Utandırma kızı.."

"Ne?" dedi Draco ve fısıldadı. "Bir başkası gibi görünüyor olabilir ama adam senin baban. Rahatsız olmuyor musun?"

Harry gözlerini devirdi. "Teknik olarak hayran hayran baktıkları yüz babamın yüzü değil."

Draco güldü. "Doğru, babanın yüzü olsaydı korkudan bayılırlardı."

Harry tek kaşını kaldırdı. "Yüzümün korkunç olduğunu bilmiyordum, biliyorsun aramızda pek fark yok. O neredeyse benim yetişkin versiyonum."

Draco işaret parmağıyla gözünü işaret etti. "Gözler..." dedi. "Çok şey değiştiriyor."

Harry kafasını olumsuz anlamda salladı. O sırada içeri beklenen kişi girdi. Ancak tek değildi. Peşi sıra iki profesör daha geliyordu. Biri simsiyah cüppesiyle her zamanki Severus Snape'di. Ancak diğeri Severus Snape'in yanında görülmesi şaşkınlık veren bir isimdi. Remus Lupin.

Sınıf fısıldaşmaya başladı. Snape'in biçimini alan ve Neville Longbottom'ın, ninesinin giysilerini giydirdiği Böcürt'ün hikayesi, okula orman yangını hızıyla yayılmıştı. Snape bunu komik bulmamıştı anlaşılan. Zira Profesör Lupin'in adı geçince gözlerinde tehditkar şimşekler çakıyordu, bu nedenle ikiliyi bir arada görmek oldukça şaşırtıcıydı.

Harry tek kaşını havaya kaldırdı ve düşünceyle gözlerini üçlüye dikti. Babasının Severus'u peşinden sürüklemesi anlaşılabilirdi ama Remus Lupin?  Acaba Remus Lupin'i ele geçirme planıyla bir ilgisi var mıydı?

Gilderoy Lockhart -Karanlık Lord-  "Öğrenciler ayağa kalkın." diye emretti. Öğrenciler şaşırmıştı ancak emri tereddütsüz yerine getirdiler.

Lockhart -Karanlık Lord- hafifçe asasını salladı ve büyüyü söyledi. Büyü o kadar kısık sesle söylenmişti ki, neredeyse sessizdi. Hemen oturdukları sıralar yok oldu. Adeta havaya karıştılar. "Bu bir düello dersi. İhtiyacınız olan tek şey asanız. Benim dersimde defteriniz beyniniz. Söylediğim ve yaptığım her şeyi beyninize kazıyacaksınız. Zira bir düelloda kimse size kitap açma imkanı vermez."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin