82

3K 307 126
                                    

Ekim ayında nadiren sahip oldukları güneşli bir pazar günüydü. Üç Süpürge'de dörtlü oturmuş kaymak biralarını yudumluyordu. Sohbet bir şekilde Umbridge'e kaydığında Hermione öfkeyle bira bardağını masaya vurdu.

"Hiç sihir kullanmamıza izin vermiyor! Doğru düzgün işleyebildiğimiz tek ders, Düello Dersi. Eminim Profesör Lockhart'tan korkmasaydı, elimizde o da olmazdı."

Harry hafifçe sırıttı. "Profesör Lockhart'ın karşı konulamaz biri olduğu doğru."

"Bütün yaptığımız, sadece ders kitaplarını okumak." dedi Draco. "Biçim Değiştirme'den tutun da Tılsım'a kadar. KSKS'de Profesör Lupin'e nefes bile aldırmıyor."

Harry sohbeti tek kaşını havaya kaldırmış dinliyordu. Bunun eğlenceli olması gerekiyordu ancak... normalde de sıkıcı olan dersler uygulamalar kalkınca hepten sıkıcı olmuştu.

"Çünkü bakan, savaşmak üzere eğitilmemizi istemiyor." dedi Luna ve birasından ufak bir yudum aldı.

"Öyle mi?" dedi Harry.

"Ne sanıyor yani, burada bir tür büyücü ordusu mu kuruyoruz?" dedi Draco.

Luna hafif bir baş sallamasıyla onayladı. "Aynen öyle sanıyor. Hımhımlar diyor ki, Dumbledore'un bunu yapmasından korkuyor, Sihir Bakanlığını ele geçirmede kullanacağı özel bir ordu kurmasından."

Hımhımlar, bazen Luna'ya başkaları hakkında sırlar verirdi. Harry merak ediyordu, onun gerçekte kim olduğunun ne kadarını biliyordu? Gerçek planlarının ne kadarını biliyordu? Hımhımlar Luna'ya onun hakkında neler söylüyordu?

Geçen yıl, Noel Balosunda ağzını aramıştı. Ya hımhımlar Luna'ya hiç bir şey anlatmıyordu ya da Luna ona hiç bir şey anlatmıyordu. Her iki durumda da önemli değildi. Luna işine burnunu sokmadığı müddetçe önemli değildi.

Kızın dostluğundan zevk alıyordu ama bu... düşman olamayacakları anlamına gelmiyordu. Hımhımlar bunu biliyor olmalıydı. Luna'nın sessizliğinin başka açıklaması yoktu. Ya onu sessiz kalması için uyarıyorlardı ya da ona hiç onun sırlarını açıklamıyorlardı.

"Demek bir şeyler öğrenmemiz, Fudge bakanlığa karşı büyü kullanmamızdan korktuğu için engelleniyor, öyle mi?" dedi Hermione. Fena halde kızmış görünüyordu.

"Fudge, Dumbledore'un iktidarı ele geçirmek için hiçbir şeyden kaçınmayacağını düşünüyor olmalı. Her gün Dumbledore konusunda daha da paranoyaklaşıyora benziyor. Dumbledore'un düzmece bir gerekçeyle tutuklanması an meselesi." dedi  Draco.

"Hmm..." diye mırıldanan Harry'nin zümrüt yeşili gözleri ışıldıyordu. Draco onun aklından bir şeyler geçtiğinin elbet farkına vardı ama kızların yanında soramazdı ki.

"Bu konuda bir şeyler yapmaya ne dersiniz?" diye sordu Harry.

"Ne gibi?" diye sordu Draco. Belli ki Harry kızların yanında açıklama yapmaya gönüllüydü.

"Kendi başımıza öğrenmekten bahsediyorum." dediği anda Hermione'nin gözleri parlamıştı. "Bir öğretmene ihtiyacımız var, doğru dürüst birine, büyüleri nasıl kullanacağımızı bize gösterecek, yanlış yaparsak düzeltebilecek birine."

"Lupin'den bahsediyorsan-" dedi Draco.

"Hayır." diyerek sözünü kesti Harry.

"Kim o zaman?" dedi Draco, kaşlarını çatarak.

Harry sırıttı. "Çok belli değil mi? Kendimden bahsediyorum."

Hermione gözleri parlayarak Harry'nin elini tuttu. "Harry... bu harika bir fikir. Victor hep derdi ki, senin, kendisinin bile yapamadığı şeyleri bildiğini söylerdi, üstelik kendisi Durmstrang'da son sınıfta olduğu halde."

Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin